Barzani ısrarlı

Bağımsızlık referandumunun bölgenin çıkarına olmadığı mesajıyla Irak’a giden Çavuşoğlu, Barzani’den ‘Bağımsız olursak iki komşu olarak ilişkilerimiz daha iyi olur’ yanıtı aldı.

Duygu Güvenç

Dışişleri Bakanı sıfatıyla ilk defa Irak’a giden Mevlüt Çavuşoğlu, Bağdat ile başta teröre karşı işbirliği konusunda adım atarken, 25 Eylül’de yapılacak referandumu erteletme ya da vazgeçirme çabalarında başarılı olamadı. Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Referandum, Kürtlerin de Irak’ın da bizim de çıkarımıza değil” mesajını ilettiği Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesut Barzani’den, “Irak bizi istemiyor; bu artık kesinleşti. Bağımsız iki komşu olursak çok daha iyi ilişkilerimiz olur” mesajıyla döndü.

Barzani’nin referandum kararını halkın verdiğine işaret ettiği ve vazgeçmesinin ya da ertelemesinin mümkün olmadığını görüşmede vurguladığı öğrenildi. Çavuşoğlu’nun Bağdat-Erbil arasındaki dengeleri gözeterek gerçekleştirdiği ziyaretin ardından ise süpriz bir karar çıktı ve 17 yıldır Türkiye’de KYB Temsilcisi olarak görev yapan Behruz Gelali, Süleymaniye’de yaşanan bir olay nedeniyle ofisini kapatarak dün vatanına döndü. Çavuşoğlu’nun Irak Dışişleri Bakanı Caferi ile görüşmesinde Başika’daki durum ve Başbakan’ın Irak ziyaretinde varılan mutabakat ele alındı. Caferi’nin “Bunu Arap Ligi ya da Güvenlik Konseyi ile çözmek istemiyoruz; konuyu birlikte çözelim” mesajı verdiği Çavuşoğlu ise Türk birlikleri için ‘çekilme’ kelimesini kullanmadan “Bu konuyu birlikte çözelim” karşılığı verdi. Irak Başbakanı’nın ise görüşmede, “Bu konunun mümkün olduğu kadar çabuk çözülmesi” beklentisini vurguladığı öğrenildi. Yıllardır gerilimin devam ettiği Bağdat-Ankara arasında, Büyükelçileri tebrik eden Bakanlar, daha önce mutabakat muhtırası olarak imzalanan ancak hayata geçirilemeyen terörle mücadeleye yönelik taslakları da ele aldı. Görüşmeye katılan bir yetkili, “Bunları konuşmak için henüz erken” değerlendirmesini yaparken Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin de PKK’nin boşluktan faydalandığına işaret ettiği öğrenildi. Abadi, Musul’un IŞİD’den arındırılmasının da PKK’ye karşı mücadelede önemli olacağına işaret etti. Çavuşoğlu’nun Bağdat temaslarında 25 Eylül referandumu da ele alındı ve üst düzey bir yetkili “Her iki taraf da bu referandumun Irak Anayasası’na aykırı olduğuna ve bunun Kürtlerin de çıkarına olmayacağına işaret etti” değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan’dan üç mesaj

Çavuşoğlu’nun Erbil’deki temaslarında Erdoğan’dan mesaj getirdiğini belirterek, “Dürüst ve açık olacağım” diye söze başladığı görüşmelerde şu mesajı ilettiği öğrenildi: “Referandum ile bağımsızlık kararının Kürtlerin, Irak’ın, Türkiye’nin ve bölgenin yararına olacağına inanmıyoruz. Irak’ın birliğinin korunmasının hepimizin çıkarına olacağını düşünüyoruz. Bağdat ile aranızdaki sorunların yapıcı diyalog ile çözülmesi için çabalamaya hazırız.” Ancak Erbil’in Türkiye’nin arabuluculuğuna kapalı olduğu ve “Bunu daha önce ABD, İngiltere, İran da denedi” karşılığını verdiği öğrenildi. Barzani’nin Çavuşoğlu’na “Irak bizi artık istemiyor, bir parçası olarak görmüyor. İki bağımsız ve eşit devlet olarak Bağdat ile daha iyi ilişkilerimiz olabilir” karşılığını verdiği öğrenildi. Barzani’nin, Türkiye ile ilişkiler için de şu mesajları verdiği öğrenildi: “Türkiye ile ikili ilişkilerimizi çok önemsiyoruz. Bugüne kadar referandum konusunda hep medya üzerinden konuştuk; sizi burada görmek ve direkt konuşmak çok güzel. Biz Türkiye’yi çok önemli bir partner olarak görüyoruz. Ekonomiden, sınır güvenliğine ya da sosyal kültürel hatta turizm alanında ilişkilerimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Var olan uçuş sayılarımızın artmasını bekliyoruz. Biz var olan ilişkilerimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Birlikte çok şey yapabileceğimize inanıyoruz. Ama en basiti Habur’da bile ticarette aylarımızı kaybediyoruz. Bağımsızlığımızı ne kadar erken kazanırsak ilişkilerimiz de o kadar iyi olur. Irak’tan olumlu hiçbir adım görmedik, belki iki komşu olarak Bağdat ile de ilişkilerimiz daha iyi olur. Ama referandum kararını iptal etmemiz söz konusu değil. Bu Kürt halkının aldığı bir karar.” ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’in ziyaretinin hemen ardından Bakan Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ile telefonla görüştü. Görüşmede Afganistan, Irak ve Suriye’deki konular ele alındı.

17 yıl sonra sınır dışı edildi

Barzani’nin lideri olduğu KDP’nin Kuzey Irak’taki rakiplerinden olan ve 17 yıldır Türkiye’de Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Temsilcisi olarak görev yapan Behroz Gelali ise Çavuşoğlu’nun ziyaretinin hemen ardından apar topar Ankara’yı terk etti. Gelali ile ilgili diplomasi kulislerinde 15 Temmuz günü sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar konuşulurken, Ankara’nın Gelali’yi PKK’ye destek vermekle suçladığı öğrenildi. Gelali, tutuklu bulunan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş için de “Sen ve arkadaşların karanlığı aydınlatan ışıksınız” demişti. Türkiye’nin jet hızıyla ayrılmasını istediği Gelali, Süleymaniye’de neden ayrıldığı sorusuna şöyle yanıt verdi: “Geçen süre zarfında Süleymaniye’de, KYB’yle ilgisi olmayan siyasi bir kriz yaşandı. Daha çok kendi hatalarıydı. KYB bölgesinde yaşanan bir olay nedeniyle birkaç gün önce Dışişleri Bakanlığı, güvenlik kurumlarındaki siyasetle ilgili rahatsızlıklarını ilettiler. Bu da KYB’nin Ankara’daki ofisinin kapatılmasına kadar vardı. Bizden 3 gün içinde ofisi kapatmamızı istediler.” Gelali’nin ayrılmasının ardından HDP de yaptığı yazılı açıklamada “Gelali’nin sınır dışı edilmesini en sert şekilde kınıyoruz! Gelali’nin hukuk dışı, keyfi ve diplomatik teamüllerden uzak bir şekilde sınır dışı edilmesi, Türkiye’deki siyasi iktidarın Kürt halkına ve onun temsilcilerine yönelik tahammülsüzlüğünün yeni bir örneğidir. Behroz Gelali ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden özür dilenmeli, diyalog ve diplomatik teamüller esas alınmalıdır” dedi.

‘Kendi yanlışlarını bize yıktılar’

Dün Süleymaniye’ye dönen Behruz Gelali, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada neden sınır dışı edildiğini açıklamazken şunları söyledi: “Bunu açıklamayı onlara bırakıyorum. Asıl nedenini kendileri açıklasındalar. Dışişleri’ne sorun. Ben ilişkilerin daha da kötüleşmemesi için ne olduğunu açıklamayacağım. Ama onlar kendi yanlışlarını bize yıkıyorlar. 17 yıl boyunca Türkiye’de çalıştım. Kızım orada çalışıyordu, oğlum orada okuyordu. Bizi apar topar yolladılar.”