Basına 3K baskısı: Korkutma, kovma, kapatma
CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, basına yönelik "Korkutma, Kovma ve Kapatma" olarak sıraladığı 3 aşamalı bir sürecin işlediğini ileri sürdü.
cumhuriyet.com.trCHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi beraberinde CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak ile birlikte "Gazetecilere yönelik baskılar ve Medya Özgürlüğü" üzerine Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Son aylarda aralarında Mehmet Altan, Ece Temelkuran, Banu Güven, Nuray Mert gibi isimlerin de bulunduğu 20 kadar gazetecinin işten çıkartıldığını anlatan CHP'li Türmen, bunların ortak özelliğinin iktidarı eleştirmek olduğunu söyledi. Türmen, siyasi iktidarın ilk olarak patronlara "Vergi denetmenleri ordusu" aracılığıyla basın özgürlüğü sınırının nereden geçtiğini öğrettiğini ileri sürdü. AİHM'in Erbil Tuşalp ile ilgili basın özgürlüğünün hükümetin hoşuna gitmeyen şeyler içinde geçerliği olduğu yönündeki kararını hatırlatan Türmen, Türkiye'de ise siyasi iktidarın bu özgürlüğü sınırladığını savundu. Türmen otoriterleşen iktidara karşı mücadele edip bu gazetecilerin yanında olacaklarını ifade etti.
CHP'li Toprak da Türkiye'nin otoriterleşen iktidarın yönetimi altında olduğunu, mevcut iktidarın tüm devlet kadrolarını taraftarları ile doldurduğunu söyledi. Farklı kurumların sesini çıkaramaz hale geldiğini savunan Toprak, öğrencisi olduğunu söylediği Nuray Mert'in işine son verilmesini eleştirdi. Mert'in en yetenekli öğrencilerinden birisi olduğunu, soyadı ile uygun Mert bir insan olarak Türkiye'de ötekileştirilenlerin hep yanında yer aldığını anlatan Toprak, aldığı tehditlere karşın çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti. Mert'in medyadan dışlanmasından kaybedenin Mert olmayacağını ifade eden Toprak, "Bundan kaybeden medya, basın dünyası ve Türkiye olacaktır" dedi. Televizyon sahipleri ve genel yayın yönetmenlerini 'kaybedecekleri paraya rağmen başlarını daha dik tutabilirlerdi' diye eleştiren Toprak, bunlarla mücadele etmeyen herkesin otoriter sistemin yardımcısı, parçası olacağını söyledi.
CHP'li Ekşi ise 2008 yılı Ocak ayından bu yana hızlandırılmış bir politika uygulandığını belirterek bunu "3 K süreci" olarak nitelendirdi. 3 K'yı 'korkutma, kovma ve kapatma' olarak açan Ekşi, Doğan Medya'ya yönelik vergi cezası ile korkutma sürecinin yaşandığını şimdi ise ayıklama kovma aşamasının başladığını söyledi. 20 kadar gazetecinin sadece iktidarın canını sıkacak yazılar yazdığı için konumlarından olduğunu ileri süren Ekşi, "kapatma" olarak nitelendirdiği hapishanelere atma sürecinin de bir süredir işlediğini söyledi. Ergenekon bahanesiyle ses çıkarması uygun görülmeyenlerin susturulduğunu söyleyen Ekşi, 4 yıl önce televizyon tartışma programlarında olanların yüzde 90'ının bugün olmadığına dikkat çekti.
Hükümet kanadından yapılan "basın hiç bu kadar özgür olmadı" yönündeki açıklamalara uluslararası kurumların verdiği raporları hatırlatarak yanıt veren Ekşi, "Üzgünüm ama bu sözlere gülmeyen kalmadı" dedi. Ekşi, basın üzerindeki baskılara Kartepe Deniz Otobüsünün kaçırılması ve Uludere'de yaşanan olayla ilgili haberleri de örnek gösterdi.
Özel yetkili mahkemeler
CHP'li Türmen, Pazartesi günü yapılacak CHP kurultayına basın mensuplarının alınmayacağı yönündeki soruya, "Basın özgürlüğüne sınırlama istemiyorsak, kurultayda da basına sınırlama olmayacak" yanıtı verdi. CHP'li milletvekillerine Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in Özel Yetkili Mahkemelerle ilgili değerlendirmesi de soruldu. Özel Yetkili Mahkemelerden bu mahkemelerin hakim ve savcıları dışında herkesin şikayet ettiğini söyleyen Türmen, bu mahkemelerin kaldırılması için Meclis Başkanlığına sundukları teklifi hatırlattı. Türmen herkesin şikayet ettiği bu mahkemelerle ilgili konuşularak bir uzlaşı zemini bulunabileceğini ifade etti. Türmen, "Çiçek'in bir çağrı yapmasını bekler misiniz" sorusuna "Uzlaşma şansı varsa bu değerlendirilmeli. Dayatma değil uzlaşma ile yapılmalı" dedi.
CHP'li Toprak, muhalefet, "hukuk cinayetleri işleniyor" derken iktidarın sessiz kalıp MİT olayı sonrası kendi çıkarlarına dokununca ses çıkardığını ileri sürdü. İzmir suikasti olayı sonrası İsmet İnönü hakkında tevkif kararı alındığını ve bu gelişme sonrası İstiklal Mahkemelerinin ayarının kaçtığını düşünen hükümetin bu mahkemeleri kapattığını anlatan Ekşi, modern İstiklal Mahkemelerinin de can acıtacak noktaya gelerek kendi sonunu getirdiğini söyledi.
CHP'li Toprak, zorunlu eğitimin kademelendirilerek 12 yıla çıkartılmasını öngören teklifle ilgili soru üzerine zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmadığını, fiilen 4 yıla indirildiğini ileri sürdü. Toprak ilk 4 yıllık kademeden sonra çocukların akıbetinin aile ve Bakanlar Kuruluna bırakıldığını, bunun kız çocuklarının eğitimi açısından büyük sakınca içerdiğini söyledi.