"Başka ülkede madalya alırdım"
Hipokrata bağlı olduğu için yargılanan bir doktor hukuk mücadelesi veriyor.
Seyhan Avşar
Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki isyan sırasında çıkan yangında tutukluların sağlık durumunu kontrol etmek için harekete geçen ve bu yüzden hapse atılan cezaevi doktoru, 2 yıl sonra görevine dönebildi.
FETÖ ve DHKP/C üyesi olduğu iddiasıyla bir süre tutuklu kalan ve görevinden uzaklaştırılan Bakırköy Cezaevi hekimi Alp Çetiner, mesleğe dönüşünü ve öncesini gazetemize anlattı. 20 gün önce yeniden Bakırköy Cezaevi’nde göreve başlayan Çetiner, birkaç gün sonra ise Metris Cezaevi’de görevlendirildi. Geç gelen adalete isyan eden Çetiner, “Bu süreç beni çok yıprattı. Türkiye’de dört cezaevi hekiminden biriydim. Cezaevinde çıkarılan yangında mahkûmların tedavisine koştum. Başka ülkede olsa bunu yapan hekime madalya takılırdı. Ben ise tutuklandım” dedi.
Yine gizli tanık beyanı
Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kalan 29 siyasi kadın tutuklu, 1 Ağustos 2016 tarihinde, sohbet hakkı, kitap yasakları gibi uygulamalara tepki vermek amacıyla koğuşlarını ateşe vermişti. Olayın ardından Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatarak cezaevi doktoru Alp Çetiner’in de aralarında bulunduğu 10 kişiyi gözaltına almıştı. Adliyeye çıkarılan Alp Çetiner, “Tutukluların ayaklanmasına iştirak etmek”, “FETÖ ve DHKP/C silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla tutuklanmıştı. Mahkeme kararında, koğuşta çıkan yangın sırasında gardiyanlara pet şişe fırlatan mahkûmların Çetiner’e şişe fırlatmadığı iddiası ile gizli tanık beyanları da ‘delil’ olarak gösterilmişti. 35 yıllık doktor Çetiner, ifadesinde, hakkındaki suçlamaların iftira olduğunu, mahkûmların yangından çıkan dumandan zehirlenebileceği düşüncesiyle koğuşlara bakmaya gittiğini söyleyerek, “Şimdiye dek birçok cezaevinde doktorluk yaptım. Hekimlik dışında hiçbir ilişki kurmadım” açıklamasını yaptı. Çetiner, tüm açıklamalarına ve kamera kayıtlarına rağmen tutuklandı. Birkaç ay sonra tahliye edilen Çetiner, göreve dönmeyi beklerken kendisi hakkında soruşturmayı yürüten Ömer Faruk Aydıner’in doktor olan eşi Nermin Aydıner’in kendisinden boşalan koltuğa oturduğunu öğrendi. Aylardır göreve dönmeyi bekleyen Çetiner nihayet 20 gün önce çok sevdiği mesleğine geri dönebildi.
Terfi üstüne terfi
Çetiner hakkındaki soruşturmayı yürüten dönemin savcısı Ömer Faruk Aydıner önce Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevine getirilmişti. Aydıner, geçen haftalarda ise Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Birinci Dairesi’nin 2018 Yılı Ana Kararnameleriyle, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na terfi etti.
Çetiner: Bu adalet mi?
Çetiner, mesleğe geri dönebilme kararının çok gecikmiş bir karar olduğunu söyledi. “Bütün imkânlar vardı. Adli, idari olarak durum tespit edilmişti” diyen Çetiner konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geç gelen adalet, adalet midir? Türkiye’de dört cezaevi hekiminden biriydim. Yarı ücretle çalışıyordum. İstediğim bir yerde aile hekimi olarak çalışabilirdim ama benim gibi her saat arandığında cezaevine gidebilecek kişilerin cezaevlerine lazım olduğunu düşünüyordum. 24 saat telefonum açıktı. Cezaevinde çıkarılan yangında mahkûmların tedavisine gittiğim için tutuklandım. Başka ülkede olsa bunu yapan hekime madalya takılırdı. Ben ise tutuklandım.” Göreve tekrar Bakırköy Cezaevi’nde başladıktan sonra cezaevi müdürüyle sorun yaşadığını aktaran Çetiner, “Üç, dört gün içerisinde görev yerimin değiştiğini Metris Cezaevi’ne verildiğimi öğrendim. Bayramdan sonra orada göreve başlayacağım” diye konuştu.