Balbay: Eşit, adil yargılama istiyoruz

Ergenekon davasında söz alan Cumhuriyet Gazetesi yöneticisi ve yazarı Mustafa Balbay, soruşturmadaki hukuk ihlallerini anımsatarak "Yasa maddeleri bize uygulanmayacaksa biz başka yasanın çocukları mıyız? Böyle şüphe altında tutuklanmak vicdani değil. Vicdani kanaat bize uygulanmıyorsa biz başka Tanrı'nın çocukları mıyız" diye sordu. Balbay, adil, tutuksuz, hızlı ve eşit bir yargılama istediğini söyledi.

cumhuriyet.com.tr

İkinci Ergenekon davasında tutuklu olarak yargılanan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay davada yasaların uygulanmadığını belirterek “Yasa maddeleri bizi uygulanmayacaksa biz başka yasanın çocukları mıyız?” diye sordu. Balbay, “Yaptığımız görevlerin suç olarak önümüze konulması kahreden bir iç kanamadır” dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişinde görülen Ergenekon davasının 57. duruşmasında sanık ve avukatlarının talepleri dinlendi. Gazetecilik görevi nedeniyle yargılandığını belirten Balbay, “Ne yapmışım? Türk toplumuna ‘bir rahatsızlık var ama ayrıntıları bilmiyorum’ demişim. Gazeteciler iktidara göre dönmez. İktidarın denetimiyle gazetecilik dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur” diye konuştu. Balbay, gazetecilik mesleğine bağlılığını şöyle anlattı:

“Kimyager Lavoisier, ateş ile oksijenin bağını bulmuştur ve bu nedenle ölüme mahkum edilmiştir. Giyotine giderken arkasına ‘Başım kesildiği anda gözlerime bak. Gözlerimi kırpıyorsam bilinç devam ediyor demektir’ demiş. Başı kesilirken dahi deneylerini sürdürmüş. Ben de bu koşullarda gazetecilik görevimi yapmaya çalışıyorum. Haftada iki kez günlük yazılarımı yazmaya çalışıyorum.”

 

İki kez müebbet

Türkiye’nin komşu ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmasını her zaman savunduğunu anımsatan Balbay, şöyle devam etti:

“Komşu ülkelerle sorun çıkaracak biri olarak iki kez müebbetle yargılanıyorum. İlk müebbet cezamı aldım. Artık Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara temsilcisi değilim, bunun böyle bitmesini istemezdim. Hiç kimse makamlara zamkla yapışmış değil. Ama bu şekilde bitmesini istemezdim. Makam olarak ilk müebbetimi almış bulunuyorum. Kalemimi, gücümün yettiğince kullanacağım. Oradan da müebbet almamayı diliyorum. Savunduğum değerlere zarar vermekle suçluyorsunuz. Tutukluluk halimi 15. ayında yeniden değerlendirmenizi, bizi adil, tutuksuz, hızlı ve eşit yargılamanızı talep ediyorum.”
 


Kimsenin burnu kanamasın

Türkiye’de halen ciddi bir iç barış tehdidi olduğunu belirten Balbay şunları söyledi:

“Ahmet Türk’e yapılan saldırı iç barışa bir darbedir. Ahmet Türk’ün burnu kanadı tüm Türkiye etkilendi. ‘Hiç kimsenin burnu kanamasın’ diye yazdım yıllarca. Türk’e geçmiş olsun diyorum ama burada da bir iç kanama var. Yaptığımız görevlerin suç olarak önümüze konulması kahreden bir iç kanamadır. Bu aynı zamanda bize değer verenlerin de içini kanatmaktadır. İç kanama içten içe insana zarar verir. Meclis’i etkisiz hale getirmek istemekle ömür boyu hapsim isteniyor. Ben bunların tam tersini savunmuş bir insanım. Atatürk, Kuruluş Savaşı sırasında bile başkomutanı Meclis’in oylanmasını istemişti. O Meclis’i yıktırmak istemekle suçlanıyorum. Bu ağır bir iç kanama değil midir?”

 

Hukuk ihlalleri

Soruşturma sürecinde kendisiyle ilgili 5 ayrı hukuk ihlalı olduğunu anlatan Balbay, “Yasa maddeleri bize uygulanmayacaksa biz başka yasanın çocukları mıyız? Böyle şüphe altında tutuklanmak vicdani değil. Vicdani kanat bize uygulanmıyorsa biz başka Tanrı’nın çocukları mıyız” diye sordu. İddianamede “Balbay’ın günlükleri” adı verilen bilgisayar verilerinde 30 Mayıs 1998’den 4 Mayıs 2006’ya kadar 30 kişi ile görüşmelerin dökümü yapıldığını anlatan Balbay, “Notlar öylesine bir araya getirilmiş ki ben bunları algılamakta zorlandım. 8 yıllık notlar özel olarak bir araya getirilip art arda günlük şekline koyulmuş. Üstelik üç kez biçim değiştirdiğini savunmamda ortaya koymuştum. Bu notlardaki sözlerin yüzde biri bile bana ait değil” dedi.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Eski Genel Kurmay Başkanı emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı merhum emekli Orgeneral Güven Erkaya, eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile görüşmeleri olduğunu anlatan Balbay “Gazetecilik görevimle ilgili olarak yaptığım görüşmelerin sadece dördü baş başadır. Ötekiler hep bir heyetle birliktedir, gazetenin yöneticileriyledir. İlhan Selçuk, İbrahim Yıldız da bulunmuştur. Bu görüşmelerin tümü makamlarında yapılmıştır” diye konuştu.

 

Dijital veriler

Bilgisayar verilerinin delil olabilmesi için 2001’de imzalanan Siber Suçlarla Mücadele için Uluslararası bir anlaşmaya Türkiye’nin imza koymadığını ancak CMK’nin 134. maddesinde bu konuda hükümler içerdiğini anımsatan Balbay “Ankara Büro’dan alınan bilgisayarların imajı alınmadı. Bilgisayarımın imajı 7 Temmuz 2008 saat 04.30’da alınmış. Savcı Nihat Taşkın bana 5 Temmuz 2008’de soru sordu. Demek ki kopya alınmadan görmüş” diye konuştu. Balbay talebi üzerine Savcı Nihat Taşkın’ın Ocak 2009’da “Bilgisayar ya da imajının verilmesi” diye bir derkenar not düştüğünü anımsatarak “Bu derkenar yazısının bir kopyasının dosyaya konulmasını talep ediyorum” dedi.

 

Savcılara özür çağrısı

Tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan iddianamede yer alan özel hayatla ilgili telefon görüşmelerine değinerek “Bir adamın bin 870 tane telefon konuşması bir iddianame de yer alır mı” diye sordu. Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve baş yazarı İlhan Selçuk’un “Ergenekon” davası iddianamesini hazırlayan üç Cumhuriyet Savcısı hakkında, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla açtığı davada, “tecavüzün kınanması” kararı çıktığına dikkat çeken Özkan şöyle konuştu:

“Siz yanlış yaptınız. Bizim açacağımız davalar ne olacak? Ben ‘okumayın’ dedim, ama onlar okudular. Savcılık makamı iddianamedeki özensizliği, iddianamede kasıt arayan yanlış tutumları nedeniyle özür dilemelidir. Savcılık makamı, bunu gerçekleştirmelidir. ‘Evet yanlış yaptık, insanların özel hayatlarına müdahale edildi’ demelidirler yeni davalar açılmadan. Bize, Türk adaletine çok büyük zarar verdiler. Hukuku zedelediler. Özür gerçekleşirse şahsen ben dava açmam.”