Bekçileri KPSS ile al, zor kullanma yetkisi verme

Çarşı ve mahalle bekçilerinin 54 yıllık yasasını yenileyen yasa teklifi çok tartışıldı. Tartışmalar sonunda, “sıvazlayarak arama” yetkisi metinden çıkarıldı. TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen teklifi; anayasa Hukuku uzmanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Adem Sözüer, TBMM İçişleri Komisyonu Üyesi CHP milletvekili Ali Öztunç ve eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a sorduk.

İpek Özbey

1- Bekçiliğe karşı mısınız?

Ali Öztunç: Hayır, bekçilik müessesine karşı değiliz. Bekçilik olmalı. Ancak bizim anladığımız anlamda bekçilik ile AKP’nin getirdiği düzenleme arasında dağlar kadar fark var. Osmanlı’dan bu yana bekçiler mahallenin sevilen, sayılan isimleridir. Mahallelidirler. Mahallenin adamı, çocuğu mahallenin bekçisidir. Çocukların bekçi amcası, gençlerin ağabeyi gibidir. Ama bugün gelen düzenleme ile bu bakış açısı değişiyor.

2- Yeni düzenlemeye muhalefet etme sebebiniz nedir? 

Ali Öztunç: Birkaç husus var. Birincisi AKP’ye güvenmiyoruz. Şu ana kadar 21 bin bekçi alınmış. 8 bin de bu yıl başlatılacak. Yani 30 bin kişilik bir silahlı kolluk gücü kuruluyor. Bu bekçiler KPSS ile değil yazılı ve sözlü sınavla alınacak. Liyakat ve adalet olmayacak. Bu alınan bekçilerin bir cemaate bırakılmayacağının garantisini de bu hükümet veremez, bu konuda da sabıkaları var. Geçmişte Emniyet’i nasıl FETÖ’ye teslim ettilerse bugün de on binlerce silahlı bekçiyi bir cemaate teslim edebilirler. Bu bekçilerin KPSS ile alınması gerekir. Eğer mülakatta ısrar ediyorlarsa mülakatların çekim altına alınması önerimizin kabul edilmesi gerekirdi. Ama etmediler. Ayrıca bekçilere 41 günlük bir eğitim yeterli deniyor. 216 saat eğitim verilecekmiş. Demokrasi ve insan hakları eğitimi 6 saat, temel hukuk 18 saat, silah ve atış 54 saat gibi. Bu kadar kısa eğitim ile bir insanın eline bu kadar yetki ve silah verilemez. Ayrıca en az ortaokul eğitim şartı var. Bu da kabul edilemez. En az lise mezunu olma şartı aranmalı. Polisin yetkilerinin tamamı bekçiye veriliyor. Oysa bekçi tespit yapıp kolluk kuvvetine haber veren kişidir. 

3- Yurttaş ne tür mağduriyetler yaşayabilir?

Ali Öztunç: Bekçiler bu kadar yetki ile kendisini polis yerine koyarak kendi başına uygulamalarda bulunabilir. “Makul sebep” bahanesiyle vatandaşa müdahale yetkisi veriliyor. Kime göre makul sebep? Bakışını sevmediği birini makul sebep bahanesi ile tutup arayabilir, polis gelene kadar gözaltı yapabilir. Bu kanun teklifinin yeniden düzenlenmesi gerekir. 1966 yılında çıkan kanunun güncellenmesi, bekçiliğin olması doğrudur. Ama bu şekilde yetkilendirilmesi ve bekçiliğin değiştirilmesi yanlıştır.

4- Düzenleme, hukuka uygun mu?

Prof. İbrahim Kaboğlu: Teklifteki birçok düzenleme, hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerine aykırı, keyfi durumlar yaratmaya elverişli. Avrupa İnsan Hakları hukukunun temel ilkelerinden olan kişisel özerklik ilkesi uyarınca, kişinin hayatını, kendi tercihleri istikametinde özgürce yaşayabilmesi gerekse de kanun teklifi, muhtelif maddelerinde kullandığı belirsiz ifadeler ve bekçilere tanıdığı geniş yetkilerle, devletin ahlak polisliği yapması ve gece saatlerinde dışarıda olan bireylerin hayat tarzına müdahale etme riski taşıyor. 

5- Keyfi durumlardan kastınız nedir?

Prof. İbrahim Kaboğlu: Örneğin; düzenlemede, bekçinin halkın sükûn ve istirahatini bozanları ve başkalarını rahatsız edenleri engellemek şeklindeki görevinde “engellemek” sözcüğüne dikkat çekmek isterim. Belirsiz bir ifadedir ve keyfi uygulamalara yol açabilir. Yine istisnai bir yetki olan kimlik sorma yetkisinin, 7. madde aracılığıyla yardımcı kolluk mensuplarına kadar genişletilmesi, keyfi durumlara yol açabilir. 

6- Makul bir sebebin bulunması halinde bekçinin durdurma yetkisini kullanabileceği ifade ediliyor. Bunun sakıncası var mı?

Prof. İbrahim Kaboğlu: Olmaz mı? Polis Vazife Salahiyet Kanunu’na göre durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Bu makul sebebi belirlemeye ilişkin tecrübe ve içinde bulunulan durum ölçütlerinin muadilleri, bekçiler için öngörülmüyor. Bu idare hukukunun genel ilkelerine aykırı bir durum. 

7- Zor ve silah kullanma yetkisi verilmesiyle ilgili yorumunuz?

Prof. İbrahim Kaboğlu: Temel hak ve özgürlükler açısından birçok risk içeriyor ve son derece sakıncalı. Bir hukuk devletinde istisnai olan ve son derece sıkı şartlara bağlı olması gereken zor ve silah kullanma yetkisinin yardımcı kolluk mensuplarına kadar genişletilmesi başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler açısından tehlikelidir. 

Prof. Dr. Adem Sözüer: Bu zor kullanma yetkisi aslında çok özel bir eğitim gerektiriyor. Bekçinin yardımcılık fonksiyonuna uymuyor. Burada bir gece polisi oluşturulmuş durumda. 16. maddedeki silah yetkisi bir de yakalama amaçlı silah kullanma. Normal polis bile bu yetkisini doğru düzgün kullanamıyor. Biz eğer bekçiye bu yetkiyi vereceksek eğitimini de polisler gibi yapmalı, adına da gece polisi dememiz lazım. 

8 -Adaylarda aranacak şartlara itirazınız var mı?

Prof. İbrahim Kaboğlu: Anayasayı görmezden gelmek suretiyle, hiyerarşik amiri kanun düzeyinde göstermemekte. 3. madde, adaylarda aranacak şartların ve mesleğe giriş sınavına ilişkin usul ve esasların belirlenmesini İçişleri Bakanlığı’nca çıkarılacak yönetmeliğe bırakmaktadır. Oysa, genel kolluğa dahil edilen, silahlı ve çok geniş yetki sabihi bekçilere ilişkin mesleğe kabul ve liyakat koşulları kanunda düzenlenmeli ve yürütmeye bu ölçüde bir yetki bırakılmamalı. 

9- Eski bir İçişleri Bakanı ve polis olarak söyler misiniz, bekçi uygulamasına gerek var mı?

Sadettin Tantan: İktidar-siyasetçi öyle uygun görmüş. Geçmişte bekçi teşkilatları kaldırılmıştı, şimdi bu iktidar siyaseten uygun gördü. 17-18 yıllık dönemde AKP iktidarının iç ve dış güvenlik politikalarıyla ilgili ülkenin ve milletin kalkınması, refahı, özgürlüğü bakımından hiçbir eylemsel faaliyetinin olmadığı, ülkenin hak ve hukukunu savunmadığı, yandaşlarının büyük mali güce ulaştığı, cemaatlerin, terör örgütünün büyük güce ulaştığını biliyoruz. Türkiye’nin şu anda bir iç ve dış güvenlik politikası yok. Güvenlik politikaları bakımından yeniden gerek istihbarat teşkilatı, gerekse kolluk güçlerinin nitelikli eleman yetiştirmeye ihtiyacı var. Türkiye’nin temel altyapılarının yeniden gözden geçirilip yeniden inşasına ihtiyaç var. Sadece bekçi teşkilatı olarak baktığımızda işin içinden çıkamayız. Soru şu aslında, ülke genelinde güvenlik politikamız nedir?

10- Polis yetkisine sahip olmak için 41 günlük eğitim yeterli mi? 

Sadettin Tantan: Şu anda iş bulamayan bekçiler var. İktidarın kamu kurumlarına atama yaparken kendi yandaşlarını seçtiğini göz ardı etmeyelim.