Beni ait olduğum eve götür...
Performans sanatçısı Hector Canonge, yarın Bomontiada ALT’ta ‘Evim Güzel Evim’ adlı bir gösteri gerçekleştirecek.
Öznur Oğraş ÇolakAmerikalı performans sanatçısı Hector Canonge, yarın saat 20.00’de Bomontiada ALT’ta “Evim Güzel Evim” adlı bir gösteri gerçekleştirecek. “Performans sanatı bedenin hem özne hem de nesne olduğu özel bir disiplin. Bu alanda izleyici ile direkt iletişim kurma şansı buluyorum. İfade etmek istediğimi o anda istediğim şekilde izleyici ile paylaşabiliyorum” diyen Canonge yakın zamanda konkunç bir olay yaşamış. Evi tamamen yanan sanatçı, “Korkunç bir kazaydı. Olay beni, bir yer sahibi olmanın önemi üzerine düşünmeye itti. Büyük küçük konforlu ya da konforsuz fark etmez. İnsan olarak hepimizin kendi ‘mağarası’na ihtiyacı var. Bir barınak bize güvenlik ve denge sağlar. Yangından sonra insan olarak ne kadar kırılgan olabildiğimi fark ettim.
Her şeyin kontrolümüz altında olduğunu düşünürüz ama işler hiç de öyle yürümüyor” diyor. Evinin yandığını öğrendiğinde şoka girmiş sanatçı, kırsal bir bölgede tatildeymiş. Geri döndüğünde evinin tamamen yok olduğunu görmüş. Tatil dönüşü, şehre uzun süren çaresiz bir yolculuk yapmak zorunda kaldığını söyleyen Canonge, “İşlerimin hepsini iptal etmeye karar verdim, ama bir daha düşününce devam etmek için kendimde güç buldum ve yeni topraklar görmek için yola koyuldum. Fas, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti derken şimdi Türkiye’deyim. Burası beni çocukluğumdan beri heyecanlandıran bir yerdi. İstanbul da kültürel anlamda birçok farklılığı içinde barındıran bir şehir” diyor. Sanatçının Bomonti Ada’da gerçekleştireceği “Evim Güzel Evim” adlı performansı evsizlik ve yerinden edilme kavramlarına odaklanıyor. Kişisel kaybının, bu kavramlarla nasıl eşleştiğini ise şöyle açıklıyor, “Evim Güzel Evim, başıma gelenlerin bir yansıması. Öte yandan küresel anlamda her insanın bir eve ihtiyacı olduğu gerçeğini dile getiriyor. Ev sırf fiziksel değil aynı zamanda zihinsel bir kavram. Benim evim ABD’de New York şehrinde. Eve döneceğim kavramı bu adreslerle birlikte şekilleniyor, ama bir yere evim demek başka bir hissi uyandırıyor.” İstanbul’u New York’a benzeten sanatçı, “Burası mükemmel bir şehir. Sokakta serbestçe dolaşabiliyorum. İnsanlar benle kendi dillerinde konuşmaktan çekinmiyor. Bir şekilde yabancı gibi hissetmiyorum ve evimdeymişim hissi uyandırıyorlar” diyor. Canonge, buraya gelmeden önce İstanbul’da çok sayıda galeri ve kurumla iletişime geçmiş. Bazı kurumlar cevap vermemiş bazıları ise oyalamış sanatçıyı. Canonge, “Son olarak Bip ile konuştuğumda ise gerçek bir samimiyet gördüm. Ayça Ceylan ve onun ekibiyle çalıştığım için doğru karar verdiğimi gördüm. Çünkü sanatçılarını ve işbirliklerini önemsiyorlar” diyor.
Performans sanatının görünürlüğü
BİPperformans, BiPsergi, BİPatölye, BİPkonuşma, BİPfilm olmak üzere 5 bölümden oluşan yapının neden kurulduğunu, bodyinperform kurucu direktörü ve performans sanatçısı Ayça Ceylan’a sorduk. Ceylan, “Türkiye’de performans sanatının görünürlüğü arttırmak, Türkiye’de performans sanatı alanında arşiv çalışmaları yürütmek, yerel ve uluslararası organizasyonlara performans projeleri önermek, teknoloji, mimari, moda, müzik ve psikoloji alanlarıyla işbirliği yaparak performans sanatında yeni yaklaşımlar üzerine çalışmalar yürütmek, performans sanatçılarına performans projelerini gerçekleştirebilmeleri için kaynak yaratmak amacıyla 2018 Ocak ayında kuruldu.”
'İşlerim beden odaklı'
-Performans sanatçısı olarak kariyeriniz nasıl başladı?
Karşılaştırmalı edebiyat ve sinema okudum. Sonradan yeni teknolojilere ilgi duymaya başladım. Bu yüzden New York’a dönüp lisans üstü eğitimim için yeni medya sanatı okudum. Okuldaki bir proje sırasında, Uluslaraası Queens Sanat Bienali’ne davet edildim. Cuidad Transmobil isimli proje ile organizasyona katıldım. Çevrimiçi etkileşimli öğeler barındıran, katılımlı bir yerleştirme işiydi ve ABD’deki göçmen sorununa eğiliyordu. 2004 yılıydı. O dönemde sosyal medya daha hayatımıza girmemişti o yüzden oldukça yaratıcı bir proje olarak değerlendirildi. Art Dance Space isimli misafir sanatçı programına davet edildim. Burada etkileşimli platformlarda beden araştırması üzerine çalışmaya başladım. Başlarda performans sanatını alanım olarak görmüyordum. Ancak işlerim zamanla beden odaklı hale gelmeye başladı ve yavaş yavaş yeni medyadan performans alanına evrildim. Artık işlerim beden odaklı. Bedenimi, sanatsal yaratıcılık, deneyim ve kendimi ifade için bir araç olarak görüyorum.