''Başbakan yeri göğü inletti, sonuç ne?''
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısıyla ilgili Türkiye'nin beklenilen ölçüde aktif diplomasi yürütmediğini savunarak, ''Başbakan yeri göğü inletti. Sonuç ne?'' dedi.
cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Haber Türk televizyonunda katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gazze'ye giden yardım filosuna saldırıyı değerlendirirken, Gazze'de uygulanan ambargonun insanlık dışı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, İsrail'in bu ayıptan vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
İsrail askerlerinin Türk vatandaşlarına karşı doğrudan silahlı eylemde bulunduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, ''Bu olay karşısında diplomasinin beklediğimiz ölçüde aktif olduğunu şahsen kabul etmiyorum. Başbakan yeri göğü inletti. Sonuç ne? BM Güvenlik Konseyi kararı çıkmadı. NATO idi, AB Konseyi idi vesaire, vesaire gidiyoruz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, dış politikanın hamaset üzerine kurulmaması gerektiğini belirterek, eleştirilerin İsrail halkına değil, İsrail hükümetine yöneltilmesi gerektiğini vurguladı. Hükümetin bu ayrımı net olarak ortaya koymadığını savunan Kılıçdaroğlu, bu nedenle söylemlerinde zaaf ortaya çıktığını söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin başka bir ülke içindeki bir partinin yandaşı konumuna düşmemesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bugün bir partiyi desteklerseniz, yarın öbür parti iktidara geldiği zaman Türkiye'ye düşman olacaktır. Neden böyle bir tabloyla karşı karşıya olalım? Hükümetler devletle ilişki kurmalı ve dolayısıyla olaya daha tepeden bakabilmelidirler'' diye konuştu.
Türk hükümetlerinin her zaman Filistin'e destek verdiğini ancak bunun İsrail ile ilişkileri törpülemediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Bu coğrafyada savaş, terör olmasını istemeyiz. Bu coğrafyadaki kargaşa en çok bizi etkiler'' dedi.
Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikayı hamasetle yapma hatasına düştüğünü öne sürerek, ''Sayın Başbakan olayı iç siyaset malzemesi yapmaya kalktı, yapıyor da. Haklı yönleri yok mu? Var tabii. Bizim yurtaşlarımızın öldürülmesine, insanlık dışı muamele yapılmasına Başbakan'ın tepki göstermesi kadar doğal bir şey yok. Eleştiriler, suçlamalar İsrail hükümetine yönelik olmalı'' diye konuştu.
''Ayrıştığımız nokta"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasinin her aşamada perçinleştiğini de kaydederek, halkın yönetimde belirleyici olduğunu söyledi. Kendilerinin de siyasete dışarıdan müdahale edilmesini istemediklerini belirten Kılıçdaroğlu, bu durumu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ortak paydaları olarak gösterdi.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan ile ayrıştıkları noktayı ise şöyle açıkladı:
''Biz siyasete girdikten sonra siyasette zenginleşmeyi kabul etmiyoruz. Hesabını vereceğiniz mal varlığınız varsa sorun yok. Siyasete yırtık ayakkabıyla gelip havuzlu villada oturur noktaya geliyorsanız, Almanya Başbakanı Schröder'e Başbakan aylığınızla geçinemediğinizi söylüyorsanız bu çok ciddi bir kırılmadır. Biz bu kırılmayı kaldıracağız. Biz halka hesap vermeyi temel ilke ediniyoruz. Siyasette zenginleşmeyi kabul etmiyoruz. Her aşamada toplumun çıkarlarına politika üretmeyi temel ilke ediniyoruz.''
Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a ''Recep Bey'' demesinin nedenini açıklarken de, ''Tayyip Bey ile Recep Bey arasında fark var'' dedi. Kılıçdaroğlu, ''Tayyip Bey, halk arasından gelen, yoksulu seven kişi. Recep Bey siyasete atıldıktan sonra zenginleşen, havuzlu villalarda oturan mağrur, yapıya kavuşmuş kişi benim gözümde. Gücü arkasına almıştır, mağrurdur, devletin gücünü arkasına almıştır. Çiftçiye yeri geldiğinde 'ananı da al git' diyebilen kişi demektir. Saygıda kusur ettiğimi sanmıyorum. Tayyip Bey halkın sorunlarına ilgi duyan birisiydi, Recep Bey halka sırtını dönmüş kişi'' diye konuştu.
Gürsel Tekin'in durumu
Kemal Kılıçdaroğlu, PM üyesi Gürsel Tekin'in durumuyla ilgili olarak da, Tekin'in İstanbul il başkanlığı yapmak isteyip istemeyeceğini bilmediğini söyledi. Tekin ile bu konuda geniş zaman ayırıp görüşme imkanı bulmadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Her zaman konuşuruz, tartışırız. Sorun varsa medya aracılığıyla değil, beraber çözeriz. Sorun yok. İl başkanlığı kendi arzusunun ötesinde seçime bağlı. Tam iradesini öğrenmiş değilim. İl başkanı olmak istiyorsa PM'den ayrılması gerekiyor'' dedi.
''Komplocular nasıl bulunamıyor?"
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntülerle ilgili olarak da Kılıçdaroğlu, ''Bir kaset internete düşmüşse parmak izi gibidir, onu bulursunuz'' dedi. İktidarın kararlılıkla olayın üzerine gitmesi gerektiğini ve sorumluları bularak kendisini aklayabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Hükümetin önünde MİT, Jandarma istihbarat, TİB, güvenlik güçleri var. Nasıl oluyor da bu güne kadar bu komployu düzenleyenler, internete koyanlar şu ana kadar bulunamıyor? Bulamazlarsa bunun arkasında hükümet vardır'' dedi.
Aile kökeni
Etnik kökeniyle ilgili yapılan yorumlar da hatırlatılan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Benim, annemi babamı önceden belirleme şansım yok. Dolayısıyla benim etnik kimliğimin siyasi tartışma konusu olmasını doğru bulmam. Osmanlı döneminde Horasan'dan gelip, önce Adıyaman'a sonra Akşehir'e yerleşmiş, Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasındaki çatışmadan sonra o dönemdeki adıyla Dersim olan bugünkü Tunceli'ye yerleşmiş bir aile. Ailenin bir kolu orada, bir bölümü Adıyaman'da. Köken olarak Horasan'dan gelip Anadolu'ya yerleşen aile. Kimisi bana Kürt kökenli, Türkmen kökenli, annesi Ermeni kökenli... Ben insanları seviyorum. Kimseyle bir sorunum yok. Özneyi insan yaparsanız barışık bir toplum yaratırız.''
Türbanın Türkiye'de siyasal bir sorun haline geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Sokaktaki yurttaşın giysisi siyasetçiyi ilgilendirmez. İstediği kıyafeti giyer. Ama eğer siz olayı, giysiyi siyasallaştırırsanız ayrıştırmaya neden olursunuz. Toplumsal olaydır, süreç içinde kendiliğinden çözülecektir'' dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa değişikliğinin iptaliyle ilgili davada vereceği karara tüm partilerin saygı göstermesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, AKP'nin karar karşısında alacağı tutumun önem olduğunu ifade etti.
''Yoksullukla mücadele"
Yoksulluk edebiyatı yapmanın doğru olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Temel ilke yoksullukta buluşmak değil, refahta buluşmaktır'' dedi.
AKP'nin yoksulluk envanteri çıkarmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Çünkü yoksulluğu sömürecek. Geniş kitleler yoksul kalacak, makarna kömür dağıtarak oylarını alacak. Biz buna isyan ediyoruz, bu doğru değil. Başbakan yoksulluğu siyasal sömürü haline getirdi. Biz yoksulluğu önleyeceğiz, siyasi sömürü alanı haline getirmeyeceğiz. 10 kuruluş bu tür yardım yapıyor, birinin diğerinden haberi yok. 10 kuruluşun bütçesini getirin, yoksulluk envanterini çıkarın daha az para harcayarak bu sorunu çözüyorsunuz. İktidar tarafından yoksul kesim siyasal mekanizmanın dişlileri olarak görülüyor, oy alma deposu olarak görülüyor. Onlar oy vermese bile bu sorunu çözmeye talibiz. 21. yüzyılda Türkiye yoksulluk edebiyatını kapatmak zorundadır.''
Kılıçdaroğlu, AKP'li belediyelerin de CHP'li belediyeler kadar denetlenmesini isteyerek, belediyelerin hesaplarının saydam olması ve bunun da İçişleri Bakanlığı tarafından temel kural haline getirilmesi gerektiğini ifade etti.