Başbakan: Ucube dedim, yıkılsın

Başbakan Erdoğan, Kars'taki konuşmasındaki 'ucube' ifadesini heykel için kullandığını ve belediyenin heykelin yıkılması doğrultusundaki kararı uygulaması gerektiğini söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kuveyt ve Katar gezisinin sonunda, Kars’taki heykel tartışmasından Hizbullah tahliyelerine kadar üdeme ilişkin konularda önemli açıklamalarda bulundu.

Hürriyet gazetesinin haberine göre Kars’taki heykel tartışmasına, “Ucubeyi heykel için söyledim” diyerek son noktayı koyan Erdoğan, Yargıtay’ın dosya yükü şikâyeti içinse Mecelle’den örnek verdi ve “Ehemmi mühimme tercih olunmalı” dedi.

Erdoğan gazetecilerin sorularına şu yanıtları verdi:
 

Ucube ifadesini heykel için mi çevresindeki gecekondular için mi kullandınız?

Heykel için kullandım. Oradaki olayı değerlendirenler, Televizyonlara çıkanlar, o heykeli ve yeri gidip görmemişler. Belediye Başkanı sıfatıyla söylüyorum. Heykelin olduğu yerde tarihi eserler var. Heykelin içeriği ile ilgilenmiyorum. Heykelin ne olduğunu az çok bilirim. Heykel ile ilgili takdir yetkisi kullanmak için illa güzel sanatlar mezunu olmak şart değil. Şarkı türkü için yoldan geçen vatandaşa ‘Beğendin mi?’ diye soruyorlar. Konservatuar mezunu musun diye sormuyorlar. O arkadaş (Kars Ak Parti eski Belediye Başkanı) neden yeniden aday yapılmadı? Çünkü aradığımız vasıflar o arkadaşta yoktu. Muhafazakâr demokrat anlayışımıza uymadığı için bir daha aday gösterilmedi.

O heykelin bulunduğu yeri biz iktidara geldiğimizde temizlemeye başladık. Kamulaştırmalarla Seyyid Hasan el Harakani türbesi ve camisi ortaya çıkarıldı. Caminin kubbesi ile heykelin bulunduğu tepenin yüksekliği adeta eşit. Üzerine bir de 48 metrelik heykel var. Tarihi eseri gölgeleyecek bir inşaata izin veremezsiniz. O heykel yapılmaya başlandığında Belediye Başkanı’nı uyardım. Nitekim Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ‘Yıkılsın’ kararı verdi. Belediye Başkanı uygulamakla sorumlu.

"Ders vermeye kalkıyorlar"

Bugün konuşanların tarihe, sanata saygıları yok. Bize sanat dersi vermeye kalkıyorlar. Ama ben belediye başkanıyken Karacaahmet’te 106 tarihi mezar ve mezar taşı söküldü. Ben yapılmak istenen cemevi için 46 ayrı yer gösterdim. Ama dediler ki, ‘Bizi mezara gömersiniz, ama engelleyemezsiniz.’ İnşaatı dozerlerle yıkmaya başladık. O dönemin başbakanı, İstanbul Valisi’ni aradı ve durdurdu. Allah’tan resimleri çekmiştik. Başkanlıktan sonra cezaevindeyken, tarihi eserleri yıktırmaktan hakkımda dava açıldı. Avukatım resimleri dosyaya koydu, beraat ettim.

Yabancı basın heykelin yıkılması ile ilgili ‘Taliban’ göndermesi yapıyor, ne diyorsunuz?

Ben 4.5 yıl İstanbul Belediye Başkanlığı ve 7.5 yıl da Başbakanlık yaptım. Bir tane ne heykel ne de eser yıktım. Yasaya uygun olduğu sürece bir eseri yıkma gayretine girmem. Birileriyle yakıştırma gayretine girmesinler. Ayrıca kendileri de söylüyorlar. Binlerce Atatürk heykeli var. Sanat değeri olan 5’i, 10’u geçmez. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Kaldı ki Kars halkı da hizmet bekliyor. Alt yapı, üst yapı bekliyor. 1 milyon 200 bini o heykele harcadı. Halk onu yeniden başkan seçmedi. Ben halkımın iradesine ve tasarrufuna katılıyorum. Halk da bunu bekliyor.

Genel seçim tarihi mayısa alınacak mı?


Asla. Hiç öyle bir planımız yok. Haziranda yapmayı planlıyoruz. Arkadaşlarımız çalışıyor. Şubat sonu ya da mart başında kararı alacağız.

Neden hep Hizbullah’a takılıp kaldık?

Çünkü halay çekildi...  Bazen halaylı olur, bazen alaylı olur. Bu iktidarın değil yargının tasarrufudur. Bu bizden, o değil mantığı ile olaya yaklaşmak yanlış. Asıl soru 10 yıldır bunlar neden orada duruyor. İster ilk mahkeme ister Yargıtay olsun, karar neden sonuçlandırılamıyor.

Çözüm konusunda ne planlıyorsunuz?

Yargıtay, Danıştay’da daire ve üye sayısını artırmak için çalışmalar sürüyor. Geçmişte talepleri vardı, onları yerine getireceğiz. Ayrıca İstinaf mahkemelerini devreye soktuğumuzda, Yargıtay’ı rahatlatacağız. Aşağıdan gelen dosya sayısı azalacak. Seçime kadar ilerleme olacak.

Yüksek yargının bazı dosyaları hükümeti zora sokmak için öne almadığı iddiaları var. Katılıyor musunuz?

Ben öyle düşünmek istemiyorum ama bu dediğinizden öyle anlaşılıyor. Mecelle’de var, ‘Ehemmi mühimme tercih olunmalı.’ (En önemli olanı önemlinin önüne almalı) Neden önemli dosyaları öne almıyorlar. Ben bizzat yaşadım. Benim dosyamı bir günde Diyarbakır’dan getirtip, karar alıp, beni seçime sokmadılar. Madem o kadar mahirdiniz, neden şimdi yapmıyorsunuz.

Kürt sorunu konusunda seçime doğru tansiyonun yükselmesini bekliyor musunuz?

Bu konuyu adeta tabu haline getiriyorlar. Benim Kürt vatandaşlarımın sorunu var. Ak Parti Cumhuriyet tarihinde görülmedik ilgi gösterip hiç kimsenin cesaret edemediği adımları attı. OHAL’i kaldırdık. Çekiç Güç’ü gönderdik. Ana dili öğrenmenin yolunu açtık. 24 saat Kürtçe yayın yapan devlet kanalı TRT Şeş var. Doğu ve Güneydoğu’ya 20 milyar dolar civarında alt yapı yatırımı yaptık. Benim Kürt kökenli kardeşlerim, yaptıklarımızı zaten değerlendiriyor. Ama benim Abhaz, Roman kardeşlerimin de sorunları var. Onları da bir bir çözmeye çalışıyoruz. Bunlar bizim zenginliğimizdir. Kesrettir. (Çokluk) Tek bayrak, tek dil, tek vatan üst kimliğinde vahdettir. (Birlik) Millet ya da kavim ya da ırk değildir. Tansiyon yükselmesin diye gerekli tedbirleri alıyoruz. Kolluk kuvvetleri gerekeni yapıyor. Yüksek Seçim Kurulu’na da düşen görevler var. Sandık kurulları konusunda tedbir almaları lazım.

Üniversitelerde başörtüsü bu sene fiili olarak serbest. Ama başörtülü mezunlar akademisyen olmak ya da kamuda çalışmak isterse ne olacak?


İleri demokrasi, özgürlük diyorsak, bu sorunu ele almalıyız. Batı’da hak ise biz de bu hakkı vermek zorundayız. ABD’de var. Japonya’da var. Avrupa’da var. Türkiye’de yok. Çünkü kendine özgü şartları var deniliyor. Bu çok zorlama, dürüst ve samimi bir savunma değil. Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı geliyor. Anayasa Mahkemesi nasıl yasal olmadığı halde bir engel koyduysa, bireysel başvuru da yeni bir süreç başlatacak. Bu hak mücadelesinde er ya da geç bir noktaya varılacak.