‘Batı çifte standart uyguluyor’
Alan Vakfı tarafından düzenlenen etkinlikte görüştüğümüz Medoev ile Güney Osetya’nın Gürcistan’dan ayrılık hamlesinde uluslararası siyasette gelinen noktayı, Rusya ile ilişkileri ve Kuzey Kafkasya’nın geleceğini değerlendirdik.
M. BİROL GÜGERGüney Osetya’yı tanıyan devletlerin sayısında yakın gelecekte bir artış olacağını düşünüyor musunuz?
Güney Osetya’nın bağımsızlığı, 26 Ağustos 2008’de, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan Rusya tarafından tanındı. Bağımsızlığımızı tanıyan devletler arasında Suriye, Venezüella, Nikaragua ve Nauru bulunmakta. Dış dünyaya açık diplomatik yaklaşımı benimsiyoruz.
Uluslararası toplumun bölgesel anlaşmazlıkların çözümü konusundaki tutumunu nasıl yorumluyorsunuz?
Batılı ülkelerin uyguladığı çifte standart, yoğun demokrasi ve insan hakkı ihlallerine sahne olmasına karşın diplomatik olarak tanınmayan Güney Osetyalılar tarafından iyi bilinmektedir. Batılı devletlerin çıkarlarına uymuyorsa, demokrasi bir anda diktatörlüğe dönüşebilir. Eski Yugoslavya, Libya, Irak ve Afganistan maalesef söz konusu çifte standartların uygulandığı ülkelere örnektir. Kosova bağımsızlığının, halkın iradesi dışında tanınması, ancak Güney Osetya bağımsızlığının, vatandaşlarımız tarafından beş referandumla teyit edilmesine karşın tanınmaması, önümüzdeki en canlı örnektir. Biz bağımsız kalkınma ve demokratik kurumları güçlendirme yolunda ilerliyoruz.
Ekim 2019’da, 11 yılı geride bırakacak olan, Transkafkasya’nın Güvenliği ve İstikrarı konulu Cenevre görüşmelerinin, uzun vadede Osetler için olumlu sonuçlar getireceğine inanıyor musunuz?
Cenevre görüşmeleri bugün AB, BM ve AGİT eşbaşkanlığında; Güney Osetya, Abhazya, Gürcistan, Rusya ve ABD arasında, doğrudan diyalog amacıyla sürdürülen tek platform olmaya devam ediyor. Uluslararası toplum bu diyalog sayesinde, tüm tarafların çatışmadaki rollerini doğrudan teşhis edebilir. Cenevre görüşmelerinde bugüne dek önemli bir atılım olmamasına rağmen, er ya da geç Gürcistan’ın mevcut gerçekleri tanıyacağına ve normal düzeyde devletler arası ilişkiler kurmak adına gerekli yapıcı ilişkileri tesis edeceğine dair umudumuzu yitirmiyoruz. Güney Osetya bir daha asla Gürcistan’ın bir parçası olmayacaktır.
‘Rusya ile ittifak tarihsel tercih’
Rusya, Ağustos 2008’deki Gürcü-Oset savaşının ardından Güney Osetya’yı tanıyan ilk devlet oldu. O günden bugüne Moskova ile ilişkiler nasıl bir seyir izledi?
Güney Osetya, “Gürcistan’ı barışa zorlama” operasyonundan sonra, 9 Eylül 2008’de Rusya ile diplomatik ilişkiler kurdu. Hemen ardından 17 Eylül’de, iki ülke arasında, “Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Antlaşması” imzalandı. Güney Osetya ve Rusya devlet başkanları 2015’te de “tek bir savunma ve güvenlik alanı oluşturulması, koordineli dış politika uygulanması” gibi önemli başlıkları içeren stratejik ittifak anlaşması imzaladı. Rusya ile ittifak, Oset halkının tarihsel tercihidir.
Transkafkasya’nın geleceği hakkındaki öngörüleriniz nelerdir?
2008’den sonra, Transkafkasya’nın siyasi haritası değişti. Gürcistan’ın Osetler ve Abhazlar’a yönelik saldırgan politikalarının bir sonucu olarak, Güney Osetya ve Abhazya cumhuriyetleri kuruldu. Bu, Gürcistan ve Batılı dostlarının hesaba katmak istemediği yeni Kafkasya gerçeğidir. Gürcistan’ın, ABD ve birçok AB ülkesi ile yürüttüğü askeri işbirliğinin seyri yeni gerginlik dalgasına yol açabilir ve bunun sonucu olarak 2008’de tesis edilen huzur ortamı bozulabilir.
TÜRKİYE İKİNCİ VATAN Türkiye’nin Gürcü-Oset ihtilafı konusundaki tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Medoev- Türkiye, Kafkaslar da dahil olmak üzere tüm coğrafyada bağımsız dış politika izleyen büyük bir bölgesel devlet. Türkiye’nin komşu Gürcistan ile istikrarlı ilişkileri olduğunu biliyoruz ve bu da bağımsız bir devlet olarak egemenlik hakkıdır. Gürcü-Oset çatışması sırasında, Türk hükümetinin herhangi bir müdahalede bulunduğuna şahit olmadık. Türkiye, Kafkasya’dan ayrılmak zorunda kalan kardeşlerimizin ikinci vatanı oldu. Kardeşlerimiz buraya yerleştiler ve bugün kimliklerini, kültürlerini yaşama, koruma fırsatı buluyorlar. Bu bizler için ortak zemin inşa etmek adına çaba sarf etmeyi zorunlu kılıyor. Barış içinde yaşamalı, ticari, ekonomik ve kültürel bağlar geliştirmeliyiz. |