Batum'un ihracının ardından parti içinden Kılıçdaroğlu'na eleştiri

CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum'un CHP'den ihracına ilişkin, "CHP'ye, parti içi hukuk ve demokrasisine zarar verdi. Ama daha da önemlisi bu Türkiye parlamenter demokrasisine zarar verdi. Bu nedenle son derece talihsiz bir karar. Bizim açımızdan hukuki boşluk nedeniyle yok hükmündedir" dedi.

AA

CHP'li Güler, AA muhabirinin CHP Yüksek Disiplin Kurulu'nun (YDK) Batum'un partiden ihracına yönelik kararına ilişkin sorularını yanıtladı.

"Bu kararı yok hükmünde kabul ediyoruz" diyen Güler, milletvekillerinin bir ilin ve siyasi partinin temsilcisi olduğu gibi anayasa göre milletin temsilcisi olduklarının altını çizdi.

Dolayısıyla bir milletvekiline sıradan parti üyesi muamelesi yaparak tedbir kararı koymanın hiçbir siyasi partinin yetkisinde olmadığını savunan Güler, şöyle devam etti:

"Milletvekiline, milletvekilliği görevleri bakımından uygulanan bir tedbir kararı, yasama görevlerine müdahale anlamına gelir. Bu kararın birinci büyük yanlışı budur. Yasama dokunulmazlığı çerçevesinde müdahaledir. Tedbirli ihraç kararı ancak Parti Meclisi kararı üzerine alınabilir. Bu da dokunulmazlığın bir gereğidir. Tüzüğümüz açıkça Parti Meclisi kararı gerektirir. Dolayısıyla bu açıdan da parti hukukunun ihlali anlamına geldi. İhraç talebinin içeriği, ideolojik boyutu bir yana parti hukukunu ve yasamanın dokunulmazlığı ilkesini ihlal etmesi bakımından son derece yanlış oldu. Bu sadece Süheyl Batum'a zarar vermedi. Bu asıl CHP'ye, parti içi hukuk ve demokrasisine zarar verdi. Ama daha da önemlisi bu Türkiye parlamenter demokrasisine zarar verdi. Bu nedenle son derece talihsiz bir karar. Bizim açımızdan hukuki boşluk nedeniyle yok hükmündedir. Kararı kabul etmemiz mümkün değildir."

Batum'un kararı yargı organlarına taşıyacağını belirten Güler, "Yargı sürecinde hukuk ne imkan veriyorsa biz Batum'la beraber hareket etme kararlılığındayız" dedi.

Kararı içerik boyutuyla da eleştiren Güler, Batum'un CHP'nin kurucu ilkelerini ve programını sadakatle benimsemiş ve o doğrultuda davranan bir milletvekili olduğunu söyledi. Güler, "Bu hukuksuz uygulama aynı zamanda CHP ilkelerine bağlı milletvekillerine dönük bir tehdit. Bu yönüyle de bizim hiçbir şekilde kabul etmemiz, görmezden gelmemiz söz konusu olamaz" değerlendirmesinde bulundu.



"İhraç kararı tehlikeli ve endişe veren bir uygulamadır"

CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu da Batum'un ihraç kararını büyük bir üzüntü ve endişe ile karşıladığını, ülkeye demokrasiyi, çoğulcu siyaseti getiren CHP de olanlara anlam vermenin olanaksız hale geldiğini kaydetti.

"Hergün her bir koldan tüm üyelerimizle haykırdığımız ve ülkede kaybolduğunu iddia ettiğimiz hukukun üstünlüğü ilkesi. CHP'de de mi kayboldu? Bu tablo ile çoğulculuğa inancını yitirmiş, çoğulcu siyasi atmosferini tüketmiş görünen partimizde Sayın Genel Başkan, MYK ne yapmaya çalışıyor ?" diye soran Kulkuloğlu, sosyal medyadaki hesapları aracılığıyla da paylaştığı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu süreçle Sayın Genel Başkanımız Atatürkçülere, cumhuriyet ve demokrasi sevdalılarına, ulus devleti ve üniter yapıyı savunanlara ne mesaj veriyor? İnanıyorum bu hukuk dışı karar mutlaka yargıya taşınacaktır ve sonunda adalet yerini bulacaktır. Parti MYK'sının ve YDK'nın iç hukuki düzenlemeleri ihlal ederek parti üyelerini ihraç kararı alması tehlikeli ve endişe veren bir uygulamadır.

Parti kuralları ve iç hukuku çok açık, net. Bunların erozyona uğratılması, maniple edilmesi ve siyasi gözdağı asla kabul edilemez. Bu durum karşısında hepimiz üzüntü içerisinde olmalı ve umutla yargıdan bu iç hukuka aykırı süreç ve sonucun geri dönmesini ummalıyız. Hukukun üstünlüğü nerede? Parti içi demokrasi nerede? Parti nereye götürülmeye çalışılıyor? Bu yol ve bu süreç parti içerisinde kendilerinden farklı düşünenleri susturma, bastırma arzusunun güçlü bir işareti olarak mı algılanmalı? 'Dikkatli olun, ayağınızı denk alın' dedirten yöntemler tiranlara mahsustur. Parti tüzüğünü hiçe sayan tüm bu kural tanımazlıklar cevabını yargı süreci sonunda inanıyorum bulacaktır. Parti içi demokrasi mi? Hukukun üstünlüğü mü? Baskıcı, dediğini dayatan bir anlayış mı kazanacak? Atatürk'ün mirasına sahip çıkmak ve Recep Tayyip Erdoğan, onun zihniyeti ile mücadele etmek varken içeride Atatürkçüler'le, Kemalizmle mücadele niye? Hele hele açıkça 'özerklik tartışılıyor hükümetle aramızda' derken birileri. Uyanın, uyanın ve zaman varken kendinize gelin."