'Barbar bir dönemden geçiyoruz'
Tiyatro Pera Taksim Sıraselviler’deki mekânından çıkıyor. 16 yıla ikisi çocuk oyunu olmak üzere 22 oyun sığdıran Tiyatro Pera, Taksim’deki diğer kültür mekânlarının akıbetinden kurtulamadı.
Öznur Oğraş Çolak“Pes etmek yok’’ son zamanlarda en çok duyduğum bu cümle oyuncu, yönetmen, çevirmen ve yazar
Nesrin Kazankaya’ya ait. Ülkenin hızla geriye gittiği, sanat mekânlarının kapandığı, sanatçıların
tiyatrolardan ihraç oyunların durdurulduğu bu dönemde umudu yitirmemek Kazankaya’nın dediği gibi pes etmemek gerek.
2001 yılında kurulan Tiyatro Pera Taksim Sıraselviler’deki mekânından çıkıyor. Pera Güzel Sanatlar Okulu’nun alt katında, eskiden altılı ganyan bayii olan bir yerde, Nesrin Kazankaya’nın fikriyle oluşturulan ve hiç ara vermeden haftada üç temsil verilen, sanat etkinlikleri yapılan, kendi okulundan
yetiştirdiği oyuncuları ve konuk oyuncularla binlerce kez, binlerce izleyiciye ulaşılan bu mekân da artık yok. İstanbul kültür yaşamına katkıda bulunan, modern bir mimariyle değişken bir yapı içeren,
kimi zaman izleyicinin oyuncularla iç içe oyun izlediği 100 kişilik bu salon kapandı. Taksim’deki
genel eğilim, buraya kültür- sanatla ilgili bir yer yapılmayacağını gösteriyor. Baklava-lokum satan
bir yere dönüşmesi büyük olasılık.
Sezonu bitirmek zorunda kalan Tiyatro Pera, gelecek sezon için yeni bir mekân arayışı içinde. Kazankaya, “Çok üzgünüm, bunca yılın emeği var. Dramaturg Şafak Eruyar’la birlikte bu mekânda hayallerimizi gerçekleştirdik. Klasik oyunlardan çağdaşlara 22 oyun sahneledik, yeni düşünceler
ve estetik arayışlar peşine düştük. Kendi okulumuzdan mezun öğrencilerimizden oyuncular yetiştirip, insana yatırım yaptık’’ diyor. Kendi izleyicilerini oluşturduklarını söyleyen Kazankaya, “Sahip
olduğumuz dünya görüşü, akademik eğitime verdiğimiz önem ve repertuvar politikamız, kimliğimizi belirledi” diyor. Sanatçı, bu sözlerin kuşkusuz bir veda olmadığını ve yeni mekân bulacaklarını ve
kaldıkları yerden devam edeceklerini de ekliyor...
‘Başka bir ülkede
ödüllendirilirdik’
Kazankaya, “Pes etmek yok. Ama düşünmeden edemiyorum, kültür-sanatın önemini bilen bir ülkede olsaydık, böyle bir mekân yaratıp kente armağan ettiğimiz için ödüllendirilirdik, görmezden gelinmezdik. Daha önce İstanbul’un kültür tarihini oluşturan mekânlar tek tek elimizden giderken de bu katliamı durduramadık” diyor.
Son zamanlarda yaşanan olumsuzlukları ‘Karşı devrim provalarının yapıldığı, barbar bir dönem’ olarak niteleyen Kazankaya, “Ama geçecek, konu Tiyatro Pera değil yalnızca, ülkemizin aydınlık yarınlara ulaşması için, sanatın öncü rollerden birini üstlendiği, uzun öfke isteyen mücadelemiz. Kendimize güvenmek, şikâyet etmeden, eğilip bükülmeden, inandığımız yolun takipçisi olmak zorundayız. Yapmamız gereken tek şey, inancımızı, aklımızı ve gücümüzü diri tutmak. Bütün
bu olumsuzluklar hayırlara vesile olacak, biliyorum. Gelecek sezon yeni bir mekânda buluşmak
üzere şimdilik hoşçakalın” diyor. Bize de önümüzdeki sezon Tiyatro Pera’nın oyunlarını kaçırmayın demek kalıyor.