Başbakan'dan açıklama
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İnsanları, toplumları, kültürleri ve dinleri, farklılıklarından dolayı birbirinin düşmanı gibi göstermek, dünya barışına vurulmak istenen büyük bir darbedir'' dedi.
cumhuriyet.com.trErdoğan, Medeniyetler İttifakı Üçüncü Forumu'nda yaptığı konuşmada, Rio kentinin tarihe tanıklık ettiğini söyledi.
''Ülkelerimizin, halklarımızın, en önemlisi de yaşlı dünyamızın ve insanlığın geleceği adına bugün burada tarihi bir zirve gerçekleştiriyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Burada bulunan herkes, hepimiz, yeryüzünün var olan sorunlarını ve yeryüzünü bekleyen sorunları çok yakından biliyor ve tanıyoruz. Küresel bir finans krizinin içinden geçiyoruz. Yoksulluk ve gelir dağılımında eşitsizlik gibi yine küresel boyutta büyük bir sorun var. Nükleer silahlar, kitle imha silahları, ölçüsüz silahlanma aynı şekilde geleceğimizi tehdit ediyor. Uluslararası boyuttaki terörizm, insan kaçakçılığı, uyuşturucu trafiği, küresel ısınma, çevre kirliliği, susuzluk diğer tehditler. Tüm bu tehditleri biliyoruz değerli dostlarım. Tüm bu tehditleri ve somut neticelerini görüyoruz. Ancak, görülmeyen, görülmek istenmeyen, sinsi bir şekilde büyüyen ve en az tüm bu tehditlerin tamamı kadar geleceğimizi tehdit eden bir başka tehlike var. Önyargılar, ön kabuller, hoşgörüsüzlük, birbirine karşı tahammülsüzlük, ayrımcılık. Kısacası, medeniyetlerin kutuplaşmasını, hatta çatışmasını tetikleyen, buna zemin hazırlayan bir zihniyet dalgasına şahit oluyoruz. Dünya küçüldükçe büyüyen böylesi bir tehdide dikkat çekmek için buradayız. Biz bugün, hem bu tehlikeye karşı durmak, hem de bu tehlikenin ortadan kaldırılmasının mümkün olduğunu tüm dünyaya göstermek için buradayız, Brezilya'dayız, Rio'dayız.''
''Asla karamsar, umutsuz değiliz"
Başbakan Erdoğan, asla karamsar ve umutsuz, olmadıklarını vurgulayarak, tarihten ve bugünden kaynaklanan tüm sorunların çözümünün mümkün olduğuna inandıklarını belirtti.
''Tarihi husumetlerin, çağımızdaki düşmanlıkların, önyargıların, hoşgörüsüzlüğün dünyamızın ve insanlığın değişmez kaderi olmadığına inanıyoruz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sevgiyi yüceltebileceğimize, saygıyı büyütebileceğimize, hoşgörüyü dünyaya egemen kılacağımıza inanıyoruz. Tarihin akışını değiştirmenin elbette mümkün olduğuna, estirilen olumsuz rüzgarların değil sevgi ve barışın asıl olduğuna inanıyor ve işte onun için bu zirveleri gerçekleştiriyoruz. Ben buradan, Medeniyetler İttifakı'nın eşbaşkanı olarak, insanlık adına son derece önemli bu hedefe gönül verdiğiniz, katkı verdiğiniz için sizlere, tüm katılımcılara, tüm ülkelere şükranlarımı sunuyorum. Bu tarihi zirvenin, medeniyetlerin buluşmasında ve kaynaşmasında tarihi bir rol oynamasını, bugün buradan tarihe geçecek sonuçların çıkmasını diliyorum."
"Dünya barışını hiçbir zaman nükleer silahları yaymak suretiyle inşa edemeyiz"
Erdoğan, Rio De Janerio'da yapılan Medeniyetler İttifakı Üçüncü Formu'nda yaptığı konuşmada İran'ın nükleer programına ilişkin yaptıkları çalışmalara değinerek, şunları söyledi:
''İşte değerli dostum Başkan Sayın Lula ile birlikte Tahran'a biz bunun için gittik. Ben komşu olarak oradaydım. Sayın Lula, 14 saatlik mesafeden oraya uçarak geldi. Acaba niye biz Tahran'da buluştuk? Orada buluşmamızın tek sebebi vardı, o da dünya barışı içindi. Zira dünya barışını hiçbir zaman nükleer silahları yaymak suretiyle inşa edemeyiz. Tahran'da veya İran'da bir nükleer silahın olmasına yönelik konuşanlara baktığımızda veya olmamasını isteyenlere baktığımızda hepsinde silah var, nükleer silahlar var. Ama Brezilya Anayasası'na koymuş 'Hayır' diyor. Biz ise zaten böyle bir derdimiz, böyle bir sıkıntımız yok. Bölgemizde de nükleer silahı istemiyoruz. Böyle bir şey istemiyoruz.
Hadi bu konuda konuşanlar kendi ülkelerinden nükleer silahları kaldırsınlar ve insanlığın barışı için müjdeyi versinler. Mesele bu. Bunu yapabiliyor muyuz? Eğer bunu yaparsanız gerçekçi olduğunuza inanırız. Bizde bir söz var, 'Bal bal demekle, ağız tatlanmaz' Balı yerseniz ağız tatlanır. Mesele budur. Yani yaşamadığınızı lütfen söylemeyiniz. Yaşadıklarınızı söyleyiniz ki tesiri olsun.''
Adil bir şekilde temsil edilen bir dünya hedefini dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Kimsenin horlanmadığı, dışlanmadığı, aşağılanmadığı bir siyasal düzen kurmak istiyoruz dünyamızda'' dedi.
Erdoğan,''Tarihi ön yargılardan ya da bugünkü birkaç kötü örnekten yola çıkarak, bütün bir kitleyi, bütün bir inanç grubunu, bir dinin ve medeniyetin bütün mensuplarını yargılamak, yaftalamak, son derece yanlıştır ve tehlikelidir. Kendi değer yargılarını, kendi yaşam tarzını başkalarına dayatmak ne kadar yanlışsa, başkalarının hassasiyetlerini görmezden gelmek de aynı derecede yanlıştır. Ben her zaman söylüyorum: İslami terör olmaz. İslam ile terör kelimeleri, yan yana gelemeyecek kadar birbirine zıttır, birbirine karşıttır. Çok açık söylüyorum: New York, Madrid, Londra, İstanbul gibi şehirlere yönelik insanlık dışı saldırılar, bu şehirlere olduğu kadar, İslam'a da, Müslümanlara da, bu dinin özüne ve bu dinin mensuplarına da saldırıdır. Körü körüne bir Batı düşmanlığı ne kadar yanlışsa, anti semitizm ne kadar yanlışsa, İslamı terörizmle yan yana anmak da İslamofobiya da o kadar yanlıştır.'' dedi.
''Gelin, mağrur olan coğrafyalara elimizi uzatalım"
Gençlik, girişimcilik, bilim, sanat, iklim değişikliği, göç, medya sorumluluğu, azınlık hakları, çoğulculuk, sivil toplum örgütlerinin rolü ve çatışma çözümleri alanlarında geliştirilen projelerle, dünyanın acil sorunlarına kalıcı çözümler bulmanın hedeflendiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bugün buradan, Rio'dan, bütün dünyaya tek yürek halinde çağrıda bulunuyor ve diyoruz ki: Gelin, bu dünyaya hep beraber sahip çıkalım. Bu yerküre gemisinde ortak bir kaderle, ortak bir istikbale doğru yol alıyoruz. Dünyamızın acil sorunlarına hep birlikte çözüm bulalım. Fakirliğe karşı beraber mücadele edelim. Terörün her türüne karşı işbirliği yapalım. Dünyamızı bütün nükleer silahlardan arındıralım.
Gelin, salgın hastalıklara karşı ele ele verelim. İnsan ve uyuşturucu kaçakçılığına son verelim. Gelin, mağdur olan tüm bölgelere coğrafyalara elimizi uzatalım. Bütün bunların yanında gerginliğin çatışmaların olduğu bir dünya değil, dayanışmanın olduğu bir dünya için çalışalım.
Bir Riolu ile İstanbulluyu, bir Tokyolu ile Bağdatlı'yı, bir New Yorklu ile Tahranlı'yı, bir Londralı ile Kahireli'yi aynı değerde tutalım. Onlar arasında din, dil, renk, refah seviyesi diye hiçbir ayrım göstermeden hepsine birden kucak açalım. Burada adalet, hak, hukuk, refah, özgürlük herkes için olmalıdır diyorum. Ancak o zaman hep birlikte aydınlık bir geleceğe doğru yol alabiliriz. Medeniyetler İttifakı Üçüncü Forumu'nun yeni işbirliği fırsatlarına imkan sağlamasını diliyorum.
Medeniyetler İttifakı girişimini 2005 yılından beri beraber yürüttüğümüz dostum Sayın Zapatero'ya, girişime tam destek veren Sayın Ban Ki-Moon'a, İttifak'ın genel sekreterliğini yürüten sayın Sampaio'ya bir kez daha teşekkür ediyorum.
Üçüncü Zirve'nin ev sahibi Brezilya'ya ve Devlet Başkanı Sayın Da Silva'ya, İttifak'ın Dördüncü Forumu'na ev sahipliği yapacak olan Katar Emiresi Sayın Şeyha Muza'ya da şükranlarımı sunuyorum.''