Bensucan Narlı cinayetinde tepki çeken karar
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği; Muğla Milas’ta, arkadaşlık teklifini reddeden Bensu Narlı’yı öldürmekle suçlanan Serhat Kantaş hakkında “kasten adam öldürme” suçlamasıyla ceza istenmesine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, “Bir kadının, istemediği bir ilişkiyi reddetmesi ve bu nedenle öldürüldüğü değil, sanığın duruşma salonunda çelişkiler ile dahi olsa kurguladığı aklama savunusu savcı tarafından kabul gördü” değerlendirmesi yapıldı.
ANKABodrum Kadın Dayanışma Derneği, Muğla Milas’ta, arkadaşlık teklifini reddeden Bensu Narlı’yı öldürmekle suçlanan Serhat Kantaş hakkında “kasten adam öldürme” suçlamasıyla ceza istenmesine tepki gösterdi.
Yapılan açıklamada, “Bir kadının, istemediği bir ilişkiyi reddetmesi ve bu nedenle öldürüldüğü değil, sanığın duruşma salonunda çelişkiler ile dahi olsa kurguladığı aklama savunusu savcı tarafından kabul gördü” değerlendirmesi yapıldı.
"TANIĞIN TEK BİR AMACI VARDI: SUÇU VE SANIKLARI AKLAMAK"
25.08.2021 tarihinde Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde Serhat Kantaş ve Emircan Demir’in Bensucan Narlı’yı tasarlayarak öldürme suçu nedeniyle yargılanmasına devam edildi.
ANKA'dan Melis Anter'in haberine göre, duruşmada ifade veren Çetin Erdem isimli tanık, hükümlü/tutuklu olarak bulunduğu cezaevinden SEGBİS vasıtasıyla dinlendi. Tanık, karakol ve savcılık aşamasında ve ek ifadeleri ile de çelişip, duruşmada tüm önceki beyanları ile de tekrar çelişerek, yeni bir kurgu ve senaryo eşliğinde beyanda bulundu.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği'nin açıklaması şöyle:
"Sanık Serhat’ın dahi bizzat kabul ettiği bir kısım ifadelerin zıddını iddia etme noktasında beyanlarda bulunmaktan imtina etmeyen tanığın tek bir amacı vardı. Kendisinin de dahil olduğu suçu ve sanıkları aklamak. Tanığın heyeti inandırmaya çaba sarf ettiği ana eksen, ‘Bensucan Narlı’nın sanık Serhat Kantaş ile olan ilişkisinin; Serhat Kantaş'ın, küçümsemesi nedeniyle Bensucan Narlı’yı (aslında sadece korkutmak amacı ile domuz avında kullanılan fişek ile hazırladığı tüfek ile) dayanamayıp öldürme eylemini 'kazara' gerçekleştirmesine yönelik olduğu yönündeydi. Dikkati çeken ise tanık ve aynı zamanda sanık Çetin E., öldürme eylemini gerçekleştiren sanık Serhat Kantaş ve sanık Emircan D.’ye yardım ederek, suç eylemi gerçekleştikten sonra saklanmaları için bizzat yardım ettiği ve delillerin karartılması yönünde etkin destek olduğudur. Dikkat çeken diğer konu ise, savcılığın soruşturma süresi içerisinde Çetin E. isimli erkeğin etkin rolünü ve işlediği suçu yani bir kadını öldürme planındaki eylemini göz ardı edebilmesi yönünde yargılamanın yapılmasıydı. Duruşmada bu yanlışın düzeltilmesi için katılan vekilleri tanık hakkında suç duyurusunda bulunarak, sanık sıfatı ile davaya dahil edilmesi yönünde talepte bulundular.
YARGI SORUŞTURMA SÜRECİNDEKİ BARİZ YANLIŞI SÜRDÜRMEKTE KARARLI
Yargı ne yaptı? Soruşturma sürecindeki bariz yanlışı (bir kadını öldürme planını soruşturmak ve yargılamak istememe) ısrarla sürdürdü. Delil karartan tanık hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Var olan ve hukuki niteliği ciddi oranda yargılamaya etki yaratan bu durumun dikkate alınmaması, erkek adaletin kullanmaktan imtinayla vazgeçmediği bir yöntemdir.
SAVCININ TUTUMU ‘ERKEK ADALET’ ÖRNEĞİDİR
Duruşmanın bir diğer ‘erkek adalet’ örneği ise cumhuriyet savcısının mütalaası oldu. Sanıkların birlikte hareket ederek; silah temini, suç eyleminde kullanılan silahın fişeğinin temini, Bensucan Narlı’nın evine ulaşmadan önce, maktulün annesinin evde olmadığına dair birden fazla kez teyit alınması, Bensucan’ın evde yalnız olduğundan emin olduktan sonra, evin güvenlik kameralarının izlediği giriş kapısından değil, evin arkasından dolanarak ve silaha fişeği yerleştirilmesi (sanık ifadesi ile sabit!) sonra arka bahçedeki duvardan atlayarak eve girilmesi, gider gitmez herhangi bir tartışma yaşanmadan (tanık ifadeleri ile sabit!) Bensucan’ın vurulmasını, ‘tasarlama niteliğinde’ kabul edilmedi ve kasten öldürme suçunun ancak basit haliyle işlendiğine ilişkin oluşan kanaat ile sanıkların cezalandırılma isteminde bulunmuştur.
Mütalaada, kronolojik olay öyküsü, tanık ifadeleri ve dosyada bulunan tüm bilimsel bulgular ve hayatın olağan akışı değerlendirilmemiş, sadece sanıkların ve sanığın arkadaşı olan tanık ama aslında sanık olarak yargılanması gereken Çetin E.’nin itibarsızlaştırma beyanları mütalaaya esas alınması, suç eyleminin cinsiyetçi olay kurgusunun kabul edildiğinin göstergesidir.
ISRARLI TAKİP, ISRARLI TACİZ VE ŞİDDET YARGILAMANIN ODAĞINDAN ÇIKARTILIYOR
Bir kadının, istemediği bir ilişkiyi reddetmesi ve bu nedenle öldürüldüğü değil, sanığın duruşma salonunda çelişkiler ile dahi olsa kurguladığı aklama savunusu savcı tarafından kabul gördü. Sanıklar açısından ödül niteliğinde verilen mütalaa, öldürülen Bensucan Narlı’nın yaşam hakkının elinden alındığını, iradesi dışında maruz kaldığı ısrarlı takip, ısrarlı taciz ve şiddet yargılamanın odağından çıkartılıyor, basmakalıp sözüm ona erkeklik aşağılaması adeta bir hak gibi gösterilerek prim yapıyor! Bu mütalaa ile, Bensucan’ın yaşam hakkını ve ‘hayır’ deme hakkını tanınmadığı aksine ölümü hak ettiği yönde bir görüş bildirilmiş oluyor. Savcı, kamu düzeni adına değil sanık adına ve sanığın haklarına dair taraf olduğunu tüm bulgulara rağmen deklare etmiş oldu. Savcı, iddianame ve dosyada yargılama aşamasında elde edilen tüm bulgu ve bilgilere rağmen, ikna edilmesi aşamasında bile yol alamadığını göstermiş oldu.
ADİL VE CİNSİYETÇİ OLMAYAN BİR KARAR VERİLMELİDİR
Dünkü yargılamada olduğu gibi, ‘bireylerin kişisel düşünme ve kadınlara dair cinsiyetçi yaklaşımına göre şekil alacak’ ise biz kadınların yargılamadaki bu eşitsizlikleri ve uygulanan cinsiyetçi yaklaşımı dönüştürmesi kaçınılmaz! Bu dava henüz bitmedi, mahkeme heyeti, mütalaaya rağmen adil ve cinsiyetçi olmayan bir karar verebilir ve verme yükümlülüğü vardır. Bu davanın erkek adalet değil, gerçek adalet ile sonuçlanması için, takipçisi olmaya devam edeceğiz, hiçbir erkeğin aklanmasına ve erkekler tarafından dayatılan şiddete izin vermeyeceğiz!"