"Bana göre bir zavallılıktır"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İmralı'ya mahkum gönderilmesini "zavallılık" olarak değerlendirdi. Bahçeli, İrticayla Mücadele Eylem Planı'yla ilgili ihbar mektubunun kendisine gelmediğini bildirdi.

cumhuriyet.com.tr

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bahçeli, İmralı'ya 5 mahkumun gönderildiğine ilişkin bir soruya "Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin ve onun Başbakanı ve Hükümetinin uzun zamandır düşündüğü, Avrupa Birliği sürecinin bir dayatması olarak yerine getirmeye mecbur kaldıkları bir haldir. Bana göre bir zavallılıktır" karşılığını verdi.

Bahçeli İrticayla Mücadele Eylem Planı'na ilişkin üçüncü bir ihbar mektubunun kendisine ulaşıp ulaşmadığına ilişkin bir soruya ise "Henüz MHP'ye ve Genel Başkanına böyle bir metin gelmemiştir" yanıtını verdi.

 

Bahçeli'den telekulak tepkisi

Bahçeli partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Türkiye'nin sorunlarını çözme iddiasıyla tek başına iktidara gelen AKP'nin her geçen gününün bu iddiaları boşa çıkardığını, AKP zihniyetinin hayatın her yanını tam bir gerginlik, kutuplaşma ve çatışma alanına çevirdiğini söyleyen Bahçeli, "özellikle son yıllarda kendi vatandaşından korkan bir despot rejimin tezahürlerini gösteren hükümetin neden olduğu güvensizlik topluma yayılmıştır" dedi.

Konuşmasında telekulak tartışmalarını değerlendiren Bahçeli, şöyle konuştu:
"Hükümet ülkemizi özel hayatların bile denetlendiği ve dinlendiği totaliter bir yapıya doğru hızla sürüklemektedir. Son olarak dinlemenin adalet dağıtan makamlara kadar ulaşmış olması tehlikenin boyutlarını göstermesi bakımından ibret verici olmuştur. Şehidine cenaze töreni yapılmasına tahammül edemeyen hükümet, vatandaşının haber alma ve konuşma hürriyetini kısıtlama arayışına girmiştir. PKK açılımını sözde demokratik haklar üzerine oturtmaya çalışan AKP, en temel demokratik hakları bile baskı altında tutma arayışına sürüklenmiştir. Kendi vatandaşlarını tehdit gören bir siyaset anlayışı ile Türkiye'nin yönetilmesi ve devamı mümkün değildir. Hükümeti PKK'lı teröristlerden önce vatandaşımıza demokrasi getirmeye ve vatandaşın temel hak ve hürriyetlerine saygı göstermeye davet ediyoruz."


"İmralı canisi ile başbakanın rol paylaşımında çıkılan yolda"

Bahçeli grup toplantısında geçen hafta Genel Kurul'da yapılan demokratik açılımla ilgili genel görüşmeyi ve Başbakan Erdoğan'ın yaptığı konuşmayı değerlendirdi. Genel görüşme ile AKP'nin yaz aylarından bu yana açmaya cesaret edemediği 'PKK açılımı'nın ilk sayfasının nihayet aralandığını belirten Bahçeli, hükümetin gerçek niyetinin cumhuriyetle tam bir hesaplaşma olduğunun da ortaya çıktığını söyledi. 'Başbakan'ın siyasi proje olarak sahip çıktığı sürecin etnik bölücülerin taleplerini taksitler halinde karşılama amacı' taşıdığına savunan Bahçeli, "Adına utanmadan demokratikleşme denilen bu yol haritasıyla, PKK'nın bütün talepleri siyasallaşacak, İmralı canisi ile Başbakan'ın rol paylaşımında çıktıkları yolda sözde demokratik cumhuriyete ulaşılacaktır" dedi.


"Hayasız suçlamalarla yüce Meclis'i lekelemişir"

'PKK açılımı'nın tartışıldığı 13 Kasım tarihli toplantıda 'projenin taşeronu' olan Başbakan'ın muhalefete yönelttiği eleştirileri 'hayasız suçlamalar' olarak nitelendiren Bahçeli, Erdoğan'ın TBMM'yi lekelediğini savundu. Bahçeli "Bu son konuşmalarla birlikte sürece tek başına direnen Milliyetçi Hareket ve mensuplarının duruşunu kırmaya yönelik karalama stratejisi de netleşmeye başlamıştır. Bunlardan birincisi, AKP zihniyetinin içine düştüğü teslimiyete gerekçe oluşturmak için kurucu Genel Başkanımız Türkeş Bey'in anılarına gönderme yaparak partililerimizin aklını karıştırma çabalarıdır. Bu konuda bizim parti tarihimizde ve Başbuğumuz Türkeş Bey'in aziz hatıralarında bugünkü iktidarın içine düştüğü çaresizliğin dayanağı olabilecek hiçbir belge, bilgi ve diyaloga ulaşmaları mümkün değildir. Çünkü merhum Türkeş Bey, hayatının hiçbir safhasında ihanete göz yummamış, alçaklığa prim vermemiş, seksen yıllık uzun ömrü şerefli ve haysiyetli bir mücadelenin izlerini taşımıştır. Bu sözlerin sahibi olan zihniyete, ihanetlerini aradıkları bahaneleri, Washington, Brüksel, Erivan ve Erbil'de oturdukları masaların altında aramalarını tavsiye ederiz" diye konuştu.


"Kandil kadrolarının sloganları başbakanın ağzına sakız olmuştur"

Açılımla ilgili ikinci istismar alanının, 'PKK nakaratı olan barış çağrıları ile analar ağlamasın, ölümler son bulsun ve akan kar dursun' istismarı üzerinde şekillenen vicdan sömürüsü olduğunu savunan Bahçeli, "Bu ağır milletimize kan kusturan teröristlerin cinayetlerini maskelemek için kullandığı propaganda makyajıdır. Ne tesadüftür ki Kandil kadrolarının sloganları Başbakan'ın ağzına sakız olmuştur" dedi. Üçüncü istismar alanının 'Başbakan'ın millet ve milliyetçilik konusundaki sığlığı'nı bütün gerçekliğiyle ortaya koyan 'Orhun Anıtlarının yolunu yapma polemiği' üzerinde şekillendiğini kaydeden Bahçeli, "Buraya yapılacak müteahhitlik hizmeti insanı milliyetçi yapmayacağı gibi daha önce de belirttiğim gibi mesela Akdamar kilisesini onarmak da aynı müteahhidi Ermeni yapmayacaktır. Ben milliyetçiyim demek için önce bir millete mensup olmak gerekmektedir. O halde kimlik arayışı bitmeyen Başbakan Erdoğan'a hangi milletin milliyetçisi olduğunu sormak ve cevabını beklemek en tabii hakkımız olacaktır" dedi.


"Türkiye şehit cenazelerinden tahrik olan bir başbakanın ayıbını yaşıyor"

Bahçeli, Genel görüşmede Başbakan Erdoğan'ın 'Şehit gelsin de daha fazla bağıralım diyenler var' şeklindeki sözlerine de sert tepki gösterdi. Erdoğan'ın zihin kontrolünü tamamen kaybettiğini ve öfke nöbeti geçirdiğini öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:
"Partimizin duruşuyla ilgili, ahlak, namus ve şehadetin mukaddesatıyla bağdaşmayan edep ve adaba sığmayan çirkinlikler sergilemiştir. PKK açılımı ile İmralı'nın çizgisine gelen Başbakan'ın utanç duymadan buna karşı çıkanları 'şehitler üzerinden rant sağlamaya çalışmak ve şehit cenazelerinin gelmesini beklemekle' suçlaması içine düştüğü çaresizliğin ve sığınacağı son iftiranın zirvesi olmuştur. Ne üzücüdür ki, bugün Türkiye, şehit cenazelerinden tahrik olan bir Başbakan'ın ayıbını yaşamaktadır. Başbakan elinden gelse, şehit cenaze törenlerine müdahale edecek ve aziz naşının ardında saf tutanları kamu gücüyle dağıtacaktır. Hiç kimse MHP'nin herhangi bir şehit cenazesini siyasi bir istismar konusu yaptığını, sadece şehitliği sahiplenmekten öte bir maksatla hareket ettiğini iddia edemez. Özellikle son yıllarda PKK'lı teröristlerin cenazelerinin belediye imkanlarıyla ve törenlerle kaldırıldığı biliniyorken, Başbakan Erdoğan'ın bunu eleştirdiğine hiç şahit oldunuz mu? Şehadete neden olan katillerin sorgulanması gerekirken şehidi omuzlarında taşıyanların tartışılıyor olması Başbakan'ın girdiği ahlak bunalımının apaçık göstergesidir. Bilinmelidir ki milletimizin şehidine sahip çıkmasına ne Başbakan ne teslim olduğu okyanus ötesi dayatmaları ve ne de İmralı'nın yıkım haritasının gücü asla yetmeyecektir."


"Boy aynasının karşısına geçsin utanç verici görüntüsüne baksın"

Başbakan Erdoğan'ın son açıklamalarında suçüstü yakalanmanın çaresizliği ve telaşıyla 'ahlaki ve vicdani bütün ölçüleri'ni kaybettiğini savunan Bahçeli, "Seviye ve seviyesizlik ölçüleriyle tarif edilemeyecek böyle bir çukura düşülmesi, siyasi hayatımıza utanç duyulacak karanlık bir dip notu olarak geçmiştir" dedi. 7 yıldır Türkiye'yi yöneten Başbakan'ın her alanda olduğu gibi terörle mücadele alanındaki sicilinin de karanlık ve lekeli olduğunu öne süren Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'a tavsiyemiz; bir boy aynasının karşısına geçmesi ve utanç verici görüntüsüne bakmasıdır. Böyle birinin bizi şehit cenazesi gelsin diye beklemekle, şehit cenazelerinde çığırtkanlık yapmakla alçakça suçlaması haddi değildir. Ya haddini bilecek ve bu hayasızlıklardan nedamet duyacaktır, ya da hak ettiği karşılığı misliyle görecektir" dedi.


"Halep ordaysa arşın burada"

AKP sözcüleri ve Başbakan'ın Meclis konuşmalarının özetinin 'yalan, riya, inkar ve iftira' olduğunu söyleyen Bahçeli, Başbakan'ın etnik kökeni ve ana dili nedeniyle insanların horlandığını, dışlandığını söyleyerek bölücülerin ağzıyla konuştuğunu ve 'Türk milletine topyekün hakaret' ettiğini kaydetti. 13 Kasım tarihinin bir milat olarak görülecekse bunun 'Türkiye'nin milli birliğinin temellerine tahrip kalıpları yerleştirmede, teröre teslim olarak bölücü taleplerin karşılanması sürecini başlatmada, Türkiye partisi olduğunu iddia eden AKP'nin bölme partisi olduğunun tescilinde, teröristlerden barış elçisi, İmralı canisinden barış mihmandarı çıkarmakta bir milat' olacağını ifade eden Bahçeli, "Tarih 13 Kasım'ı böyle yazacak, Türk milleti bu ihanet projesinin taşeronlarını, figüranlarını ve alkışçlarını böyle hatırlayacaktır. MHP Türkiye'yi bölmek ve MHP'yi hedef almak isteyenlerle ilgili olarak söyleyeceğini söylemiştir, bugün de bunların arkasındadır. Bu konuda göstereceğimiz tepkinin Başbakan'ın onayına ve icazetine bağlı olmadığı çok iyi bilinmelidir. Halep ordaysa arşın buradadır. Başbakan Erdoğan arkamızdan kaç kişinin geleceğini merak etmeyi bırakıp, kader anı geldiğinde nereye kaçmaya çalışacağını, yanına kaç kişiyi alacağını ve geride ne bırakacağını şimdiden düşünmeye başlamalıdır." diye konuştu.
 

"Bahçeli'den memnunum" sözüne yanıt

Bahçeli, grup konuşmasında Erdoğan'ın 'Ben Bahçeli'den memnunum' sözüne de yanıt verdi. Bahçeli, "Sonuçta fikirlerine katılmasam da politikalarını beğenmesem de Sayın Erdoğan benim memleketimin bir evladıdır. Benden memnun olmasını saygıyla karşılarım.Ancak asıl sorun kendisinden memnun olanlarla ilgilidir ve kendisinin bunu nasıl karşılayacağı şahsına ait bir konudur. Benden memnun olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan'a söylemek isterim ki; Allah kimseyi Washington'un. Brüksel'in, Erivan'ın ve Erbil'in memnun olacağı adam yapmasın" dedi.


"AKP zam olmuş vatandaşın üzerine yağmıştır"

Bahçeli, konuşmasındaki ekonomide gelişmeleri de değerlendirdi. Bahçeli, 2010 bütçesinde ÖTV gelirleri için yüzde 31,6 oranında artış hedeflendiği, akaryakıt ve sigara başta olmak üzere birçok alanda zam yapılmasının kaçınılmaz olduğunun gösterildiğini belirterek "AKP zam olmuş, vergi olmuş sağanak halinde vatandaşımızın üzerine yağmıştır. Çözülen ve dağılan ekonomik sistemin yol açacağı zayiatın bedelini ilk seçimde milletimiz AKP zihniyetine ve Başbakan Erdoğan'a fazlasıyla ödecektir" diye konuştu.