Bazı ünlü şarkılarda ve şiirlerde 'Adı gizlenen sevgililer'
Kardeşim Erol Ertuğrul’un son on beş yılda yayımlanan toplumsal konulu ve anı türündeki birkaç kitabından sonra bu yılın temmuz ayında “Adı Gizlenen Sevgililer” adlı kitabı “İleri Yayınları” arasında yer aldı.
Ataol Behramoğlu / Okuduklarım İzlediklerim DüşündüklerimBiz genç olmayı bugün de sürdürmekte olan 68 kuşağı gençleri, hep genç kalmayı belki de toplumculuk ve yurtseverliğimizi başta şiir olmak üzere edebiyatla, sanatla her zaman iç içe yaşamamıza borçluyuz.
Çünkü bizim kuşağımızın toplumculuğu zaten hümanizmle, bu demektir ki edebiyatla, şiirle başladı.
Bu kuşaktan olup da 1960’lı yıllarda sosyalizmle tanışan bizler arasında, lise çağlarında, hatta daha da erken yaşlarda, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Steinbeck, Panait Istrati, Dağlarca, Orhan Veli, Attilâ İlhan okumamış ve başta Varlık olmak üzere dönemin edebiyat dergilerini heyecanla izlememiş olanımız yok gibidir.
68 kuşağı dedim ama ben aslında o kuşağın ağabeyi sayılabilecek 1960 başlarının toplumcu, devrimci gençlerindenim.
Tıpkı benden bir yaş küçük (1943 doğumlu) kardeşim, hemşerim, değerli dostum, şu anda masamdaki “Adı Gizlenen Sevgililer” adlı kitabın yazarı Erol Ertuğrul gibi.
***
Ben Kars’ta değil, babamın yedek subaylığı sırasında Çatalca’da doğmuşum.
Sonra 6 aylık bebeklikten 10 yaşıma kadar çocukluğumu, ana-ata şehrimiz Kars’ta yaşadım.
Şairliğimi büyük ölçüde Kars ve çevresinin doğasına borçlu olduğumu düşünürüm.
Değerli dostum Erol Ertuğrul Kars doğumludur.
Demek benim sevgili şehrimize gelişimden altı ay sonra orada dünyaya gelmiş...
Gerçi karşılaşıp tanışmamışız ama çocukluğumuzu aynı yıllarda, aynı ortamlarda geçirmişiz...
***
Yaşamlarımız çok zaman sonra yine kesişir gibi olmuş. Benim 1960’ta girip başka bir fakülteye geçmek üzere 1962’de ayrıldığım Ankara Hukuk Fakültesi’ne o 1962’de girmiş. Uğur Mumcu’dan sonra bu fakültenin öğrenci derneği başkanlığını yapmış. Demek ki 1960’ların unutulmaz Ankarası’nı da birlikte yaşamışız ama karşılaşıp tanışmak yine kısmet olmamış. Onu ben, şu anda da yaşamını avukat olarak sürdürmekte olduğu Aydın’ın Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı olarak tanıdım ve arkadaşlığımız çok zamanlar öncesinde başlamışçasına bir anda kaynaşıp yakınlaştık. Çünkü toplumcu, yurtsever ve şiirsever olmak, bir dostluğun en temel, en sarsılmaz temelleridir...
***
Kardeşim Erol Ertuğrul’un son on beş yılda yayımlanan toplumsal konulu ve anı türündeki birkaç kitabından sonra bu yılın temmuz ayında “Adı Gizlenen Sevgililer” adlı kitabı “İleri Yayınları” arasında yer aldı.
Kitapta, yazarın önsözde belirttiği gibi ülkemizin sorunları üstüne yazıların yanı sıra “romantik, şiirli yazılar” da yer alıyor...
Bu yazılarda onun gerçekten romantik kişiliğine, şiir sevgisine tanık oluyoruz... Kitaba adını veren “Adı Gizlenen Sevgililer”de, özellikle ilginç bu yazıda, örneğin bazı ünlü şarkılarda ve şiirlerde adı hiç verilmeyen ya da takma adlarla söz edilen sevgililerin gerçekten kimler olduğunu öğreniyoruz... 68 kuşağı üstüne (“68 Kuşağının Aşkları” vb.) birkaç yazı ise beni o kuşaktan sevgili arkadaşlarımızla, Sinan’la, Mahir’le ortak anılarımıza götürdü...
Kitapta Tevfik Fikret, Nâzım Hikmet, Orhan Veli, Attilâ İlhan, Ümit Yaşar Oğuzcan, Nahit Ulvi Akgün, Behçet Necatigil vb. ünlü şairlerimiz üstüne önemli değerlendirmeler ve değinilerin yanı sıra onlar kadar ünlü olmayan, adı daha dar çevrelerde bilinen Dinçer Sümer, Erdoğan Çokduru, Aykut Poturoğlu gibi değerli şairlerimizle adını benim de ilk kez duyduğum başkaca şairler ve şiirlerinden söz edilmesi beni ayrıca duygulandırdı ve şiirle gerçekten sevgili olduğumuz ilk gençlik yıllarımıza götürdü....
Bu yazıda Erdoğan Çokduru’nun, o gençlik yıllarımızdan bu yana bazı dizleleri (belli ki Erol Ertuğrul için olduğu gibi) benim de ezberimde olan “Güz Aşkı” adlı şiirini okurlarımla paylaşmak istedim...
GÜZ AŞKI
Bir gece düşün şimdi sonbahardan
Yağmurlar daha başlamamış olsun.
Bir tek koy bunca çift arasına
Yalnızlığımı anlıyor musun?
Tut ki otobüs duraklarında ağlıyorum
Tırnaklarımı yiyorum hıncımdan.
Tut ki geceler bir hançer gibi saplanıyor bağrıma
Bir hançer gibi utanmadan..
Ben asiyim, isyankârım yaşamalar arasında
Mutluluğun inadına yumuyorum gözlerimi.
Susmuşsam, dayanıyorsam, katlanıyorsam erkekçe
Anla biraz
Biraz duy beni..
Bu kahpece terk ediliş yok mu
Ellerinin kurtuluşu yok mu ellerimden.
Gözlerin gözlerime yabancı bakmıyor mu
Ölüyör kalbim kendiliğinden..
Artık bu şarkıyı hatırlama
Bu şehri, bu sokakları aklından çıkar.
Yaprak dökümü demişler adına
Bu da bir aşkta bir sonbahar..
Dedim ya
Bu da bir aşkta bir sonbahar.
Bir gece düşün şimdi sonbahardan
Uğultulu, soğuk ve yoksul
Ve bir adam düşün parklarda sabahlayan..