Bayramı sanatla geçirdik

Bayramı nasıl geçirdiniz? Tabii ki ekran karşısında! Aslında ne güzel değil mi, telaş yok, koşuşturma yok, trafikte sıkışma yok, annenlere gittik, babama gidemedik, halana koştuk, teyzeme yetişemedik kavgası yok! Baklava almayı unuttun, kalmamış tartışması da! Herkes baklavasını evde kendi yaptı, kendi yedi, kendi filmini, konserini izledi, hem de bilet almadan, yolda kalmadan, evde çekirdeğini çitleyip kanepede uzanarak! Ama Instagramına da “Ah nerede o eski bayramlar” yazmayı ihmal etmedi. Oysa bu özlemimizi gidermek, bizi sanatla meşgul etmek için ne çok uğraş, ne çok iş vardı, hatırlamadan olmaz:

Yazgülü Aldoğan

MÜZİSYENLER İÇİN KONSER

POPSAV, korona virüs kısıtlamaları başladığından beri işsiz ve zor durumda kalan müzisyenlere yardım sağlamak amacıyla bayramın üç günü boyunca süren bir konser dizisine imza attı. 70 sanatçı, evlerinden, evlerinin önünden çektikleri müzikli videolarını yolladı. POPSAV Yönetim Kurulu ve üyelerinden oluşan büyük bir gönüllü ekip çalıştı. Konserler YouTube’da her akşam 20-22.00 arasında yayımlandı. Aralara ünlü sanatçıların canlı sohbetleri katıldı, bağlantıları sanatçılar kendileri yaptı. Başta sanata önem veren DENİZBank olmak üzere P & G ve bazı firmalar sponsorluk yaptı, yüz binlerce kişinin izlediği bir konserler dizisi oldu. En hoşu, sanatçıların evlerini ve ev hallerini görmekti. Ne kadar mütevazi yaşıyor bizimkiler! Nükhet Duru’nun mor kanapesi, Orhan Baba’nın desenli gömleği pek hoştu, konserleri izleyen gençlerin yorumları komik: kimini tanımıyor, kimini beğenmiyor, “Bu dede de kim” gibi sorular soruyor, ama izliyorlardı!  

İKSV’DEN FİLM

Temmuza ertelediği Film Festivalini 15 seçkilik bir film paketiyle bayram öncesi devreye sokan İKSV ise bu sürede sinemaseverleri fethetmeyi başardı. Her akşam saat 19.00’dan başlayarak izlemeye açılan ve sadece 5 gün kalan filmleri izlemek için sanal kuyruklar oluştu, biletler bitti, ek seanslar açıldı. Filmleri bu sürede izleyemeyenler kaçırdı! Bana sorarsanız çok da fazla bir şey kaçırmadı, çünkü filmler, sinema eleştirmenlerinin çok övmesine ve bol bol yıldız vermesine karşın, gerçekten tam festivallikti. Şimdiye kadar izleyebildiğim 7 filmin çoğunda bir hastalık, bir umutsuzluk vardı. Evet, oyunculuklar ve sinematografik anlatım muhteşemdi ama hayli bunalımdı! Biraz kafa dağıtmak için arada Yeşilçam’ın eski filmlerine takılmak ve bu kadar başarıyla absürd komedi örneklerini nasıl sergilediklerini görmek hiç de fena olmuyordu!

DEVLET İŞİ RİSK ALMA

Bir başka konser ise tam da devlet işiydi: Bir TRT klasiği olan Bayram Konseri’ni orkestra eşliğinde ve bir ören yerinde çekmek için TRT ile anlaştığı fısıldanan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan, bunun için orkestra bulmakta zorlandı. Bulaşı riski gerekçesiyle konsere karşı çıkan Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürü Ziya Güçkan görevden alındı. Orkestra üyeleri ise Hierapolis antik kentinde aynı zamanda tenor da olan Genel Müdür Murat Karahan’a Türk sanat müziğinin sevilen parçalarında eşlik ettiler. Orkestra üyelerinden sadece birinin maske taktığının görüldüğü konserde üflemeli çalgıları çalan sanatçıların birbirine hayli yakın oturması ise konserin eleştirilen noktalarından biriydi.  

SÖYLEŞİ, GEZİ

Bayram süresince hemen herkes Instagram üzerinde söyleşi yaptı, çoğu zaman kim kimi ağırlıyor, karıştı. TV’lerdeki bayram sohbetlerini de buna eklerseniz, hiç olmadığı kadar çok söyleşmiş ve dinlemiş olduk. Kısıtlama süresince gidemediğimiz seyahatlere ise rehberlerin sayesinde yeniden gittik. Gezi notlarını çevrimiçinden dolaşıma sokan gezginler Peru’dan Okyanusya’ya her yeri gezdirdiler. Bunlarla da oyalanamayanlar köylü kardeşlerimizin, olmayan mutfak malzemeleriyle bile ne yemekler yapıp sergilediği yemek tariflerine takıldılar ve yenmeyecek tatlar yarattılar kendi mutfaklarında! Bir bayram böyle geçti! Ama sağlıklı kaldık, emeği geçenlere teşekkürler...