Başbakan'dan 'açılım' süreci

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AKP İl Başkanları Toplantısı'nda 'demokratik açılım' sürecini anlattı... Erdoğan, konuşmasında yine CHP ve MHP'ye yüklendi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İl Başkanları toplantısında konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle...

"-Müzakere, mütareke gibi kavramları diline dolayanlar ülkemizin huzuruna kasdediyorlar.

- Ülkemizin Güneydoğusuna gidemeyenler, gönülbağı kuramayanlar başka yollara başvuruyorlar.

-Bir şehit annesini meclise getirip ona slogan attırmak, gençleri getirip slogan attırmak bir provakasyon değilde nedir?

- Gazi Mustafa Kemal de, İnönü de, Menderes de, merhum Özal da, bugün Meclis çatısı altında bulunan siyasi parti liderleri de bu meseleyle ilgili zaman zaman görüş bildirdiler. Çözüm önerilerini ortaya koydular

-Ben yine delillerle konuşuyorum. 'Ana dil yasağıyla ilgili her türlü düzenleme kaldırılacak. Ana dilin özgürce kullanılması ve yasal olarak yayın yapılması hakkı verilecektir'. Bu ifadeler bana ait değil. Bu ifadeler 1990'da Baykal'ın başkanlığını yaptığı SHP'den yapılan açıklamadır.

-Bu raporlar orada dururken, sayın Baykal 'açılım'la ilgili çıkıyor ve bölücülük yapıldığıyla ilgili ifadelerde bulunuyor.

-Merhum Alpaslan Türkeş'in düşünceleri anlatıldığında sayın Bahçeli öfkeleniyor.

-3. Uyum paketinden birkaç örnek vermek istiyorum.

- İdam cezası Türk Hukuk Sistemi'nden çıkarılmıştır. Ana dilde yayın yapılmasının önündeki hukuki engeller ortadan kaldırılmıştır. Bu ve benzeri birçok konu MHP'nin de içinde olduğu koalisyon zamanında günndeme getirilmiş ve imzalanmıştır.

- 'Atam İzindeyiz' pankartlarının arkasına gizlenince, milletin görüş alanından çıktıklarını zannediyorlar. Eminim ki benim aziz milletim bu istismarın cevabını en güzel şekilde verecektir. İnanıyorum ki benim Alevi kardeşim bu istismarcıların gerçek yüzünü görecektir. Bakınız çok samimi olarak söylüyorum, biz, bir dil sürçmesinin, yanlış anlamanın, algının peşine düşen, onu istismar eden siyasetçilerden olmadık, olmuyoruz.

-Siyasi tarihimiz boyunca sözlerimizin nasıl çarpıtıldığını, nasıl yanlış aksettirildiğini defalarca yaşadık, gördük. Ancak burada, bir dil sürçmesi, bir yanlış anlama, bir yanlış aksettirme durumu yok. Burada, bir zihniyetin, bir niyetin, bir bakış açısının dışa vurumu var.

-Nitekim, şu ana kadar samimi bir şekilde özür dilemek yerine sözlerinin arkasında durdular. Atatürk'ü istismar ettiler ve koltuklarında durmaya devam ediyorlar. Ne yazık ki bakıyorsunuz Tuncelili, Nazimiyeli, o da tutmuş oradan bu sözleri alkışlıyor. Daha sonra manevra yapıyor. Daha sonra tepkiler gelince 'bizde biat kültürü yok' diyor. Ama arkasından hemen gerekli olan şeyler yapılınca bu sefer yeni bir manevra yapıyor. Yani bir ileri iki geri, böyle bir durum işte biz bu üsluba karşıyız işte biz bu tavra, tutuma, davranışlara karşıyız. Ülkem de karşı.

-Bize bölücü yaftasını yakıştırmaya çalışanların ta kendisi aynada kendilerini seyrediyorlar. Asıl bölücü onlar, ortaya bunu koydular da asıl bu tür kampanyaları sürdüren ana muhalefettir, muhalefettir. Çünkü sen eğer 81 vilayette halkınla kucaklaşamıyorsan, halkınla bütünleşemiyorsan, 'Ben Türkiye'nin partisiyim' diyemezsin. 'Biz hep birlikte Türkiyeyiz' diyoruz. Ama bunlar diyemez. Niye vaka o değil de onun için. Bunu görmek lazım bu lafla olmuyor uygulamayla oluyor.

-Şu anda vaka nedir, Türkiye'nin 81 vilayetinde, evet bütünüyle olabilen tek parti AK Parti'dir bundan başka gerçek yok. Çünkü biz halkımızın arasında en ufak bir ayrıma gitmedik asla böyle bir şey düşünmedik, düşünmüyoruz. Ülkemizin gerçeklerini görerek, tespitlerimizi yaptık ve buna göre hareket ettik. İşte bu tutarsızlıkları görüp, asıl niyetlerinin, asıl hedeflerinin ne olduğunu tek tek milletimizle paylaşmamız gerekiyor. Bu kadro bunu yapacaktır."