Balıkçılar "Vira" diyecek
Balık avı yasağının 1 eylülde kalkacak olması dolayısıyla Türkiye genelinde 1900 balıkçı teknesi ve 60 bin balıkçı denize açılacak. İstanbul Balık Müstahsileri Derneği Başkanı Menekşe, "balığın bu yıl eti ve tavuğu frenleyeceğine, ekonomiye iyi bir katkı sağlayacağına inanıyoruz" dedi.
cumhuriyet.com.trBalık avı yasağının kalkmasıyla Türkiye genelinde 1900 balıkçı teknesi ve 60 bin balıkçı, 1 Eylülde ''Vira Bismillah'' diyerek denize açılacak.
İstanbul Balık Müstahsilleri Derneği Başkanı Ahmet Menekşe, yaptığı açıklamada, Türkiye'de 1900, İstanbul'da 670 profesyonel balıkçı teknesinin 1 Eylülde denize açılacağını söyledi. Her bir gemide 10 ile 35 işçinin görev yapacağını belirten Menekşe, 1 Eylülde Türkiye'nin bütün limanlarından avlanmak için 50-60 bin kişinin ''Vira Bismillah'' diyeceğini dile getirdi.
Balıkçıların 1 Eylül için hazırlıklarını sürdürdüğünü, teknelerin ve ağların bakımlarının yapıldığını, eksiklerin tamamlandığını ifade eden Menekşe, İstanbul'daki balıkçıların Kefken, Ereğli, İğneada ve Marmara Denizi'nde avlanacaklarını belirtti.
Menekşe, ''Gözlemlediğimiz kadarıyla bu yıl çingene palamudu bol. Bir palamudun ağırlığı 300-700 gram arasında olacak. Palamudun yanı sıra çinekop ve hamsi de bu sezon bol olacak. İlk av dönüşünde palamudun tanesinin 6-7 TL olacağını düşünüyorum. İlk haftadan sonra 5-6 TL'ye düşer. Balığın bu yıl eti ve tavuğu frenleyeceğine, ekonomiye iyi bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu sezon, 100-300 bin ton arasında palamut balığı avlanacağını tahmin ediyoruz'' diye konuştu.
Yeni balık hali için gün sayıyor
Menekşe, Gürpınar'a yeni balık hali yapılacağını, projenin bittiğini, kaynak sıkıntısı nedeniyle halin açılışının 2013 yılına uzadığını söyledi.
Yenikapı Balık Hali'nin çok yoğun bir noktada bulunduğunu, halin bu yoğun trafiği kaldıramayacak bir durumda olduğunu ifade eden Menekşe, şunları kaydetti:
''Halin bir an önce bitmesi lazım. Geç kalmış durumdayız. Şu an limanımız da yetersiz. İstanbul Boğazı'na bütün tekneler yayılmış durumda. Gürpınar'a büyük bir liman yapılacak. Burada tekneler yaz-kış barınabilecek. Tekneler balığı tek noktadan çıkaracakları için yapılan bu iş kayıt altına alınacak, ihracat numarası olacak, dünyanın her yerine ihracat yapabileceğiz. Daha sağlıklı alt yapıya sahip bir hal olursa, Türkiye'nin her yerine taze balık gönderilecek. Türkiye 3 aydır Yunanistan'dan balık ithal ediyor. Daha çok palamut, sardalye, hamsi ithal ediliyor.''
Marmara Denizi'nin en büyük sorununun ''kaykay'' olduğunu belirten Menekşe, ''Leş tabakası dibe çökmüş vaziyette, tortu halinde duruyor. Bu sorunun çözümü için topluma görev düşüyor. Arıtmaların yapılması, kanalizasyonların denize boşaltılmaması gerekiyor. İnsanların çöpünü denize atmaması, balıklara yaşam alanı oluşturulması lazım'' dedi.
Menekşe, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde Balıkçılık Genel Müdürlüğünün kurulmasını, bakanlık-üniversite-balıkçılık işbirliğinin oluşturulmasını, denizler hakkında bir rapor hazırlanarak bu rapora göre düzenlemelerin yapılmasını istediklerini söyledi.
Av baskısı artınca
İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği Başkanı Ali Güney de bu yıl palamut, çinekop, istavrit ve hamsinin fazla olmasını beklediklerini belirtti.
Bu sezon, sürdürülebilir avcılık yapılabilir ve günlük avlanma planlarına uyulursa, uzun süreli bir avcılık olabileceğini ifade eden Güney, ''Hamsi avında en küçük teknenin 250, en büyük teknenin 900 kasa kapasitesi var. Gündüz avcılığı hamsi için şu anki tebliğe göre yasak. Gündüz avcılığı yapılmayacak. Diğer balıklar için 24 saat avlanma izni var. Hamsiyi daha önce 6-7 ay kendi sularımızda avlayabiliyorduk. Avlanma planının olmaması nedeniyle hamsi bir ayda bitiyor. Av baskısı artınca hamsi Karadeniz'de uluslararası sulara kaçıyor'' diye konuştu.
Uluslararası suların avcılığa bu yıl açılmasıyla uskumru ve kolyos gibi balıkların Çanakkale Boğazı'ndan içeri girmesinin engellendiğini belirten Güney, ''Bu yıl uskumru ve kolyosta bir azalma bekliyoruz'' dedi.
Güney, İstanbul Balık Hali'ne gelen balıkların 2004 yılının fiyatlarıyla satıldığını ifade etti.
Samsun'dan aldıkları bilgiye göre balıkçı ağlarının baş düşmanı ''kaykay''ın Karadeniz'de görülmeye başlandığını belirten Güney, ''Balıkçılarımız 3 yıldır perişan. Hükümet bu sorunla ilgili hiçbir önlem almadı. Bugün bir çupra, levrek, alabalık çiftliği kurmaya kalksak devlet destek veriyor. Daha sonra da çevrecilerimiz ortaya çıkıyor 'Denizlerimiz kirleniyor' diye. Bu sorunları bir türlü çözemedik'' diye konuştu.
Doğa savaşçılarından balıkçılara uyarı
Doğa Savaşçıları Derneği Başkanı Zafer Murat Çetintaş ise avlanma yasağı bittikten sonraki avcılık döneminde, balıkçıların avlanmaması gereken boy yasaklarına uyması gerektiğini söyledi.
Bütün balıkçıların aynı anda balığa çıkması nedeniyle balık bolluğunun yaşandığını, Türkiye'deki buzhanelerin kapasitesi de yeterli olmadığı için balıkların halka yansımadan çöpe ya da denize dökülebildiğini anlatan Çetintaş, bu durumun da fiyatların yüksek olmasına yol açtığını, avcılık başladığında bunun olabileceği bir kaç gün önceden görülebileceği için avlanmaya sınırlama getirilmesi gerektiğini belirtti.
Kasa sınırlaması uygulamasının hem fiyatı korumak, hem balığın tüketiciye taze olarak yansımasını sağlamak, hem de stokları korumak adına yapılmasının şart olduğunu vurgulayan Çetintaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Gırgır ve olta balıkçılığının yanı sıra trol balıkçılığı da söz konusu. Balıkçıların kıyı sahalarında değil, kendilerine gösterilen sahalarda trolle avlanmalarında yarar vardır. Avlanma dönemi açılır açılmaz trolle avlanan balıkçılar, 3 deniz mili içeride avlanıyor. Bu da balıkçılar arasında bir husumetin doğmasına, devletin otoritesinin zayıflamasına, stokların da bozulmasına neden oluyor. Bunun için herkesin birbirine ve denize saygılı olması gerekiyor.
Balıkçılık sektörü darboğazda. Bir an evvel para kazanmak adına bazı kuralları çiğniyorlar ama bu kuralları çiğnemek onların sonunu getiriyor. Deniz kirliliğinden çok etkileniyorlar ama kendileri de çok fazla kirlilik yaratıyor. Her bir balıkçı gemisinde şu anda 50 kişi çalışıyor. 50 kişinin mutfak atıkları ve atık suyu denize atılıyor. Kıyıya geldiklerinde bazı atıklar kıyıya bırakılıyor. Özellikle makine yağı değişimi sırasındaki yağ değişimi denizde yapılıyor. Dolayısıyla kirlilikten şikayetçi olurlarken, kirliliği kendileri yaratıyorlar. Bu yılki avlanma sezonundan umutlu değilim çünkü kirlilik hat safhada ve çok yoğun bir balık yağmacılığı yaşanacak. Dolayısıyla avlanma sezonu bu yıl bereketli olmayacak ve kısa sürecek. Balık fiyatlarının çok yüksek olacağı, kısa bir avlanma dönemine girdik.''
Marmara'da yasağın kalkacağı 1 Eylülde denize açılacak balıkçılar tekneleri ve ağlarındaki son çalışmalarını yapıyor. Palamut ve hamsiden umutlu olan, iftar sofralarını taze balıkla süslemeyi hedefleyen balıkçılar, Karadeniz'den gelecek balığı bekliyor. Marmara balıkçısı son yıllarda korkulu rüyaları olan "kaykay" yüzünden balığa ulaşamayacak olmanın endişesini taşıyor.
Marmara'da yasağın kalkacağı 1 Eylülde ''Vira Bismillah'' diyerek denize açılacak balıkçılar, tekneleri ve ağlarındaki son çalışmalarını yapıyor.
Balıkçılara göre, iftar sofraları palamut ve hamsiyle renklenecek.
Bursa'nın Gemlik İlçesi Balıkçılar Derneği Başkanı Hüseyin Dalarel, yaptığı açıklamada, Nisan'da başlayan yasağın sonlarına geldiğini, balıkçıların dört gözle 1 Eylül'ü beklediğini söyledi.
Gemlik Körfezi'nde 300'den fazla balıkçı teknesi bulunduğunu dile getiren Dalarel, Bursa ve Balıkesir ilçeleri, İstanbul ve diğer yerleşim bölgeleriyle birlikte yüzlerce balıkçının 31 Ağustos'u 1 Eylül'e bağlayan gece umutla ''vira Bismillah'' diyerek denize açılacağını bildirdi.
Karadeniz'den Marmara'ya doğru palamut ve hamsi akını olduğunu öğrendiklerini belirten Dalarel, şöyle konuştu:
''Balığın yolunu gözlüyoruz. Umudumuz boşa çıkmazsa iftar sofraları 1 Eylül'den itibaren palamut ve hamsiyle renklenecek. Vatandaş, Marmara'nın taze balığına kavuşacak. Balıkçılar kadar vatandaşlar da balığın yolunu gözlüyor. Birçok kişi yasağın ne zaman kalkacağını soruyor. Balıkçılar, teknelerindeki ve ağlarındaki sorunları giderme yolunda son çalışmalarını yapıyor. Özellikle ağlardaki 'kaykay' hasarı oldukça büyük. Balıkçılar, 1 Eylülde eksiksiz ve sorunsuz şekilde denize açılmayı istiyor.''
"Kaykay" kabusları oldu
Dalarel, son yıllarda umutlu açıldıkları denizden ''kaykay'' denilen jelimsi madde yüzünden istedikleri balığı alamadıklarını vurgulayarak, ''kaykay'' yüzünden az balığın çıktığını ve bunun sonucu olarak birçok balıkçının teknesi ve kayığını sattığını söyledi.
''Kaykay''ın ağları dibe batırdığını ve büyük zarar verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Dibe batan ağı tekrar yüzeye çekmek neredeyse imkansız oluyor. Çok ağırlaşıyor. Şimdilik fazla miktarda görünmüyor ancak geçen yıllarda olduğu gibi 15 Eylül'den sonra artmasından korkuyoruz. Balıkçılar, bu yıl da umduğumu bulamazsa büyük sıkıntıya girecekler. Bu 'kaykay'a bir türlü çözüm bulunamadı. Umarız bu hastalık geçen yılların aksine az etkiler de bol balık alırız.''
Kaykay
Marmara Denizinde, bilim adamlarının bir deniz anası türünün sebep olduğunu bildirdikleri, balıkçıların ''salya'' veya ''kaykay'' diye adlandırdığı avlanmayı olanaksız hale getiren beyaz jelimsi tabaka, ağları ağırlaştırarak dibe doğru çekiyor ve gözeneklerini tıkıyor.