Behzat Ç.’nin hayaletleri

Tutkunları için 6 yıldır özlemi bir an bile eksilmeyen, her geri dönüş ihtimali kitlelerde heyecan yaratan Behzat Ç., gerçekten de geri geldi.

Emrah Kolukısa

Nihayet beklenen an geldi çattı. Tutkunları için 6 yıldır özlemi bir an bile eksilmeyen, her geri dönüş ihtimali kitlelerde heyecan yaratan Behzat Ç., gerçekten de geri geldi. Konvansiyonel kanalların dışına çıkan ve dijital platform Blu TV’de izleyiciyle buluşan dizinin ilk bölümünü önceki gece geniş bir davetli topluluğuyla birlikte, açıkhavada izleme fırsatı bulduk ve bir kez daha gördük ki Amirim formundan bir şey kaybetmemiş; hâlâ eskisi kadar içiyor, bol bol küfrediyor, ve arızalarına dibine kadar sahip çıkıyor.
Behzat Ç’yi kalabalık bir toplulukla izlemenin belli başlı artıları var elbette. Kendine has biralarını alıp da dev perdenin karşısına kurulan topluluğun (aralarında Erdal Beşikçioğlu, yönetmen Serdar Akar, senarist Ercan Mehmet Erdem, oyuncular Berkan Şal, Canan Ergüder, Belçim Bilgin, Güven Kıraç, Eray Eserol, Kemal Burak Alper, Hüseyin Sevimli, Ayça Eren, İlkyaz Arslan, Rıdvan Aybars Düzey, Gülşah Çomoğlu, Kadir Çelik, Nazlı Kar, yapımcı Tarkan Karlıdağ gibi isimler de vardı bu toplulukta) verdikleri tepkileri gözlemlemek bile başlı başına bir gazetecilik faaliyeti neredeyse. Bir kere Behzat Ç. görünür görünmez (o uyduruk motobisikletin üzerinde toprak yolda gittiği sahne) büyük bir tezahürat kopuyor (özlem!) ve “Yürü be!” nidaları yükseliyor kalabalıktan. Ayrıca Amirim ne zaman kafaya bira dikse, ya da sunturlu bir küfür patlatsa bir alkış kopuyor kitleden. Bundan da şunu anlıyoruz aslında; toplum o kadar baskılanmış ki yıllardır, televizyonda olsun hayatın herhangi bir alanında olsun, böylesi küçük özgürlük alanları ciddi bir boşalma fırsatı sağlıyor insanlara. Demek ki neymiş, bırakınız biraz olsun içsinler, bırakınız biraz olsun küfretsinler... Can Yücel ustamıza özgü değil ya sadece bu meret (ama kabul, en çok da ona yakışıyor ağız dolusu sövmek).
En büyük endişemiz dizinin topu topu 9 bölüm sürecek olması galiba. Süresinin de 40-45 dakika bandına çekilmesi toplamda izleyeceğimiz süreyi iyice kısaltıyor ama ilk bölümü izleyince de gördük ki, endişeler yersiz. Bir kere, devamı gelir bu işin, ona şüphe yok. Ayrıca sürenin kısa tutulması senaryonun da daha matematiksel, daha ekonomik ve daha dolu dolu olmasına yaramış. Mizah unsuru daha bir belirginleşmiş, işin entrika kısmı daha kıvamlanmış. Bahzat Ç.’nin bir süredir yarı zorunlu yarı keyfi olarak çekildiği inzivadan dönmesi için ona yapılan baskılar bir yana, Amirim’in çoktandır hayatında olmayan ama özlemleri fena halde canlı olan sevdiklerinin hayaletleriyle hemhal olup sohbet ettiği sahneler bir yana, ilk bölüm hızla akan bir olaylar zincirini seriyor önümüze ve Cinayet Büro’nun elemanlarının teker teker öldüğü (öldürüldüğü) gayet noir bir macera çıkıyor karşımıza. Tabii Harun’un yokluğu herkes için bir yara (Fatih Artman askerde olduğu için yer alamamış bu projede, öyle söyleniyor) ama ilk bölümde KHK’lı olduğu için işsizlikten mustarip Hayalet başta olmak üzere özlenen karakterlerin bir kısmıyla özlem gidermek de güzeldi doğrusu. İkinci bölümde başkalarıyla da özlem giderilecek, merak buyurmayın.