Başka dünyanın çocukları

12. Contemporary Istanbul’a üç çalışmasıyla katılacak heykeltıraş Sonia Serpil Aslan, bu dünyaya ait olmayan çocuk heykelleri yapıyor.

Öznur Oğraş Çolak

Sonia Serpil Aslan, çocukluk çağında yaşanan, bilinçaltına gömülen olayları, mutsuzluklar ya da mutlu anları anlatıyor heykellerinde. Çocuk heykelleri yapan sanatçı psikolojik unsurları çalışmalarına eklemeyi çok seviyor. 14-17 Eylül 2017 tarihleri arasında galerileri, sanatçıları, koleksiyonerleri ve sanatseverleri İstanbul’da bir araya getiren 12. Contemporary Istanbul’a “Purgatory/Araf”, “Insomnia” ve “Shame/Utanç” adlı üç işiyle katılacak sanatçı Aslan ile son çalışmaları üzerine konuştuk.

-Son çalışmalarınızda neden çocuk figürlerini tercih ediyorsunuz?

İnsan figürlerinden başladım önce, kadın, erkek... Sonra çocuğa geçtim, sanırım ilk doğumumla alakalı olabilir çünkü kendi çocuğumu doğuracağım dönemlerde çok ilgiliydim.

‘Arada kalmış çocuklar'

-Heykelleriniz koyu renk; yani sanki bu dünyaya ait olmayan çocuklar yapıyorsunuz. Çoğu heykelin yüzünde de hüzünlü, korkmuş gibi ifadeler var?

Psikoloji okuyan birisiyim ve bu psikolojik unsurları çalışmalarıma eklemeyi çok seviyorum. Daha anlamlı geliyor, bir de ben sanat eseri olarak baktığım zaman çok duygulu işler olması gerektiğini düşünüyorum. Benim kullandığım renkler daha donuk. Yani söylediğiniz gibi, bu dünyaya ait çocuklar değil. Ölü renk de değil canlı renk de değil, arada kalmış çocuklar...

‘Her şeyin temeli çocuk'

-Üç çocuk heykeli üzerinden konuşacak olursak; isimleriyle hikâyeleri örtüşüyor gibi... Bu üç çalışmanın hikâyesi de hüzünlü gibi duruyor.

Çocuk figürleri olunca, insan psikolojisinde her şeyin temeli çocuk... İlk yaptığım heykellerin dışında hep gizli mesajlar var aslında, hepsinin isimleriyle de bağdaştırabiliyoruz. Bu çocuklarım biraz da isimleriyle alakalı evet, mesela bir çalışmamın adı “Insomnia”, ben de insomnia hastasıyım, bu şekilde bir gönderme var. Çocuğun gözünden baktığınız zaman uykusuzluk hali karşıdakini rahatsız edecek türden. İnsanlar bakınca etkileniyorlar ama hep bir geri çekiliyorlar. O irite etme durumunu bilerek yapmadım, ters psikoloji yapmayı çok seviyorum galiba... Başka bir çalışmamın adı “Araf”. Arada kalmışlık var. Toplumsal olaylara da gönderme yapıyorsun çünkü yetişkin bir insanın elleri var, neden acaba çocuğun ağzı açık gibi bir sürü soru var.

‘Estetik kaygım çok’

-Çizimleriniz de psikoloji üzerine mi kurulu?

Çizimlerimde de çeşitli simgeler kullanıyorum, bunları anlayabilmek için biraz okuma yapmış olmak gerekiyor. Bu figürlerin hepsi insan psikolojisine gönderme yapıyor. Bu çalışmaları okuma yapmadan irdelediğimiz zaman sadece iyi ya da kötü yorumları yapılabiliyor.

-Heykellerde peruk kullanıyorsunuz ve hepsinin saçı siyah neden?

Estetik unsurlarını düşünerek yaptım. Hazır olan bir şey değil. Peruk kullandım evet ama bütün hepsini ben kesip biçtim. Siyahta zaten siyah beyaz bir görüntü var, dolayısıyla siyah olması gerektiğini düşündüm. Bundan sonra belki de hiç kullanmayacağım. Çocuklarla ilgili süreçler bitmedi gibi. Ben hazır motifler kullanmıyorum. Tek tek çalışıyorum, el çalışıyorum, ayak çalışıyorum, dolayısıyla estetik anlamda çok fazla kaygım oluyor, çok fazla zaman kaybediyorum aynı zamanda. Zaman harcıyorum ama bu keyifli bir süreç benim için.

Berkin çok gerçekti

Berkin Elvan’ın bütün bu çocukların arasındaki tek farklı kişi ve gerçek bir figür olduğunu söyleyen Aslan, “Berkin’in toplumsal anlamda gittiği bir yer var. Galiba anne olmakla da alakalı bir şey. Hem çocuk figürleri yapıyorum hem de o süreci ben de yaşayan bir insanım. Berkin’i yapma fikrinde de herhangi bir mesaj verme yoktu mesela. Sonuç olarak çocuk öldü. Berkin’i ben nasıl ifade edebilirim? Aslında sadece olduğu gibi her fotoğrafta gülümseyen bir çocuk. Kendine has karakteristik bir özelliği var, bütün fotoğraflarında elleri cebinde. Ben bunu olduğu gibi yapayım dedim. Bir şey yüklemeye gerek yok. Yanına ekmek ya da gaz kapsülleri koymaya gerek görmedim. Toplumsal olan her şeyden besleniyorsun. Dolayısıyla Berkin figürü böyle ortaya çıktı” diyor.