Baykal'dan Cumhurbaşkanı'na eleştiri
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, anayasa değişikliği konusunda, düzenlemelerin ''birisini istiyorsan hepsini kabul etmek zorundasın'' dayatmasıyla hareket edilmemesi gerektiğini belirterek, ''Hiç şüphe yok ki paket anlayışı tertibin kendisidir. Tarafsız bir cumhurbaşkanı, bir siyasi partinin tertibine alet olmaz'' dedi.
cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Sinop İl Kongresi'ne katılmak üzere Esenboğa Havalimanı'ndan hareketinden önce gazetecilerin soruları üzerine Anayasa değişiklik paketine ilişkin görüşlerini açıkladı.
''Yargı ile siyaset arasındaki ilişkide hükümetin suçüstü yakalandığını'' söyleyen Baykal, Ergenekon soruşturması ile Habur örneklerinde hukukun çarpıtıldığını ifade etti. Deniz Baykal, ''Hukuk faciası böyle giderken bunu daha da ileri götürme niyetinde oldukları Anayasa paketiyle gözüküyor'' dedi.
Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk hakkındaki iddianameye de değinen Baykal, iddianamenin gizli tanıklar ve isimsiz ihbar mektuplarıyla hazırlandığını söyledi. Baykal, hukuka en büyük saygıyı duyan insanın kendisi olduğunu ifade ederek, ''Ama şimdi hukuka en büyük saygısızlığı yapanların, bundan şikayet edenlere hukuka saygı gösterme çağrısı hakkı yoktur'' dedi.
''Doğmamış çocukların, geleceğin de anayasası''
Anayasa değişikliği paketinin bu uygulamaların ortaya koyduğu atmosferde değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Baykal, hukuk-siyaset-asker ilişkilerinde sorunlar yaşanırken anayasa değişikliğinin gündeme geldiğini belirtti.
Baykal, Anayasa'nın ülkenin tüm yurttaşlarını ilgilendirdiğine işaret ederek, ''Söz konusu olan 72 milyonu ilgilendiren bir düzenleme. Sadece bugünkü insanların değil, doğmamış çocukların, geleceğin Türkiyesinin anayasası. Bu kadar önemli bir çerçeve belgesini bir siyasi partinin kendi mutfağının iç işi gibi anlayarak, kendi başına bir düzenlemeyle değiştirmeye teşebbüs etmesi en büyük yanlış olmuştur'' dedi.
Anayasanın tüm kesimlerin bilgilendirilmesi, katkı vermesi ve mutabakatıyla değiştirilmesinin önemini vurgulayan Baykal, AKP iktidarının kendi ihtiyaçları ve parlamentodaki çoğunluğuna göre değişiklik için yola çıkmanın mümkün olamayacağını kaydetti.
''Tarafsız Cumhurbaşkanı"
Deniz Baykal, bu durumu aşmak için Cumhurbaşkanı'nın seçeceği HSYK üyeleriyle etkinliğini korumaya çalışacağını söyleyerek, şöyle devam etti:
''Anayasamızın öngördüğü Cumhurbaşkanı anlayışı, tarafsız bir cumhurbaşkanı anlayışıdır. Cumhurbaşkanının bir siyasi partiye bağlantısı bulunmaması talebi biçimsel bir talepten ibaret değildir, mutlak ihtiyacı ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı seçiminde bu konuda gereken dikkat, özen gösterilmiştir diyemiyoruz. Orada bulunacak insanın siyasi partilerin uzantısı görüntüsü vermemesi lazım. Olduğu içindir ki şimdi üniversite rektörleri bir siyasi partinin ihtiyaçları doğrultusunda seçiliyor. Anayasamızın öngörmüş olduğu model bu değil. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'na HSYK'ya girecek üyeleri atama yetkisi veriliyor. Cumhurbaşkanı seçiminde bir hata yaptıysanız sonra o hata sizi başka yerlerde maalesef yakalar.''
Partisinin Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen Sinop İl Kongresi'ne katılan Baykal, her seçimin önemli olduğunu ama gelecek seçimin daha önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin sıkıntıların birikmeye başladığı, giderek çok temel gerginliklerin içine sürüklenmeye başladığını belirten Baykal, ''Böyle bir gelişme içinde ne yaptığını bilen, sorumlu, ülkenin tarihini, ülkenin geleceğini hesap edebilen, ülkenin birikimine sahip çıkabilen dünyayı doğru okuyan, Türkiye'yi birbirine düşürmeyen, kaynaştırmayı amaç bilen sorumlu bir siyasetin eline geçmesine ihtiyaç vardır. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir'' dedi.
Baykal, ülkenin ekonomik sıkıntılar içinde bulunduğunu savunarak, ''Türkiye'de izlenen politika toplumu büyük sıkıntılara sokmuştur. Her kesim sıkıntı içinde. Türkiye'de boynu bükük gençler ana baba harçlığına muhtaç hale gelmiştir. İş bulamayan işini kaybeden aileler artık ana babalarının emekli maaşlarından medet umar hale gelmiştir. Emekliler o maaşı, sıkıntı içine girmiş olan evlatlarının ihtiyaçlarına harcamak zorunda kalmıştır'' diye konuştu.
''Tutarlı olacaksın''
Yolsuzluklarla mücadele konusunda da kararlı bir politika izlenemediğini iddia eden Baykal, şunları kaydetti:
''Adana'da bir olay çıktı, Başbakan savcıları göreve çağırdı. ''Adana'daki olayı inceleyin''... Adana'daki savcıları göreve çağırıyorsun, Deniz Feneri sanıkları için bir yıldır iddianame bile hazırlanmadı. Onları niye göreve çağırmıyorsun? Bakın, 'Adana da soruşturulsun Deniz Feneri de, sen de,ben de soruşturulalım' dedim. Ama Başbakan dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmayı tercih ediyor. Tek taraflı adalet olur mu? Deniz Feneri niye soruşturulmuyor, bir türlü gereken yapılmıyor? Bizim yargılamamız gerektiği halde yargılamadığımız, bürokratik engellerle Alman adaletinin elinden alınıyor. Bunların imtiyazı, özelliği ne? Niçin üzerine gidilemiyor? Nedir bunların özelliği? Kim niçin himaye ediliyor. Niçin 'gereğini yap' diyemiyorsun? Nedir bunların ağırlığı? Değerli arkadaşlarım adalet bir bütündür. 'Ben rakibimle ilgili yolsuzluğun üzerine giderim, kendimle ilgilileri engellerim'... Böyle olur mu? CHP gibi olacaksınız, tutarlı olacaksın. Dokunulmazlık kaldırılsın, bütün milletvekilleri için kaldırılsın, kaldıramıyorsan ikimiz için kaldıralım, Tayyip Erdoğan senin de, Deniz Baykal'ın da kaldıralım.''
''Camiye siyaset girmez"
Baykal, Türkiye'nin temel kutsalları bulunduğuna işaret ederek, ''Camiye siyaset girmez, camiye siyaset sokulmaz, cami ayrı, siyaset ayrı. Cami başımızla beraber. Bu ikisi karıştığında olmaz'' dedi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'ye getirdiği bu anlayış sayesinde ülkeni bütün Ortadoğu ülkelerinden farklı bir konumda bulunduğunu kaydeden Baykal, şöyle devam etti:
''Hukuka, eğitime siyasete dini sokmayın kardeşim. Din hepimizin başımızın tacı. Onun yeri ayrı, onu siyasi malzeme haline getirmeyin. Bu bizim temel kutsalımız, bu tahrip oluyor. Anayasa Mahkemesi ne karar aldı? 'Sen dini siyasete alet ediyorsun' dedi. Sen bu temel ilkede bir zafiyet sergiledin. Mahkeme kararıyla mahkum olmuşsun bu işi yaptığın için. Yapma kardeşim, bir kez yaptın bir daha yapma.''
Siyasetin orduya da sokulmaması gerektiğini belirten Baykal, ''Siyaset ayrı, kışla ayrı. Kışla 72 milyonun içinden geçtiği bir sistem. Vatandaş kimliği ile gelecek, milli bir duygu içinde gelecek, Türk milletinin bir parçası olarak gelecek, orada görev yapacağız, disiplin, tutarlılık olacak'' diye konuştu.
Ordunun siyasetin içine çekilmesi hainde bundan en büyük zararı Türkiye'nin göreceğini ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
''Şimdi yavaş yavaş TSK siyasi tartışmanın içine sokuluyor. Kaç yıldır dava sürüyor, Haziranda üç yıl olacak. Bu üç yıl içinde hüküm ortaya çıktı mı? Sadece iddia var. Bir iddia varsa kanıtlayacaksın. Mahkemeden de hüküm alacaksın. Bu yapılmadı, yüzlerce insan mağdur edildi, bazı insanlar şeref intiharları etti. Bu yakışıyor mu Türkiye'ye? Ortada hala bir şey yok. Bu böyle gidemez. Ordu, kışla siyasetin dışında olacak. Siyaseti kışlaya sokmayacaksın. 'Siyaseti kışlaya sokacağım' dediğin anda en büyük yanlışı yaparsın.''
Mahkemelere de siyasetin bulaştırılmaya çalışıldığını savunan Baykal, ''(Habur'da yaşanan olaylar, hukukun, adaletin gereği olarak yaşandı) demek mümkün müdür?'' ifadelerini kullandı. Yaşananları daha kalıcı, daha genel uygulama haline dönüştürme çabası bulunduğunu ileri süren Baykal, Anayasa değişikliği ile HSYK'nin siyasetin denetlediği kurul haline getirilmeye çalışıldığını savundu.
''Mahkeme siyasetin yönlendirdiği mahkeme haline gelecek. Siyaset adalete ne yapacağını dikte edecek. Bizim hukuk üstünlüğümüzün özü hükümetin hukukla denetlenmesidir. Siyaset yanlış yaptığında ona birisinin dur demesi lazım'' diyen Baykal, böyle bir anlayışın doğru olmadığını belirtti.
Mahkemelerin yurttaşın güvencesi olduğunu vurgulayan Baykal, ''Böyle bir sıkıntılı tablonun içinde milletimiz ilk fırsatta 'Artık yeter, senin yaptığın işler Türkiye'nin başına sıkıntı açacak' diyecek ve ilk seçimde milletimiz iktidara hak ettiği cevabı verecek'' diye konuştu.
''AKP bir çok insanı iflas ettirdi"
İktidarın ''aldatmacanın içinde olduğunu'' da öne süren Baykal, şunları kaydetti:
''İktidara geldiler ne oldu? 7 yılda AKP'ye bakıyoruz İslam'ın o güzel değerlerini, ahlakını, adalet, hak duygusunu, helallik duygusunu temsil eden bir iktidar olduğunu düşünmek mümkün mü? Dürüst bir iktidar haramı, helali bilen iktidar değerlendirmesi yapmak mümkün mü? Siyasetin dürüst, tüm milleti refaha kavuşturmak için yapılması gerekir. Türkiye'de millet yatağa aç girerken, iktidar sahiplerinin bir eli yağda bir eli balda yaşama hakkı yoktur. Bunun hesabını sormayacak mıyız? 'Onlar da gün görsün, çoluk çocukları dünyayı görsün, hakkıdır, yaşasın' mı diyeceğiz. Tüm bunlara son vermenin zamanı gelmedi mi?''
Türkiye'de son dönemlerde iflasların arttığını, insanların borcunu ödeyemez hale geldiğini belirten Baykal, şöyle devam etti:
''AKP bir çok insanı iflas ettirdi. Türkiye'de kredi kartı borcunu ödeyemeyen insanların sayısı milyonları geçti. İnsanları borçlarını ödeyemez hale getirdi, işletmeler, fabrikalar iflas etti, 16 iş adamı şeref intiharı etmiş. Yani sen Türkiye'yi borca batırdın, ülkeyi iflas ettirdin ama sen de manevi bir iflasa sürüklendin. Maddi bir sıkıntı yok, maddi durumun yerinde. Ekonomik bakımdan bir sıkıntın yok. Sen içinden çürüdün, manen çürüdün. Maddeten zenginleştin ama manen çürüdün.''
''Hiç kimse etnik ayrıştırma tuzağına düşüremeyecek"
Konuşmasında herkesin etnik kimliğine saygı gösterilmesi gerektiğini de vurgulayan Baykal, şunları kaydetti:
''Her şeye saygı göstereceğiz. Kimliğimiz, etnik kökenimiz ne olursa olsun hangi coğrafyanın ürünü olursak olalım hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin parçası olmaktan iftihar edeceğiz. Gelecekte hiç kimse bizi etnik ayrıştırma tuzağına düşüremeyecek. Düşürmek isteyenleri etkisiz kılacağız. Herkesin etnik kimliğine saygı göstereceğiz. Herkesin ailesine sülalesine değer vereceğiz ama hepimiz Türk milletinin bir parçası olduğumuzu unutmayacağız, unutturmayacağız. Hem inançlarımıza sahip çıkacağız, hem Atatürkçü olacağız, tarihimizle iftihar edeceğiz hem de çağdaş dünyaya en ileri anlayışla yaklaşacağız. Hem silahlı kuvvetlerimize destek vereceğiz, sahip çıkacağız, onuruyla kimsenin oynamasına göz yummayacağız, hem de ülkeyi milletimizin siyasi kararı ile demokrasi içinde geleceğe doğru hep beraber yöneteceğiz.''
Türkiye'nin bu kaynaşmayı gerçekleştirdiği zaman artık kimsenin Türkiye'nin yükselişini engelleyemeyeceğini belirten Baykal, ''Ekonomi dürüst insanların elinde olmalıdır. Ekonomi bu ülkeyi düşünen insanların elinde olmalıdır. Rant anlayışı değil, kapkaççı anlayışı değil, üretimden, yatırımdan, ihracattan ve adaletten mutlu olan bir anlayışı Türkiye'ye egemen kılmalıyız. Bunları sosyal adalet anlayışı içerisinde yapacağız'' dedi.