Baskıya müzikle direnenlerin özgür vicdanı
Joan Baez, seslendirdiği 21 şarkıda her büyük müzisyen gibi dinleyicilerini hem hüzünlendirdi hem de neşelendirdi.
Zülal KalkandelenFolk müzik efsanesi, 1960’ların özgürlük ve devrim ruhunu bir kez daha İstanbul’a taşımakla kalmadı; onu Gezi ruhuyla buluşturdu. Yanına Kardeş Türküler’i alıp Gezi şarkısı “Tencere Tava Havası”nı söyledi. O anlarda sahnedeki video ekranlarda, Gezi Parkı’nın 21 yıllık bahçıvanının oğlu ressam Haydar Özay’ın Gezi eylemlerinde katledilenler anısına çizdiği ‘Gezi tablosu’ vardı. Aşkın, sevginin, barışın şarkılarını dinledik güçlü sesinden; an geldi zulme, savaşa karşı çıkanların dizeleri yankılandı İstanbul’da. Zülfü Livaneli’nin Nâzım Hikmet’in “Kız Çocuğu” adlı şiiri için yaptığı şarkıyı Türkçe seslendirdi. Dinleyicilerin de dev bir koro gibi sözlere eşlik ettiği o duygusal dakikalarda Gezi’de kaybettiğimiz canlar vardı aklımızda...
Konserin başında tek başına sahneye gelip üç şarkı çaldı Joan Baez. Üzerinde kendisine çok yakışan sırt dekolteli siyah uzun elbisesi ve boynunda kırmızı fularıyla, son derece asil, güzel ve güçlü bir ozan şarkıcı vardı karşımızda. Gitarını çalıp sıradan insanların çarpıcı hikâyelerini anlatırken, daima ezilenlerin yanında duran ve şiddeti reddeden yüreklerin simgesi bir abide gibiydi. Seslendirdiği 21 şarkıda, her büyük müzisyen gibi dinleyicilerini hem hüzünlendirdi hem de neşelendirdi. Şarkı aralarında verdiği bilgiler ve yaptığı yorumlarla, konserin her anını unutulmaz kıldı, içimizde fırtınalar estirdi. Bir kez daha yaşayarak gördük ki, baskıya ve zulme müzikle direnenlerin özgür vicdanıdır Joan Baez!