Baykal: Asıl mesele işsizlik

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili, ''Üç madde hariç, onları teker teker meclise getirsinler hep beraber kabul edelim, bitsin o iş'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Bartın Belediyesi Sosyal Tesisleri'ndeki partisinin il kongresine katıldı.

CHP Lideri Baykal, kongrede yaptığı konuşmada, Türkiye'nin asıl meselelerinin işsizlik, yurttaşların geçim durumu olduğunu ancak bir süreden beri bu konuların unutulduğunu kaydetti.

Türkiye'nin aylardır bir heyecan yaşadığını fakat bu telaşın içinde işsizlere iş bulunması, milletin borcunun ödenmesi ve geçiminin düzelmesi gibi arayışın olmadığını ifade eden Baykal, şöyle konuştu:

''Ne var? Anayasa'yı değiştirelim. Türkiye'nin önüne bu konuyu getirdiler. Biz büyük bir iyi niyetle bu Anayasa değişikliğine baktık. Baktığımız zaman 30'a yakın maddeyi 'Anayasa'yı değiştireceğiz' diye koymuşlar. Bu maddelerin üçü hariç tamamına yakını Türkiye'yi meşgul edecek, büyük gerilim yaratacak, tartışma ve tahrik edecek nitelikte konular değildir. Bu konularla ilgili bir Anayasa düzenlemesini hiçbir siyasi gerginlik yaratmadan, referandumu zorunlu kılmadan, iyi niyetli anlayışla en kısa süre içinde hayata geçirmek mümkündür. 8 yıldan beri de mümkündü, 5 yıl önce de bunu getirseler olurdu. Türkiye, AKP'nin iktidar olduğu dönemde pek çok Anayasa değişikliği projesi uyguladı. Defalarca önümüze Anayasa değişikliği teklifleri geldi. Bu tekliflerin hiçbirinin içerisinde bunlar yok. Olsaydı, onlar nasıl geçtiyse aynı şekilde geçerdi. Bütün o Anayasa değişikliklerine biz destek verdik. Eğer bu maddeler bunların içerisinde olsaydı, yine geçerdi ama şimdi getiriyoruz diyorlarsa o üç madde hariç, onları teker teker meclise getirsinler hep beraber onu kabul edelim, bitsin o iş. Eğer şimdi gürültüsüz, patırtısız halletmek istiyorsanız, onları yapıverin. Bu teklife bir türlü girmiyorlar.''
 

Paketteki 3 madde

Anayasa değişikliği ile ilgili diğer maddelerin bahane olarak kullanılarak üç maddenin geçirilmek istendiğini savunan Baykal, şöyle konuştu:

''Nedir o üç madde? Anayasa Mahkemesini, yani siz anlayın ki Yüce Divan'ın yapısını değiştirmek istiyorlar. İki, Türkiye'de mahkemeleri kuran organı, en hassas davalarda mahkemeleri belirleyen, mahkemeleri kuran organı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu bunlar bizzat tayin etmek istiyorlar. Parti kapatma konusunu kendi çıkarlarına ve anlayışlarına göre tanzim etmek istiyorlar. Üç tane madde.... Biz bunlara karşıyız. Sadece biz değil, milletimiz karşı. Bu üç madde, Türkiye'yi büyük sıkıntılara sokacak maddedir. Eğer sen bu konuda gerçekten demokratik bir tercihin ortaya çıkmasını istiyorsan bunları ayır, öyle konuşalım. Eğer samimi isen öbürleri konusunda, öbürlerinin bir an önce Anayasa'ya yansımasını istiyorsan, getir gereğini yapalım ayrıca. Hayır. 'Ben onların Anayasa'ya girmesinin peşinde değilim. Onları oltanın ucuna yem diye takıyorum, onları salıyorum, bu yemleri yersen oltayı yutacaksın' diyor. Yemi bırakalım da bizim milletimizin sağduyusu bu ayrımı yapmaya yeter. Asıl o oltaya bakalım. Ne var orada, üç tane madde var. Diyorlar ki 'Yüce Divanı yeniden yapılandıralım'. Nasıl oluşturacaksın? Meclis Yüce Divana üye seçsin, bir de Cumhurbaşkanı üye seçsin. Meclis kaç tane seçecek? Üç tane seçecek. Meclis dediğin, içinde AKP, CHP, MHP ve başka partiler var. Meclis seçsin derken sen meclis içindeki siyasi partilerin temsilcileri girsin mi diyorsun? Onlar ayrı ayrı her biri bir şey seçsin mi diyorsun, yoksa meclis lafının altında, meclis çoğunluğu kimi istiyorsa o seçiversin mi diyorsun?''

Meclis derken AKP'nin kastedildiğini belirten Baykal, ''AKP dışındaki kimsenin, o seçimde bir etkinlik sergilemesi mümkün değildir. Sadece AKP belirleyecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan grup başkanvekillerine verecek listeyi, onlar da milletvekillerine verecek, 'bu üç kişiye oy verin' diyecekler, meclis bu üçünü seçmiş olacak'' diye konuştu.

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi

Yargıtayın 'bir yere üye verecek olursa o üyeyi nasıl seçeceği' konusunda bilgiler aktaran Baykal, şunları söyledi:

''Yargıtaydaki bütün oy verecek hakimler bir araya gelip, üç kişi seçilecekse her bir Yargıtay üyesi üç kişiye oy verebilecek mi? Hayır, onlara yasak. Herkes bir kişiye oy verecek. Çoğunluğun tercih ettiği isim adaylardan biri olsun, daha az oy alan adaylardan bir başkası olsun, daha da az oy alan adaylardan üçüncüsü olsun ki Cumhurbaşkanı bunların arasında tercih yaparken en çok oy almış zorunluluğu olmadığı için kimi uygun görürse onu aday yapabilsin. Hesapları bu, ince ince bunları planlamışlar. Şimdi Anayasa Mahkemesine üç üye girecek, üçü AKP'nin belirlediği üye. Artık nasıl olacağını siz takdir edin. Geri kalan 14 üyeliği kim belirleyecek, çeşitli kuruluşlar. Bu kuruluşlar cumhurbaşkanı. Geride kalan 14 üyeyi Cumhurbaşkanı belirleyecek. Peki cumhurbaşkanının belirleyeceği adaylar nasıl oluşacak? Cumhurbaşkanı, kendi önüne gelen listeden uygun gördüğü isimleri oraya atayacak. Peki Sayın Cumhurbaşkanı'nın nasıl tercih kullanacağı hakkında, yaşadığımız deneyimler ışığında herkesin bir kanaati vardır. YÖK nasıl oluştu, rektör seçimleri nasıl yapıldı? Şimdi 14 üyeyi Cumhurbaşkanı tayin edecek. Bunların tümünün AKP çizgisindeki insanlardan oluşmayacağına dair içinizde en küçük umut ışığı var mı? Bu anlayışın tümü AKP'lilerden oluşan Anayasa Mahkemesi mümkün mü? Bu anlayışa göre mümkün.''

 

Seçim süreci

Genel seçimler öncesi kongrelerini yaptıklarını ve partilerini seçimlere götürecek tabloların belirlendiğini anlatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Önümüzdeki seçim, sıradan bir seçim değildir. Bu seçim, yenilenme seçimi olacaktır. Siyasetin kendisini tekrar ettiği, iktidarın devam ettiği, siyasi tablonun kendisini idame ettiği, sürdürdüğü bir seçim olmayacaktır. Bir değişimin, yenilenmenin, tazelenmenin ve yeni başlangıcın seçimi olacaktır. Gidişat odur, öyle olması da kaçınılmazdır. Türkiye'nin önünde duran konular, Türkiye'nin bugün geldiği aşama, mutlaka bir rota, zihniyet ve anlayış değişikliğinin iktidara getirilmesini kaçınılmaz kılıyor. Birbiri ardından seçimleri kaybetmeye başladılar. 2007 ile 2009 arasındaki iki seçimde 8,5 puan oy kaybettiler. 2009'dan bu yana oy kaybı daha da hızlanarak devam ediyor. İnşallah önümüzdeki seçim, Türkiye'de yeni bir hükümetin kurulacağı, iktidarın geleceği seçim olacak. Yeni iktidar, sadece kişilerin, başbakanın ve bakanların değişeceği bir iktidar olmayacaktır. Yeni iktidar, zihniyetin, politikaların ve uygulamanın değişeceği bir iktidar olacaktır.''

"AKP'nin hesap verme korkusu vardır''

AKP'nin, iktidardan uzaklaşması durumunda yargının kendilerine el atarak yaptıkları işin altında kalmaktan korktuğunu öne süren Baykal, şöyle konuştu:
''(Elimizden hükümet, meclis gidecek, yargı orada bekliyor, ne yapalım da yargıyı kendi adamlarımızla dolduralım, yargıyı bizim için güvence verecek hale getirelim, Yüce Divanı biz tayin edelim) diyorlar. Telaş bunlardır. Türkiye'de bu konuyu birden bire gündeme getirmek bundan dolayıdır. Şu anda milletimizin, Anayasa Mahkemesinin yapısının değiştirilmesi talebi var mı? Yargının bağımsızlığına son verelim diye bir derdi var mı? Anayasa değişikliği istiyorum diyen var mı? İş isteriz diye her gün yüzlerce insan geliyor, 'Anayasa'yı değiştirelim' diyen bir kişiyi bile görmüyorum. Kimin meselesi bu? AKP'nin ihtiyacı var. Anayasa değişikliği kimin derdine ve yarasına merhem? Onların yarasına merhem çok açık. Bir de milleti alet ediyorlar. Bu Anayasa değişikliğinde AKP'nin hesap verme korkusu vardır.''


Anayasa değişikliği oylaması


Milletin iradesine saygılı davranılarak Anayasa maddelerinin ayrı ayrı oylatılmasını isteyen CHP Lideri Baykal, şunları kaydetti:
''Başbakan, 'Ayrı ayrı sunmayacağız, üzerinde çalıştık, hap gibi yaptık, sizin önünüze hapı getireceğiz ona göre, hap gibi bu işi haplayacaksınız' diyor. Hap yapmışlar, hapı yutturmak istiyorlar. Hap var, hap var. Vitamin hapı ise yutalım ama vitamin hapı değilse, Nuri Alço'nun Türk filmlerinde kızların gazozuna koyduğu hapsa, biz onu yutmak istemiyoruz. İsteyenler yutsun. Başbakan hap yapmış yutturuyor, milletinden de saklıyor. Yok öyle şey. Yüce Divan konusunda millet AKP'nin hesabına alet olmaz.''


TEKEL işçilerinin eylemi

CHP Genel Başkanı Baykal, Tekel işçilerinin şimdiye kadar yaptıkları eylemlerde kimseye zarar vermediklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sorunlarını anlatmaya çalıştılar, bütün milletin de gönlüne girdiler. Türkiye'de onlara herkes sahip çıkıyor, hak veriyor. Şimdi ara verdiler bir günlük oraya geleceğiz diye karar aldılar, kıyamet koptu. Günlerdir onlara karşı her türlü darp, cop kullanma ve zorbalık uygulanıyor. Bunlar kanunsuzmuş. Tekel işçisi Ankara'da eylem yaparken, onun üzerine sen gazla, copla yürüyorsun, Habur'dan gelen teröristlere selam duruyorsun, karşılıyorsun. Türkiye'de önümüzdeki seçim, milletimiz için tarihi bir fırsat ve sorumluluktur. Bunun gereğini en iyi şekilde beraber yapmalıyız.''


Siyasi partilerin kapatılması


Anayasa değişikliği teklifine göre, siyasi partilerin kapatılmasının açıkça yasaklandığını savunan Baykal, şöyle konuştu:
''Siyasi partilere karşı dava açmayı parlamentonun iznine bağlıyorlar ama dava açılsa bile hiçbir zaman parti kapatma müeyyidesinin, yaptırımının uygulanamayacağını da Anayasa'ya getiriyorlar. Yani Türkiye'yi bölmek serbest. Türkiye'de bir siyasi partinin şiddeti, terörü desteklemesi serbest. Bir siyasi partinin militan yetiştirmesi, siyasi parti bakımından sorumluluk doğurmaz. Siyasi partinin deposuna silah ve cephane yerleştirmek serbest. Etnik temelde 'ayrımcılık' demek serbest. Silahlı, üniformalı 'SS' militanlarını yetiştirmek serbest. Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir tablo var. AB bile 'parti kapatılabilir' diyor.''


Van'daki olaylar

Van'da yaşanan olaylarla ilgili doğru bir değerlendirme yapılamasına yardımcı olmak istediğini ifade eden CHP Baykal, şöyle konuştu:
''Bu olay, oradaki BDT'lilerin yaptığı bir olay değildir. Bu konudaki kanaatimi açıkça ifade etmeliyim. Bu olay, AKP'nin organize ettiği bir olaydır. Olay, Van halkının sorumluluğunda ortaya çıkmamıştır. Van Havaalanı'na indik, çok güzel bir karşılama, yöresel kıyafetlerini giymiş kızlarımız gösterilerini yaptılar. Şehrin içinden çok sıcak ortamda Vanlılarla selamlaşarak, karşılıklı selamlar paylaşarak geçtik. Kentin bütün esnafı, iş yerlerini bu şekilde geçtik, hiçbir sıkıntı yok. Kongrenin toplanacağı sokağın başına geldik, bir baktık ki birkaç yüz kişi orada toplanmış, ellerinde pankartlar bağırıyor, çağırıyor, bize hakaret etmeye çalışıyorlar. Hiç aldırmadık, kongreye geçtik. Çok güzel bir kongre yaptık. Çıktığımızda yine aynı şekilde birtakım insanlar toplanmış, bağırıp çağırıyorlar. Yazdıkları pankartlar, BDT pankartları değil. Başka bir iş. Açıkça AKP'nin sorumluluğu altında, Başbakan'ın, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in yakınları, hısımları, akrabası orada bu düzenlemeyi yapmıştır. Samimi kanaatim, acı gerçek ve olayı bilen herkesin tespiti budur.''

Pek çok AKP'linin bu olayın içinde yer tuttuğunun açıkça görüldüğünü savunan Baykal, şöyle devam etti:
''1960 öncesi, 1959'da bu şartta İsmet Paşa'ya taş atılmasından bu yana ilk kez bir CHP Genel Başkanı'na, iktidardaki partinin himayesinde böyle bir saldırı, sokak eylemi sergilenmektedir. AKP işi sokağa dökmüştür. Bu büyük bir perişanlıktır. Ana muhalefet partisi Genel Başkanı'na sokak saldırısı düzenleyen bir iktidar partisi görüntüsü çok acı manzaradır. Bu olaylar hiçbir siyasi partiye hayır getirmemiştir. Siyasi iktidarlar, iktidardan uzaklaşmak kaçınılmaz hale gelince sağduyusunu kaybeder, böyle olaylara başvurmaya başlar. Şimdi böyle bir tablonun içindeyiz.

Hatırlarsanız Başbakan zaman zaman muhalefet partileri için bunlar, 'Sivas'ın ötesine geçemez' diyordu. Ben bu lafını bir tespit yapıyor diye düşünürdüm. Çok değişik vesilelerle Türkiye'nin her tarafına gitmişizdir ama şimdi anlıyorum ki tespit yapmıyormuş. Yani 'Sivas'ın ötesine geçerseniz, karışmam, bizimkiler sizi taşlarlar' diyormuş. Bundan utanması gereken bizzat Başbakan'ın kendisidir. Böyle bir tablo karşısında iktidar, bu manzaradan dolayı özür dilemeli, sorumluluğu üstlenmelidir. AKP artık sokak yöntemlerinden medet umar noktaya gelmiştir. Türkiye'nin her ili hepimizin huzur içinde gireceği yerler olarak bundan sonra da olacaktır. Bu olaylardan dolayı hiçbir şekilde kırgınlık içine girmeyeceğiz. Çünkü bileceğiz ki bu, Van halkının işi değildir. Eğer bundan sonra Van'a bir gidiyorsak, üç gideceğiz. Türkiye'nin her yerine her zaman gideceğiz.''

Konuşmasının ardından CHP Lideri Baykal'a geleneksel Bartın teknesi maketi, tel kırmadan yapılmış çerçeveli Atatürk resmi ile Bartınspor kaşkolu hediye edildi.
Baykal, istek üzerine partililerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

İlgili haber için tıklayınız:

"Van'daki tablo iktidara kadar uzanan çetenin işi"