Barış isteyenlere, hocaların hocaları da destek verdi
Barış için Akademisyenler grubuna yönelik gözaltı ve tehdit dalgaları yaşanırken aralarında Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Cem Eroğul, Prof. Dr. Taner Timur’un da aralarında bulunduğu emekli akademisyenler yeni bir imza kampanyası başlattı
KEMAL GÖKTAŞKampanya metninde “Türkiye’nin tamamını kendi iradesine tabi kılmak gibi beyhude bir çabayı ısrarla sürdüren otoriter zihniyetin hedef tahtasındaki 1128 bilim insanı, bugün; can güvenlikleri, mesleki çalışma ortamları ve iş güvenceleri itibarıyla büyük tehdit altındadır” denildi.
1402’likler öncülük etti
“Barış için çağrıda bulunan akademisyenlerin yanında olduğumuzu duyururuz” denilen kampanya metnine 12 Eylül darbesinden sonra çıkarılan 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasasına dayanılarak üniversiteyle ilişikleri kesilen akademisyenler de imza attı.
Kampanya metninin ilk imzacıları emekli akademisyenler Prof. Dr. Cem Eroğul, Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Mesut Gülmez, Prof. Dr. Nergis Mütevellioğlu, Prof. Dr. Taner Timur, Doç. Dr. Emel Memiş oldu. Metne Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Fethi Açıkel, Prof. Dr. Funda Başaran Özdemir, Prof. Dr. Metin Özuğurlu, ODTÜ öğretim üyeleri Doç. Dr. Galip Yalman ile Prof. Dr. Necmi Erdoğan ile Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr.Yasemin Özdek de imza attı. Metnin tamamı şöyle:
“Aşağıda imzası bulunan bilim insanları olarak, barış için çağrıda bulunan akademisyenlerin yanında olduğumuzu kamuoyuna duyururuz. Ülkemizin Güneydoğu bölgesinde aylardır devam eden çatışma ortamının yıkıcı ve onarılmaz etkileri olduğu açıktır. Bu ortamda kalıcı ve adil bir çözüm ve barış talep etmek, her bilim insanının topluma karşı vazgeçilmez sorumluluğu olduğu gibi, taraf olduğumuz tüm uluslararası insan hakları sözleşmelerinin hukuksal güvencesinde olan ve demokratik toplumun temel unsurlarından birini oluşturan ifade özgürlüğünün de doğal bir gereğidir. “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı imza metni ile 1128 akademisyen meslektaşımızın yükselttiği barış talebinin devleti yönetenlerce kriminalize edilmesi, barış içinde yaşama hakkına karşı bir tutum olduğu gibi, ifade özgürlüğüne de aykırıdır. Türkiye’nin tamamını kendi iradesine tabi kılmak gibi beyhude bir çabayı ısrarla sürdüren otoriter zihniyetin hedef tahtasındaki 1128 bilim insanı, bugün; can güvenlikleri, mesleki çalışma ortamları ve iş güvenceleri itibarıyla büyük tehdit altındadır. Unutulmamalıdır ki siyasi iktidarlara yönelik eleştiri hakkı, ifade özgürlüğünün esasıdır. Aynı şekilde, barış içinde bir arada yaşama ortamını tesis etmenin, siyasi iktidarların başta gelen görevi olduğu da hatırlanmalıdır.”