Basmakalıp düşünme, evrimin dayattığı bir tuzak
Ormanlık alanlarda yaşayan atalarımızın hayatta kalmak için karşılarına çıkan her şeyi ilk izlenimlerine göre değerlendirmekten başka şansı yoktu. Ne var ki şimdi kentsel alanlarda yaşıyoruz ve ilk izlenimler yanıltıcı olabiliyor...
cumhuriyet.com.tr
Bulgular şaşırtıcı değil
Aslında bulgular çok da şaşırtıcı değil. Bizler kendimizi yakın hissetmediğimiz grupları dışarıda bırakma eğilimindeyiz ve kendimizden yüksek seviyede gördüklerimize karşı olabildiğince gaddar davranırız. Fiske, “Tarihsel olarak birçok soykırım haset kısmına düşen gruplara karşı uygulandı” diyor. Düşük statüde olanlara karşı “acıma” hissiyle olumlu davranışlarda bulunsak da bir yandan onlara tepeden bakmaktan kendimizi alamıyoruz. Kendi grubumuz içinde olanlara karşı hissettiğimiz “gurur” da adam kayırmaya varan yaklaşımlara yol açabiliyor. Eğer kendinizin bu tip düşünceleri aştığınızı ve bu duygulardan uzak olduğunuzu düşünüyorsanız, tekrar düşünmenizi öneririz. Çünkü insanları kalıplara soktuğunuzu bilinçli olarak reddetseniz bile içinde yaşadığınız kültür buna izin vermiyor ve yapılan deneyler kendimizi bile doğru tanımadığımızı gösteriyor. Mesela bir deneyde ırkçılık belirtisi göstermeyen beyaz Amerikalılar standart testlerle incelendi ve bilinçaltlarında siyah insanlara karşı olumsuz duygular besledikleri anlaşıldı. Bu evrimsel tuzaktan kaçmanın en iyi yoluysa at gözlüklerimizi çıkarıp dış dünyadaki insanları gerçekten tanımaktan geçiyor. Birlikte ortak bir proje üzerinde çalışmak çok güzel bir yol mesela, çünkü bu durumda ilk izlenimlerden kurtulup insanları daha fazla tanıma fırsatı doğuyor. Ve kendi ulusal klişeleriniz olsa bile asla sosyal kalıplara güvenmeyin! Yapılan araştırmalar diğer insanları değerlendirmek şöyle dursun kendimizi değerlendirirken bile aslında çok da başarılı olmadığımızı gösteriyor.:
Kaynak: https://www.newscientist.com/article/
mg23631560-600-effortless-thinking-whystereotyping-
is-an-evolutionary-trap/