Barışı dileyen buraya Baksı'n

Hüsamettin Koçan’ın başını çektiği Baksı Kültür Sanat Vakfı, kuruluşunun 10. yılını Baksı Müzesi’ndeki ‘On’ sergisi ve İsmail Hakkı Demircioğlu, Erkan Oğur ve Bülent Ortaçgil konseriyle kutladı. Askeri güvenlik önlemlerinin alındığı etkinliğe, aynı gece izlenen yıldız yağmuru, pek çok insanı kendine çeken Huykesen dilek ağacı ve güneş saatli bir heykel gölgesinde okunan ‘Barış’ mesajı damga vurdu.

EVRİM ALTUĞ

Bayburt iline 45 kilometre mesafedeki Bayraktar (eski adıyla Baksı) köyüne bakan, Çoruh’un coşkun can damarlarıyla gürüldeyerek serinleyen 2014 Avrupa Konseyi Müze Ödülü sahibi Baksı Müzesi, oluşumuna zemin hazırlayan Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın (BKSV) kuruluşunun onuncu yıldönümünü, kurucusu ressam Prof. Hüsamettin Koçan ve meslektaşı, hayat arkadaşı Oya Koçan’ın ev sahipliğiyle 12 Ağustos akşamı açılışı yapılan uluslararası bir sergi ve özel bir konserle kutladı. Heykeltıraş Meriç Hızal’ın, gün be gün bir umutla ‘Barış’ı gösteren güneş saatli, oturma düzenli masa - heykeliyle anlamı derinleşen müze, 30’un üzerinde yerli ve yabancı sanatçının eserlerine, Alman küratör Marcus Graf’ın imzası ile bir yıl boyunca ev sahipliği yapmaya başladı.

 

Asker koruması

Bölgedeki tarihsel ‘Huykesen’ Dilek Ağacı’na asılı çaputlar ve aynı akşamki Perseid meteor yağmuru sebebiyle, başta ‘barış’ adına olmak üzere tüm dileklerin tutulduğu, kötülüklere son verilmesinin arzulandığı bir yer halini alan Baksı’daki etkinlikler, Albay İbrahim Ayhan Vural öncülüğündeki bölge Jandarma Komutanlığı’nın aldığı güvenlik tedbiriyle dikkat çekti.

İnsana, ‘Barış dileyen, buraya ‘Baksı’n!’ dedirtecek türde bir çok seslilik ve hoşgörü iklimi yaratan, Baksı’nın yedi renk ve onlarca çeşitteki kır çiçekleriyle bezenen kutlamaya, İsmail Hakkı Demircioğlu, Erkan Oğur ve Bülent Ortaçgil, Türkiye’nin tüm zaman, inanç ve coğrafyalarından birer çiçek gibi toplayıp paylaştıkları şarkı ve türküleriyle zenginlik kattı. İlk olarak Ortaçgil’in sahneye çıktığı akşamda, sanatçı bir de itirafta bulundu: Müzisyen, kariyerini ve kişiliğini tarifleyen ‘Benimle Oynar mısın?’ uzunçalarındaki ‘Yüzünü Dökme Küçük Kız’ parçasının adını, bölgedeki deyişi ilk kez işittiği Baksı Müzesi kurucusu Prof. Hüsamettin Koçan’dan ‘çaldığı’nı belirtti. Baksı Müzesi’ni yine kendine özgü ironik tabiriyle, Koçan imzalı bir ‘külliye’ye (!) benzeten usta sanatçı, daha sonra da Oğur ve Demircioğlu’na, gitarı ve sesiyle zenginlik verdi.

 

Dikkat çeken ‘aksilik’

Üçlü, dinleyicilerin yerel kilimler üzerinde tempo tutup eşlik ettiği akşam konserlerinde bir de sürpriz yaparak Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanmış bir silah kaçakçılığı hikâyesini işleyen, Karadeniz yöresi çıkışlı, 1930’larda taş plağa kaydedildiği düşünülen ‘Dursun Kaptan’ isimli tarihi bir türküyü de Bayburt’un serin bozkırına getirdi. Baksı’yı memleketi Elazığ, Harput’a benzeten ve kendini evinde hissettiğini aktaran sanatçı Erkan Oğur, Kul Âşık’ın ‘Yarim Senden Ayrılalı’ türküsü öncesinde ise, dinleyicilere şu anlamlı sunuşu yaptı: “Bütün âşıklar için... Âşık olmuş olanlar için... Âşık olacak olanlar için... Aşk nedir, bilmeyenler için... Dünyevî aşklar için... Daha üst düzey aşklar için. Âşık ozanlar için... Analarımız, babalarımız, kardeşlerimiz, çocuklarımız, dedelerimiz, torunlarımız, dostlarımız, komşularımız, arkadaşlarımız, kuşlarımız, böceklerimiz, ağaçlarımız, sularımız, yaylalarımız, sizler için, bizler için, Baksı için, bu müze için ve bugünün öncesi, bugün ve bundan sonrası için... Tüm insanlar arasındaki mesafeler için...”

Ancak ne ‘aksilik’ ki, Oğur ve Demircioğlu’nun seslendirdiği, gecede icra edilen Edip Harabî’ye ait ‘Ey Zahit Şaraba Eyle İhtiram’ türküsü sırasında, ‘sigorta atması’ sebebiyle, bu güzel konser ve iyimser atmosfer, adeta yarıda kalmaya yüz tuttu. Ama korkulan şekilde ve ne iyi ki, böyle olmadı ve Bayburt’un rüzgârına karışan akustik notalara bu kez bölgede toplanan tüm davetliler, dolu gözlerle, kendiliğinden eşlik etmeye başladı. Neyse ki, bir süre sonra da giden ‘cereyan’ geri geldi ve konser, alkışlarla, Sivas Kangal çıkışlı ‘Zeynep’ ağıdı eşliğinde hep bir ağızdan tamamlandı.

 

İfade çeşitliliği

Nitekim, Baksı Müzesi’ndeki ‘On’ sergisi de, bu ifade çeşitliliğinin anlamlı bir yansıması biçimindeydi. Tarihi kilimler, çarıklar, giysiler ve resimlerin çağdaş işlerle yan yana gelip diyalog kurabildiği, ‘merkez’ ve ‘periferi’nin birbirini dışlamaksızın kucaklayabildiği merak zengini, demokrat bir iklim yaratan serginin yer aldığı müzeye imzasını atan Prof. Hüsamettin Koçan, “Herkesin gitmek istediği yere herkesi çağırma projesidir bu” diyerek, davete katılan basın mensuplarına şunları vurguladı: “Bu bir ‘gelecekçi’ projedir. Bu bir aslında belki de hayatın bizi bir ‘oldu bittiyle’ göçe zorladığı bir dünyada hafif bir ‘başkaldırı’ yanı var ama bizim bütün ilişkilerimiz, barış içerisinde ilişkiler. Buradaki insanlarla kurduğumuz ilişkiler o anlamda ‘karşılıklı eleştirel’ ilişkiler değil, ‘ortak anlayışla üretim’ ilişkileri kurmaya çalışıyoruz.”