Baskıya karşı dayanışma
Ülkücülerin sloganlar atarak protesto ettikleri oyuna önceki gece seyirci alkışlarıyla sahip çıktı. Gecede, destek vermek için gelmiş pek çok Şehir Tiyatroları sanatçısı vardı. Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin ise ‘Seyircilerin bu tür tepkileri olabilir’ dedi.
cumhuriyet.com.trVasıf Öngören’in “Zengin Mutfağı”nın İstanbul Şehir Tiyatroları’ndaki sahnelenişi sırasında ülkücüler tarafından protesto edilmesi sonrasında önceki akşam hem oyunu izlemek hem de kulisi ziyaret etmek için Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ndeydik. Seyircinin alkışlarıyla sahip çıktığı oyunu, yine destek için izleyen pek çok İBBŞT sanatçısı da vardı. “Protesto”yu tiyatro adabına uymayan bir protesto olarak niteliyorlardı. Kulise ziyaretine gittiğimizde de oyuncular, “Aşçı Lütfü” karakterinin faşizme karşı kendi meşrebince konuştuğu sahnede “Ben böyle faşizmin...” sözü sonrası iki kadının “kurt” işareti eşliğinde “Tanrı Türk’ü korusun”, “Bu tiyatro değil politika” sloganı atarak salonu terk ettiğini söylüyorlardı.
Oyun sırasında faşizme karşı gönderme yapan her diyalog seyirci tarafından alkışlandı. Oyun bittikten sonra da salondaki Grup Yorum üyeleri ve Sanat Cephesi topluluğu “Halkın Sanatçısı Yalnız Değildir” sloganı attı.
“Zengin Mutfağı”nın usta yazarı Vasıf Öngören’in kızı Aslı Öngören’in yönettiği oyun, bilindiği gibi, 12 Mart döneminde zengin bir işadamı tarafından ülkücüye dönüştürülen bir gencin dönüşüm sürecini anlatıyor. 1978’de de Ülkü Ocakları’nın el bombalı saldırısına uğrayan oyunu, gecenin sonunda yönetmeni Aslı Öngören’le konuştuk.
- Öncelikle geçen günkü seyirci protestosunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tiyatro adabına uymayan, duygusal bir reaksiyon olarak değerlendiriyorum. Bu reaksiyonu gösteren iki hanımefendinin bir alınganlık içine girdikleri aşikâr. Ama bu oyunda sermaye tarafından eğitilerek, hak arayışındaki işçilere karşı bir maşa olarak kullanılan ve değişken durumlar içinde pek çok insani çelişkisi ile gösterilen bir oyun karakteri ile kendilerini neden özdeşleştirdiklerini merak ediyor insan. Yine de herkesin beğenme ve beğenmeme hakkı saklıdır. Bu oyunu da değişik gerekçelerle beğenmeyenler olması doğaldır. Şaşırtıcı değil.
- Seyirci, dün akşamki oyunda faşizme karşı gönderme yapan her diyaloğa alkışla destek verdi. Bu, sizce genel bir tepki mi, yoksa olay sonrası bilinçli bir tepki mi?
Genel bir tepki. Faşizme karşı olmak çağımızda kaçınılmaz bir sorumluluktur. Ya da tersinden bakarsak, bugün faşizmi alkışlamak için uygarlığın ve insanlığın düşmanı olmak gerekir.
- Temelinde emek ve sermaye çatışması olan bu oyunu bugün sahneleme nedeniniz nedir?
Sizin de belirttiğiniz temel çatışmanın bugün hâlâ geçerli ve dikkat edilmesi gereken bir baş mesele olması. Bu bağlamda da oyunda dendiği gibi; “insanın kime hizmet ettiğini düşünme”si meselesi, rejinin ekseninde yer alıyor.
- Peki seyircinin protesto hakkı yok mu? Ya da protestonun bir ölçütü olmalı mı?
Tiyatro izleme kültürü gelişmiş seyirciler, tepkilerini gösterirken alkışlama ya da alkışlamama, hatta oyunu terk etme özgürlükleri olduğunu gayet iyi bilirler ve bunun dışındaki (oyunu sekteye uğratacak) tepkilerin ise hem ortaya konulan sanatsal emeğe hem de kendileri gibi düşünmeyen diğer seyircilere saygısızlık olacağının bilincinde olurlar.
Kaldı ki protesto her zaman bağırıp çağırmak demek değildir. Sanatın hedefinde insanı anlamak, insana saygı vardır. İnsanları düşünmeye ve duyumsamaya davet eden tüm sanat yapıtları bu yolda harcanan emeğe gösterilecek saygıyı hak eder. Bu nedenle, bir toplumun sanatla ilişkisi başlı başına bir uygarlık ölçüsüdür.