Başkan’a Eleştiri: İç Güvenlik Paketi Gibisin

Parlamento Kulisi

cumhuriyet.com.tr

TBMM Genel Kurulu’nda, önceki günkü İç Güvenlik Paketi’nin görüşmeleri sırasında TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı’nın muhalefetin itirazlarını dinlemeyerek “oku-oylat” yöntemine başvurmasına muhalefet partililer tepki gösterirken Meclis’te Bahçekapılı’ya kimi zaman “ilginç” yakıştırmalar da yapıldı. En başından bu yana İç Güvenlik Paketi’ni “yurttaşların hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bir tasarı” olarak nitelendiren muhalefet, kendilerinin de genel kurulda söz hakkının kısıtlanması karşısında Bahçekapılı’yı “İç Güvenlik Paketi”ne benzetti. CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner, tasarının tümü üzerindeki görüşmeleri atlayan Bahçekapılı’ya “İç Güvenlik Paketi gibi davranıyorsun. İç Güvenlik Paketi de senin kadar antidemokratik!” diye seslenince, art arda Meclis tutanaklarına da yansıyan o “yakıştırmalar” geldi; Bahçekapılı, “bin bir isim Bahçekapılı” oldu:

MHP’li Özcan Yeniçeri: Meclis’i faşizm yuvasına çeviren başkan, Esad’ı geçtiniz, Esad’ı!

CHP’li Ali Haydar Öner: Divan Başkanlığı’na yakışmayan başkan!

CHP’li Atilla Kart: TBMM’ye darbe yapan başkan!

HDP’li Hasip Kaplan: Kenan Evren’in, Genelkurmay’ın yapmadığı darbeyi yapan başkan!

MHP’li Lütfü Türkkan: Sen git, Beyoğlu’nda bar yönet! Meclis sana büyük geldi başkan!

HDP’li Demir Çelik: TBMM’ye düşmanlık besleyen, Türk milletine düşman!

CHP’li Levent Gök: Meclis’i gasp eden başkan!

CHP’li Oğuz Oyan: İçtüzük darbesi yapan başkan!

CHP’li Engin Altay: Eşkıya başkan!

MHP’li Oktay Vural: Sayın Darbeci Meclis Başkanvekili!

 

Meclis’ten tokmak kaçırma

İç Güvenlik Paketi’nin TBMM’de daha görüşmelerine başlanmadan çıkan kavgada 5 milletvekili yaralanırken paketin gündeme alınmasının ardından yaşanan kavgada da 3 milletvekili olmak üzere toplam 8 milletvekili yaralandı. Son dönemde TBMM’de yaşanan en büyük kavgaların başında gelen olayda çok ilginç bir detay herkesin dikkatini çekti. Meclis’te daha önce meydana gelen kavgalarda “tablet”, “pet şişe” ve “sandalye” gibi araçlar kullanılırken gizli oturumda çıkan kavgada TBMM Başkanvekili’nin birleşimi yönetirken milletvekillerinin sözlü tartışmalarını susturmak ve genel kurulda sessizliği sağlamak için başvurduğu “tokmak” ilk kez kavgada araç olarak kullanıldı. Sonuçta iki milletvekilinin doğrudan tokmak aracıyla yaralandığı belirlenirken paket görüşmelerinde yaşanan gerilimin yeniden bir kavgaya dönüşmemesi için muhalefet partilerinin grup başkanvekilleri TBMM Başkanvekili Cemil Çiçek’i ziyaret ederek önlem almasını talep etti. Muhalefetin Çiçek’ten önlem almasını istemesinden saatler sonra genel kurulda çıkan bir tartışma yumruklaşmaya dönerken gazetemiz fotomuhabiri Necati Savaş’ın geçen perşembe günü genel kurulda çıkan ikinci kavga sırasında çektiği bir fotoğraf, TBMM’de kavgalara karşı alınan önlemi gözler önüne serdi. Milletvekillerinin stenografların bulunduğu masanın önündeki yumruklaşmaları sürerken bir görevli başkanlık divanında bulunan tokmak ve tokmağın vurulduğu ahşap zemini alıp genel kuruldan çıktı. Böylece tokmağın yeni bir kavgaya karışmasına engel olundu. Başka bir deyişle genel kurul tokmağı milletvekillerinin kavgasından kaçırıldı. İktidar üyesi milletvekillerinin ne diyeceği bilinmez ama kafasına tokmak yiyen muhalefet üyesi vekillerin bu önleme sevinecekleri kesin!

 

Meclis Kürsüsünde 237 kez ‘Kahrolsun Faşizm’ dedi

İç Güvenlik Paketi’nin gündeme alındığı andan bu yana tartışmaların, kavgaların eksik olmadığı TBMM Genel Kurulu’nda, bu gerilimli atmosferi yakından takip eden basın mensupları arasında da espriler uçuşuyor. Genel kurulun önceki günkü oturumlarında muhalefet partililerin Meclis kürsüsü önünde başlattığı oturma eylemi karşısında, bazı basın mensuplarının “Arkadaşlar koşun, koşun, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden çevik kuvvet desteği istemiş. Kapıda biber gazı atmaya hazır onlarca çevik kuvvet ekibi ve TOMA bekliyormuş” esprisi bir anda yüzlerde gülümseme yarattı. Basın tam bu espriye gülerken, genel kurulda, Gezi eylemlerinin o vazgeçilmez sloganı duyuldu: “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” Hal böyle olunca, basın mensupları da espriyi sürdürdü: “Şimdi içeri çevik kuvvet girermiş, ‘Dağılın, izinsiz gösteri yapıyorsunuz. Dağılın yoksa müdahale edeceğiz’ derlermiş. Alır götürürlermiş bütün milletvekillerini… Dalga geçmeyelim arkadaşlar, bu ülkede olmaz diye bir şey yok!”

Milletvekillerinin oturma eylemi sürerken aradan biraz zaman geçtikten sonra, bu kez CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi çıktı kürsüye. 5 dakika boyunca Meclis kürsüsünden “Kahrolsun faşizm” sloganı attı. Hem de tam 237 kez tekrar etti. Yıllardır başkanlığını yaptığı DİSK’in eylemlerinde, emekçilerin hakları için sokaklarda “Kahrolsun faşizm” sloganı atan Çelebi’yi gören basın mensupları deyim yerindeyse yine boş durmadı; polisin her türlü eylemde müdahaleden önceki son çağrısını, kendi aralarında, “basın diliyle” yaptı: “Sayın Süleyman Çelebi, Sayın Süleyman Çelebi… Derhal eyleminize son veriniz. Bu size son uyarıdır. Sayın Çelebi, size diyoruz! Derhal kürsüyü terk etmezseniz, fotoğraf makinesi ve kameralarımızla size yakın çekim yapmak zorunda kalacağız. Sonra ana haber bültenlerinin, gazetelerin bir numaralı gündemi olursunuz, maazallah!” Çelebi eylemin gerekçesini “Sözün bittiği yer olduğu için bu eylemi yaptım” sözleri ile açıkladı. Çelebi, şunları söyledi: “Meclis’te yaşananlar tam bir faşizm. Bu faşizme karşı da mücadele noktamızı ortaya koymak gerekiyordu. Toplumsal muhalefetin artık bu yaşanan sürece tepkisiz kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Bütün demokrasi yanlılarının, dini, dili, ırkı, bayrağı ne olursa olsun demokrasi çatısı altında birleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Eylem tasarlanmış bir hareket değil, o anda gelişen bir şeydi. Türkiye’nin her yerinden çok olumlu mesajlar aldım. Televizyonlar kapalı olsa bile süreci internetten takip edenler, sürekli mesaj gönderiyorlar. Ağlayanlar, sizinle aynı sloganı attık, bir sürü insan var. Mutluyum.”