Benim terim kokmaz!

Kötü koktuğumuzu Türkiye'ye gelenler söyleyince kızıyoruz. Ama araştırmalara göre deodorant kullanmıyoruz. Ekonomik nedenlerden de değil. Çünkü herkes "benim terim kokmaz" diyor.

cumhuriyet.com.tr

“Daha önce İstanbul gibi bir şehirde hiç bulunmadık. Dünyanın en büyük dördüncü şehri ve kültür olarak Amerika’dan çok farklı. Bu farklılıklardan biri de deodorant. Otelde üç kez boş bir asansörle yedinci kata çıktım, her defasında kusmak üzereydim. Benden önce asansörü kimler kullandı bilmiyorum ama kötü kokularını bırakmışlardı.” Dünyaca ünlü Amerikalı rock grubu Alice in Chains, 25 Haziran’da Sonisphere Müzik Festivali kapsamında İnönü Stadyumu’nda sahneye çıktı. Grup üyeleri, resmi internet siteleri www.aliceinchains.com’da İstanbul izlenimlerini böyle aktardı. Aradan yaklaşık iki ay geçti. Geçen haftalarda 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası için gelen ABD’li basketbolcu Danny Granger, Twitter hesabına, “Türkler deodorant kullanmıyor ve çok kötü kokuyorlar” yazdı. Sonra silmiş de olsa bu yorum hemen yayılmakta gecikmedi. “Eyvah rezil olduk” diyen de oldu, “Adam haklı” diyen de. Bu konuda yorum yapmak biraz zor, kimi ne kadar incitirsiniz tahmin etmesi güç. Ama en azından arkadaş sohbetleri arasında hak verdik kötü koku olayına. Metrobüse, otobüse binen, kalabalık bir caddede yürüyen, asansöre binen herkes aynı görüşteydi. Biz de deodorant kullanımı konusunda araştırmalar yapan Unilever’in Deodorant Kategorisi Marka Müdürü Selin Postacılar (sağda) ile Ev ve Kişisel Bakım Grubu Ürün Geliştirme Müdürü Ayşegül Yanık Kızıltepe’ye Türkiye’de deodorant kullanımını sorduk. Her ikisi de durumun kötü olduğunun farkında olsalar da, “bir musibet bin nasihatten iyidir” düsturuyla yaklaşıyor olaya ve “Bu olaylar deodorant kullanımı konusunda farkındalık yaratıyor” diyor.

Unilever Deodorant Kategorisi Marka Müdürü Selin Postacılar, “Neden deodorant kullanmıyorsunuz” sorusuna en sık gelen yanıtın “Ben ihtiyaç hissetmiyorum” olduğunu söylüyor. Bununla birlikte “Gün boyunca hareket etmiyorum, hareket etmediğim için terlemiyorum”, “Benim terim kokmuyor”, “Benim kokum kendime gelmiyor” gibi ilginç yanıtlar var. Ancak işin tuhafı, başkalarının koktuğunu söyleyenlerin de oranı yüzde 68... Postacılar, “Başkalarında kokuyu alıyorum ama ben kokmam, diyor sorduklarımız. O yüzden de iletişim çalışmalarımızda deodorant kullanımını günlük hijyen rutini içine sokmaya çalışıyoruz sorun orada” diyor.


Sosyalleşme faktörü

Gelir düzeyiyle bir ilgisi olabilir mi acaba deodorant kullanımının. Çünkü zaten gelir düzeyi yüksek olmayan bir ülkede yaşıyoruz. İnsanlar bütçelerinin ne kadarını ayırabilirler deodoranta? Ancak Postacılar, bunun gelir düzeyiyle bir ilgisi olmadığını söylüyor ve örneklerle devam ediyor: “Türkiye’nin nüfusu ve gayri safi milli hasıla verilerine en yakın ülke olan Brezilya’da deodorant pazarı Türkiye’nin 8 katı büyüklüğünde. Burada yine tüketicinin bariyerlerine gidiyorsunuz. Neden kullanmıyorsunuz sorusuna kimse çok pahalı demiyor, ekonomik sebep en altlarda. En çok verilen yanıt ihtiyaç duyulmaması.”

Ne zaman deodorant kullanıyorsunuz sorusuna en çok verilen yanıt, “Dışarı çıkacağım zaman.” Postacılar, deodorant kullanımında sosyalleşme faktörünün çok kuvvetli olduğunu söylüyor, “Başkalarının üzerinde iyi bir etki bırakmak için kullanılıyor deodorant. O yüzden de çalışan insanların deodorant kullanma oranı daha fazla. Sosyal ortama giren insan daha çok kullanıyor. Son zamanlarda gelen açıklamalar epeyce talihsiz ama deodorant pazarı giderek büyüyor. Bu olaylardan yararlanmak da gerek. ‘Acaba kokuyor muyum’ paranoyası deodorant kullanımın artmasına da neden olabilir” diyor.

 

Hepimiz terliyoruz

Peki, ter kokmanın bütün nedeni deodorant kullanmamak mı? “Ben duş alıyorum o yüzden deodorant kullanmama gerek yok” algısı pek çok insanda var. Bu düşüncede doğruluk payı yoktur diye kestirip atmak yanlış. Bu uygulamaların hepsi yararlı ancak bir o kadar da geçici. Unilever Ev ve Kişisel Bakım Grubu Ürün Geliştirme Müdürü Ayşegül Yanık Kızıltepe, söze “Hepimiz terleriz” diyerek giriyor. Terleme, doğduktan birkaç hafta sonra başlıyor. Günde ortalama bir litre kadar ter atıyoruz, bu sayı 10 litreye kadar çıkabiliyor. Terlemenin yalnızca yüzde bir'lik bir kısmı koltukaltından gerçekleşiyor. Vücudun sabit ısısını korumak için işleyen bir mekanizma terlemek. Hareket, sıcak hava, duygusal faktörler vücut ısısını yükseltiyor. Yükselen vücut ısısını dengelemek için vücut su buharlaştırıyor. Buna da terleme diyoruz. Ter aslında oluştuğunda kokusuz, tuzlu bir su. Koltukaltı gibi kapalı bölgelerde bakteri ürediği için, bu bakteriler de ter sıvısıyla birleştiği için koku ortaya çıkıyor. Bakterileri ve ıslaklığı ne kadar engellerseniz kokuyu da o kadar engelliyorsunuz. Bu yüzden de ter kokusunu önlemekte özellikle antiperspirant ürünler tavsiye ediliyor. Kızıltepe, alkollü deodorantların da benzer işlevi gördüğünü ancak etkisinin geçici olduğunu söylüyor. Alkollü ürünler bakterileri yok ediyor ancak sürekliliği yok. Antiperspirantların çalışma mekanizmasını ise şöyle anlatıyor Kızıltepe: “Antiperspirantlar diğer adıyla pudralı deodorantları sıktığınızda koltukaltında terle birleşip ince bir jel haline geliyor. Bakterilerle temasını kesiyorsunuz. Böylece koku engelleniyor.” Kızıltepe’nin verdiği bilgiye göre terlemeyle nasıl savaşıyorsunuz sorusuna “deodorant kullanıyorum” yanıtını verenler beşte bir, parfümü çözüm olarak görenlerin oranı da aynı. Geri kalanların yanıtı ise “Koltukaltımı ıslak mendille temizliyorum”, “Giysilerimi sık sık değiştiriyorum”, “Her gün duş alıyorum”... Kızıltepe, “Evet duş almak, giysi değiştirmek yararlı ancak deodorantla eşdeğer değil” diyor. Kızıltepe, söylentilerin aksine aliminyum zirkonyum bileşiklerinin sağladığı antiperspirantların bilimsel olarak kanıtlanmış bir zararı olmadığını da söylüyor.