'Başbakanı ciddiye almıyorum'

Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda perdeler açılır... Mustafa Kemal, 22 arkadaşıyla birlikte 19 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru’yla Samsun’a çıkmak üzere İstanbul’dan ayrılır. Bir İngiliz torpidosu Karadeniz açıklarında Mustafa Kemal ve arkadaşlarını şehit eder ve oyun biter...

Tüm bunlar sahnede 4 dakikada olur. Anlayacağınız oyun 4 dakikada biter, ancak sonra oyunun anlatıcısı sahneye çıkarak seyirciye “Bu oyun burada bitti, istiyorsanız devam edeyim” der. Oyunu hem yazıp hem yöneten Müjdat Gezen’in deyimiyle “30-40 TL para vermiş seyirci de 4 dakika oyun izleyeceğimize devam edelim” der. Böylece oyun Mustafa Kemal olmasaydı neler olurdu ekseni üzerinden devam eder...

Müjdat Gezen, söyleşi günü tatlı bir heyecan yaşıyordu .“Olmasaydı” oyunu için seyircisi kendi hazırladığı ödülü sunmuştu çünkü. “Seyirci Ödülü”nün heyecanı içinde başladık sohbete.

- “Olmasaydı” oyununu Atatürk sevdalısı olduğunuz için mi sahnelediniz?

Tam bir Atatürk sevdalısıyım, ama oyunu sahneleme nedenimiz sadece bu sevgi değil. Her sezon bir Atatürk oyunu sahneliyoruz.

- Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu yılki destek yardımına başvurmadığınızı açıklamıştınız. Peki siz tiyatroyu nasıl ayakta tutuyorsunuz?

Nasrettin Hoca, 40 paraya yumurta alıp kırmızıya boyadıktan sonra 30 paraya satarmış. Karısı, “Bu nasıl ticaret” deyince, Nasrettin Hoca da “Senin aklın ermez ben boyadan kazanıyorum” dermiş. Ben de boyadan kazanıyorum! Turneye çıktığımız zaman da iyi para kazanıyoruz. Yılda 4-5 turne bir sezonun gelirini karşılıyor, zaten tiyatroyu zengin olmak için yapan kimse yok.

- Türkiye’nin önde gelen bazı özel tiyaroları bakanlığın desteğine değer bulunmadı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu kadar ilkesizlik olur mu? Genco Erkal’ın tiyatrosu Dostlar Tiyatrosu, Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular’ı... Bu önemli tiyatrolara yardımı kesiyorlar... Sanat zaten muhalefettir, muhalif durmayan kişi sanatçı değildir. Muhalif olmayan bir eylem sanat değildir. Sanat bir başkaldırıdır, mizah yapıyorsan gülümseterek başkaldırırsın.

Devletin sanatçısı olmaz, halkın sanatçısı olur. Biz politik bir tiyatroyuz, politik tiyatro yaparken de bağımsız olmalıyız. Bu iktidarda takıyye ön planda, yalanla beslenen bir hükümet olduğu için işleri güçleri yalan. Ben de oyunlarımda bunları sergiliyorum zaten. Bu nedenle yardımı kabul etmedik.

- Bakan Çelik’in kültür ve sanat konusundaki tutumunu nasıl buluyorsunuz?

Bulamıyorum ki... Bakanı bir bulsam bir eleştiri yapacağım, ama bulamıyorum! Kültür Bakanlığı yetkilileri tiyatro, opera, bale seyretmiyorlar ki. Sinema galalarına gitmezler, resim sergisi gezmezler. Balık baştan kokar. Heykele ucube deyip yıktırırsan, böyle sanatın içine tüküreyim dersen olacağı budur. Onların sanata nasıl baktığından daha önemli bir şey var: Sanatın onlara nasıl baktığı...

- Nasıl bakıyor?

İyi bakmıyor. İyi gözle bakmıyor.

- Tiyatro sanatı bugün kıstırılmış bir durumda mı?

Ben muhalefet yapıyorum, hatta sıkıysa gelsinler izlesinler diyorum. Benim tiyatro yapmamı engelleyecek güç var mı? Bana “Bırak bu işi sana ihale falan önerelim” deseler “Siz onu zaten aranızda yapıyorsunuz” derim.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ciddiye almıyorum. Bu durumu kendisi yarattı. Bugün ak dediğine yarın kara, evet dediğine yarın hayır derse ve bu aynı kişiyse ciddiye alınacak tarafı yoktur.

Sorgu sual yapmayan bir millet olduk. Başbakan’ın oğlu, 7-8 sene önce fakirlikten ABD’de bursla okuyordu, şimdi ise bu kadar kısa sürede 6 tane gemiciği oldu. Gemi, çiftleşen bir şey değildir! Bir erkek gemiyle kadın gemi mutlu oldular 4 tane de gemicikleri, çocukları oldu diye bir şey yok. Gemi üreyen bir şey değil.

(Oyun her cumartesi saat 15.30 ve 20.30’da Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda izlenebilecek)