'Basın özgürlüğü demokrasi için güvencedir'

Muş'ta yapılan ve 100'e yakın yerel gazetecinin katıldığı TGC-KAS Yerel Medya Semineri'nde TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, basın özgürlüğünün sınırlarını anlattı.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 58. Yerel Medya Semineri’nin ikinci oturumunda basın özgürlüğü ve medya okuryazarlığı ele alındı. Oturumu Muş Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Kadir Tunç yönetti. Oturumda TGC Hukuk Danışmanı Av. Gökhan Küçük “Gazetecilerin Hak ve Sorumlulukları”, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu “Gazeteci Bakışından Medya Okur Yazarlığı” konularında bilgi verdi.

 

'Basın özgürlüğü demokrasi için güvencedir'

TGC Hukuk Danışmanı Av. Gökhan Küçük amacının ifade özgürlüğü kavramından yola çıkarak basın özgürlüğü kavramı altında gazetecilerin hak ve sorumluluklarını aktarmak olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Kuşkusuz basın özgürlüğü de demokrasi için vazgeçilmez bir öğe ve rejim için bir güvencedir. Bu özgürlük o meslek mensubu kişilere bir imtiyaz sağlamak için değil toplum yararına kamu yararınadır. O halde bu özgürlük alanı kamu yararı ile insan haklarının oluşturduğu alanla doğru orantılı artmalı, gereksiz sınırlamalardan ve baskılardan kaçınmalıdır. Yoksa suskun basın ve onun yaratacağı olumsuz sonuçlar ortaya çıkar. İşte burada sorun basın hak ve özgürlükleri ile kişilik haklarının kaçınılmaz çatışmasında nasıl bir çözüm bulunacağı nasıl bir dengenin kurulacağı noktasındadır. Haberin yapılışında objektiflikten ayrılmak, haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yayınlarda bulunmak hukuka aykırıdır. Gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kuralına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon yaratmak için yayım yapmak hukuka aykırıdır. Basın yoluyla kişilerin düşünceleri eleştirilirken konu bilimsel bir yaklaşımla ele alınmalı ve yasa ile ahlak kurallarının çerçevesinde kalarak kamuoyunu bilgilendirmek ve toplumu daha ileriye götürmeye katkıda bulunmaya çalışılmalıdır. Eleştiri bazen sert, kinci ya da küçültücü olabilir. Ancak bu yapılırken dahi kamu yararı amacı aşılmamalıdır. Anılan sınırı aşan ifadeler basın özgürlüğünden yararlanamaz.

 

'Kamu yararı esastır'

Basın özgürlüğü sizin için bir imtiyaz değil, basın özgürlüğü toplum yararına olan bir imtiyazdır. Haber verilirken gerçeklik varsa, kamu yararı varsa, güncellik varsa, özle biçim arasında uyum varsa sorun yoktur. Mümkünse haber verilirken elinizdeki delillerin, kaynakların net olması gerekiyor. Sonra bunları olay yargıya yansıdıktan sonra düzeltmek çok zor. Haber yaparken haberin veriliş arasındaki ifade çok önemli. Yargıya yansıyan büyük olaylarının çoğu ifadeden kaynaklanıyor. Konuyla ifade arasındaki en önemli nokta, hakkında kesinleşmiş yargı olmadan kimseyi suçlayamazsınız. Kimseye hırsız, dolandırıcı vs. diyemezsiniz."

 

'Medya okuryazarlığı çok zengin bir kavram'
 
Oturumda, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu, “Gazeteci Bakışından Medya Okuryazarlığı” konusunda bilgilerini aktardı. Medya okuryazarlığının çok zengin bir kavram olduğunu, üniversitelerde de dersler verdiklerini belirten Türkoğlu, şunları söyledi: “Birinci oturumda özellikle konuşmacılar meslek üzerine vurgu yaptılar. Üzerinde düşünülmesi gereken kurallar dediğimiz şey, işin teorisi. Bunun da piyasa ve politikanın ötesinde olması gerekir. Ne demek bu? Yani ekonomi tarafından, iktidarlar tarafından yönlendirilmeyen, üzerinde baskı kurulmayan bir meslek uygulaması gerekli. Medya okuryazarlığına da böyle bakmamız gerekir. Ne demek medya okuryazarlığı? Kısaca medya okuryazarlığı medyaya erişebilmek, yani gazetelerin gelmesi, televizyon yayınlarının alınması, internete ulaşabilmek. Ama bunlara sadece erişmek değil aynı zamanda katılabilmek, sesini duyurabilmek, yazısını yazabilmek, görüntüsüyle ve fikirleriyle kendini ortaya koyabilmek yani teoriyle pratiğin bir birleşimi. Globalleşmeyle birlikte başlayan bir kavram olduğunu söyledik. Bunu mutlaka vurgulamak istiyorum. Çünkü globalleşmeyle birlikte medya, dünyanın her yerinde daha fazla endüstriyelleşti, daha fazla ticarileşti. Ve dördüncü kuvvet medya olmaktan çıkıp daha çok siyasetle, ekonomiyle doğrudan bağlantılı ve korkutucu araçlar haline gelmeye başladı. Globalleşmenin getirdiği aşırı kapitalist örgütlenmenin getirdiği sorunlardan sonra medya okuryazarlığı daha çok üniversite içinde bir demokrasi unsuru, bir yurttaşlık eğitimi olarak vurgulanmaya başlandı.”