"Ben eski teröristim"

Ergenekon davasında dinlenilen eski PKK yöneticisi Şemdin Sakık, isim vermeden tutuklu sanık eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ'un kendisine ilişkin tepkisini eleştirdi.

cumhuriyet.com.tr

Ergenekon davasında eski PKK yöneticisi Şemdin Sakık’ın tanık olarak dinlenilmesine devam edildi. Sakık, isim vermeden tutuklu sanık eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ’un kendisine ilişkin tepkisini eleştirdi. Türkiye’ye birçok hizmette bulunduğunu, Abdullah Öcalan’ın 1993’te Şam’dan çıkarılmasını kendisinin planladığını savunan Sakık, “Genelkurmay başkanlığı, komutanlık yapanlar ya bunu bilmiyorlar ya da bildikleri halde gerçeği vicdansızca göz ardı ediyorlar” dedi. Kılınç’ın kendisi hakkındaki sözleri üzerine ise “Komutan doğru söylüyor. Söz veriyorum ağzımdan tek bir yalan söz çıkmayacak” diye konuştu. Sakık, Kürt gençlerine örnek olmak için askere gideceğini söyledi.


Sanıklar görüşte

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi’nde görülen davanın 256. duruşması yapıldı. Çarşamla günleri cezaevinde görüş yapılması nedeniyle duruşmaya CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Tuncay Özkan’ın da aralarında bulunduğu 53 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. 65 tutuklu sanıktan aralarında Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, emekli korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in de aralarında bulunduğu 12 kişi katıldı. Sakık’ın ifadeler nedeniyle duruşmalardan esas hakkındaki savunmasına kadar yasaklı olan tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, öğleden sonraki duruşmaya getirildi. Ancak Sakık’a soruları sırasında açıklamalarda bulunması üzerine önce mikrofonu kapatıldı, daha sonra sonra salondan çıkarıldı.


Terörist sıfatım yok

Gizli tanık Deniz olarak önceki gün ifade vermeye başladığında kimliğini açıklayan eski PKK’li Şemdin Sakık’ın tanık olarak dinlenilmesine devam edildi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in sorularından önce açıklama yapmak istediğini söyleyen Sakık şöyle konuştu:

“Dün yaptığım açıklamalar üzerine iki tür tepki aldım. ‘Bir teröristin nasıl oluyor da böylesi bir mahkemede tanık olarak dinlenebildiği’ soruluyor. Şu anda tanık olarak ifade veriyorum. Terörist sıfatım yoktur. 15 yıl önce örgütten ayrıldım. Örgütten ayrılma nedenim de bu tür şiddetin bu halka zarar verdiğini düşündüğüm içindir. 15 yıl önce Türkiye’ye getirildim ve bana verilen 30 yıllık cezanın yarısını tamamladım. Bana ‘eski terörist, geçmişi suçlarla dolu’ diyebilirsiniz ama şu anda ‘suç işliyor’ diyemezsiniz”


Çok hizmetlerde bulundum

Türkiye’ye getirildikten sonra kimseye açıklamadığı birçok hizmette bulunduğunu söyleyen Sakık, şöyle devam etti:

“Samimiyetimi tartışma konusu yapanlar bu hizmetlerimin boyutuna dikkat etmelidir. Öcalan’ın Şam’dan çıkarılması, tamamen benim geliştirdiğim plan çerçevesinde oldu. Bunu ölüm riskini göze alarak açıklıyorum. Genelkurmay başkanlığı, komutanlık yapanlar ya bunu bilmiyorlar ya da bildikleri halde vicdansıza göz ardı ediyorlar.”


Komutan uyarsın

Sakık, Öcalan’ın Şam’dan çıkarılışı sürecine ilişkin şunları anlattı:

“Sorguda benden, bana ekmek veren köylülerin, çobanların isimlerini sordular, bunu reddettim. ‘Şiddeti bitirmek istiyorsanız Abdullah Öcalan’ı Şam’dan çıkartın’ dedim. ‘Nasıl’ dediler. Ben ‘Birkaç taburu, Hatay sınırına yığın. Bir komutan uyarı yapsın. Bu uyarıya cevap vermezlerse bir iki obüs sallayın. Hafız, Öcalan’ı çıkarır’ dedim. ‘Nereden biliyorsun’ dediler. Hafız Esad’ın ‘Artık Öcalan boğazımıza takılı bir jilet. Ne çıkarbiliyoruz, ne de yutabiliyoruz’ sözünü hatırlattım. Bu değerlendirme üzerine komutan Atilla Ateş bir konuşma yaptı. Abdullah Öcalan Şam’dan çıkarıldı.”


Pişmanlık Yasası

Pişmanlık Yasası’nda yararlanmak için dilekçe verdiğinde bazı çevrelerden eleştiri aldığını anlatan Sakık, “Dağda geçirdiğim yıllarda yürüttüğüm faaliyetlerden dolayı Öcalan’dan daha öne çıkmış biriydim. Kürt gençleri arasında idol bir kişilik haline gelmiştim. Hala silahlı mücadeleyi savunsaydım, 10 bin Kürt genci benim için dağa giderdi. ‘Benim için gidiyorsanız gitmeyin’ mesajı verdim. Binlerce insan dağa çıkma kararını gözden geçirdi. Dağa çıkışlar azalınca inişler hızlanır. Dağdan inişler hızlandı, çıkışlar yavaşladı” dedi. Cezaevinde bulunduğu 15 yılda 16 kitap yazdığını belirten Sakık, emekli orgeneral İlker Başbuğ’ün sözlerine gönderme yaparak “Kitaplarımın hepsinin özeti, bu şiddetin Türklere, Kürtlere ve insana ait olan her şeye zarar verdiğini işlemekti. ‘Şemdin Sakık gibi teröristi tanık yaptılar, halka havale ediyorum’ cümlesi biraz havada kalıyor. Ben terörist değilim, terörün bitmesi için çabalıyorum” diye konuştu.


Askere gideceğim

PKK’nin elinden gençleri kurtarmaya çalıştığını ifade eden Sakık şu açıklamaları yaptı:

“12 Eylül’den sonra dağa gitmek zorunda kaldım, ama silahsızdım. Dağda geçen 18 yıl Şemdin dışında bir şeydir. Bir ordunun gücü karargahta değil cephede belli olur. Türk ordusu ile cephede defalarca karşı karşıya geldik. Türk Ordusu’nun disiplinli, fedakar, üretken ve bir hiyerarşi içinde olduğunu gördüm. Türk Ordusunun verdiği mücadeleye saygı duydum. Allah nasip ederse 15 yıl sonra özgürlüğüme kavuşacağım. Çürük raporu alma, bedelliden yararlanma imkanım olmasına rağmen sembolik değeri olsun diye askere gideceğim. Ben dağdayken de bütün kardeşlerim askerliğini yapmıştır. Bu ordu Türkiye’nin ordusudur. Askere gidererek, Kürt gençlerine ‘ordu sizindir, askerlik yapın mesajı’ vereceğim. Ordu kimsenin malı değildir.”


Gizliyorlar

1993 yılındaki olaylara ilişkin sözlerine tepki gösterildiğine dikkat çeken Sakık, “1993 yılında esas yaşanan o felaketten büyük zarar gören ordunun kendisidir. Ordu birçok generalini, albayını, yarbayını kaybetti. Bunun ortaya çıkarılmasını istemek orduya hizmettir, orduyu yıpratmak değil. Ordu silahsız askerlerini kaybetti. Göreve gelir gelmez arkadaşlarının akıbetinin araştırmaları gerekirdi. Asker arkadaşlığı, yoldaşlık bunu gerektirir. Onlar, bunları gizlediler. Bizi burada konuşturan onların tutumudur. Her şeyi biliyorlar, ama gizliyorlar. Gizledikleri içinde başkaları açıklıyor” dedi.


Ergenekon, Balyoz, KCK

“Bu davada ifade vermek istememin nedeni karanlık noktaların aydınlatılması” diyen Sakık, şöyle konuştu:

“Başka amacım yok. Açıklığın olduğu dünyada sinsice hareket edilmez. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Ancak bazı yalanlar yatsıyı da beklemez akşam ortaya çıkar. Bazı gerçeklerin gizlenilmemesi gerekiyor. Bünyede bir zehir, kirlilik varsa bu ülke yoluna girmiş sayılmaz. Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları olmasaydı bugün kan oluk oluk akacaktı. Ben bu işin ruhunu biliyorum. Bu nedenle hayırlı bir iş yaptığıma inanıyorum.”

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in “Abdullah Öcalan’ın ifadelerinin doğru olup olmadığını” sorduğunda, “Ölüm korkusundan doğru ifade vermiş. Yanındakilerin kişilik tahlil lerini bile yapmış” dedi. Sakık şöyle devam etti:

“Öcalan ‘Bizim aleyhimizdekiler arasında bomba patlatmak hakkımızdır’ diyordu. Bu söz Yalçın hocayı (Küçük) biraz mahçup etmelidir. Bizim ölürken başkalarının ölmemesi diye bir düşüncemiz yoktu. Hatta bize bu konuda yazılı emir verilmişti. ‘Gidin Diyarbakır’a 500 kişiyi öldürün. Lojistik desteğimiz yok diyorsunuz gidin korucuların köyüne onların tavuklarına varana kadar her şeylerini alın’ derlerdi. Apo, aleyhtarlarının içinde kimyasal bomba bile patlattırır.”

12 Eylül’deki şiddetin PKK’yi yarattığını ifade eden Sakık, “12 Eylül’de Diyarbakır cezaevinde yapılanlar olmasaydı, PKK gelişemezdi. PKK’nin  Irak’ta yerleşmesi, buradaki olaylardan kaynaklanıyor. İran-Irak savaşı, Körfez Savaşı, Saddam’ın indirilmesi PKK’nın gelişiminde etkili oldu. Şiddetin arttığı her dönemde PKK güç kazanmıştır. Bakın ABD başkanlarından Cilinton ile Obama döneminde şiddet azaldığı için PKK güç kaybetmiştir. 1993 olayları, PKK’ye güç kazandırmak için yapılmıştır ve de başardılar. Ne zaman ılımlı bir görüşme başlatıldıysa PKK güç kaybetmeye başlıyor” diye konuştu.


Darbecilik yumuşatılıyor

Darbeciliğin yumuşatıldığına öne süren Sakık, “Kamuoyunda öyle bir propaganda oluşturuldu ki, bir kişi terör suçlusu olarak ilan edildi mi silah patlamasa bile o en büyük canidir. Darbecilere sempati duyuluyor. Darbeciler halkın yüzde 30-40-50 oyunu almış iktidarları ortadan kaldırmak için  harekete geçmişlerdir. Bu nedenle insani olarak darbecilerle teröristleri değerlendirdiğimizde darbeciler daha suçludur. Teröristlerin işledikleri suçun oluşumunda bir kötülük vardır” dedi.


Başbakan’a mektup

Sakık, Kürt sorununa ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a  “Kürt şiddeti ne İmralı, ne Oslo ile çözülemez. Askerle de çözülebilecek sorun değil. Ancak medyada kümelenmiş solcuların durdurulmasıyla mümkündür. Dağdakilerin inmesiyle Kürt şiddeti çözülür. Kürt sorunu ise başka bir şeydir”’ şeklinde mektup yazdığını anlattı.


Kılınç’a söz verdi

Şemdin Sakık, davada tutuksuz yargılanan emekli orgeneral Tuncer Kılınç’ın “Şemdin Sakık dürüst bir adam, ne biliyorsa söyleyecektir” şeklindeki sözlerine dikkat çekerek “Komutan gerçeği söyleyeceğimi söyledi. Doğru söylüyor. Söz veriyorum ağzımdan tek bir yalan söz çıkmayacak” diye konuştu.


Şam’da karşılaştık

Ergenekon’dan tutuksuz yargılanan, ancak Odatv davasında tutuklu bulunan Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün “Benimle hiç karşılaştınız mı” sorusu üzerine Şemdin Sakık, “Evet, Şam’da Türkçe eğitim okulunda karşılaştık, bir süre sohbet ettik” dedi. Yalçın Küçük ise “Şam’da tutuklu olduğunuz zaman özel izin alarak görüştük” dedi. Bunun üzerine Başkan Özese, kim tarafından nerede tutuklu olduğunu sordu. Şemdin Sakık, 1996 yılında örgüt göreviyle gittiği Şırnak’ta örgüt tarafından tutuklanıp Şam’a götürüldüğünü, 2 yıl mezar gibi bir mağarada tutulduğunu anlattı. Şam’da da bir süre örgütün tutuklusu olarak kaldığını anlatan Sakık, “Daha sonra beni Hatay’a gönderdiler. Aslında öldüreceklerdi.  KDP’ye teslim oldum. 12 Nisan 1998’de Türkiye’ye getirildim” diye konuştu.


Ben sizden önce yazıyordum

Yalçın Küçük, Aralık 1970 tarihinde yayınlanan Emek adlı dergiyi göstererek “Burada Kürtler’in hakları üzerine yazım var. Ben bu konular üzerine yazarken ne Abdullah Öcalan vardı, ne de Şemdin Sakık. Benim ne PKK’ye ne de Abdullah Öcalan’a ihtiyacım var” dedi.

Yalçın Küçük, şöyle devam etti:

“Şam’da Türk devletinin Abdullah Öcalan’a yönelik  bombalı saldırısını  Yalçın Küçük haber verdi” iddiasına ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Benim bu saldırıdan haberim yok. Kimseye de bir şey bildirmedim. 1995 yılı seçimlerinden önce Tansu Çiller, Öcalan’ı getirip kafes içinde gezdirmek istiyordu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve diğerleri bunu bana söylediler. Devlet benden bunu bildirmemi istedi. Ben de Paris’te bir kahveye giderek yüksek sesle söyledim.”


Birlikte dönelim

Yalçın Küçük, Şemdin Sakık’ın “Öcalan 1993’te Şam’dan çıkarılınca Türkiye’ye döndü” iddiasına ilişkin “Ben hapishaneye göndüm. Kemal Bey’e ‘gel birlikte dönelim’ dedim” şeklinde açıklamada bulundu.

 

Şemdin Sakık nerede

Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün avukatı Hasan Fehmi Demir’in soruları, görüntüsü salondaki perdeye yansıtılan Sakık’ın duruşma salonu binasında mı başka bir yerde mi ifade verdiği tartışmasına neden oldu.  Hasan Fehmi Demir “Şu anda nereden ifade veriyorsunuz” diye sordu.

Başkan Özese araya girerek “Bunun bir önemi yok. Bu soruyu geçin. Usul ekonomisi açısından bulunduğu cezaevinden getirilip götürülmesi göz önüne alınabilir” dedi.

Hasan Fehmi Demir “İddianamedeki ifadenizin Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nca talimatla alındığı görüyor. İfadenizi kim aldı” diye sordu.

“İstanbul’dan gelen 3 savcı ifademi ‘burada’ aldı” sözleri, Sakık’ın Diyarbakır Cezaevi’nde bulunduğunu düşündürdü. Ancak bu konuda mahkemeden herhangi bir açıklama yapılmadı.

Avukat Sezer’in tepkisi

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer söz alarak, sanıklarla aralasında husumet bulunan kişilerin tanık olarak dinlenemeyeceğin ifade edeek “Bu durumda Gizli Tanıkların durumunu tespit etmek mahkemenin işidir. Şemdin Sakık’ın Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile arasında husumet olduğu açıktır. Gizli tanık Deniz kendisi kimliğini açıklamasa bunu hiçbir zaman bilemeyceektik. Ellerinde Mehmetçiğin kanı olan Şemdin Sakık’a soru sormayacağım” diye konuştu.

Sakık, kardeşi BDP milletvekili Şemdin Sakık ile ilgili “Kan emici, Dağa çıkanlara ‘onurları için çıktı’ diyor. Ben de dedim ki 'Çıkmayanlar onursuz mu” ifadelerini kullandı.