'Balbay, Ergenekon'un sanığı değil, hedefi'

Ergenekon duruşmasında tanık olarak dinlenilen gazeteci-yazar Can Dündar, "Balbay'ı 'Ergenekon'un sanığı değil, olsa olsa hedefi olarak görüyorum. Yazdığı yazılardan bunu yorumlayabilirim'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 68'i tutuklu 273 sanıklı ''Ergenekon'' davasının 203'üncü duruşması başladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, CHP Zonguldak Milletvekili ve eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, CHP İzmir Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay ile gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 41 tutuklu sanık katıldı.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Sedat Peker ve Alparslan Arslan'ın aralarında bulunduğu 27 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada tanık olarak dinlenilen gazeteci-yazar Can Dündar, sanıklar Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın sorularını yanıtladı.

Perinçek, kendisi ile İlhan Selçuk ve Kemal Alemdaroğlu'nun örgütün ideolojik bürosunun en üst düzey yöneticisi olarak suçlandığını belirterek, iddia olunan ''Ergenekon'' örgütüne ideolojik önderlik yaptıklarına dair bir bilgisi olup olmadığını sordu.

Böyle bir bilgisi olmadığını söyleyen Dündar'a Perinçek, gladyonun NATO ülkelerinde muhalefette olup olmadığını sordu.

''Ergenekon'' adlı kitabında, iktidarın resmi kanaldan yapamadığı kirli işlerini gerçekleştirdiği örgütten söz ettiğini anımsatan Dündar, ''Avrupa'daki gladyo örgütleri NATO bünyesindedir. Buradakiler ise Amerikan, Batı aleyhtarlığıyla öne çıkıyorlar. Bunda çelişki var'' dedi.

Mahkeme heyetine başkanlık yapan hakim Hüsnü Çalmuk'un, ''Bu yapının Ecevit döneminde faaliyeti var mıydı?'' sorusu üzerine Dündar, ''Ecevit, iktidardaki gücünün bu yapıyla mücadele etmeye yetmediğini söyledi. Kendisine yönelik bir suikast olduğunu, ama üzerine gidemediğini söylemişti. Özel Harp Dairesi'nde faaliyet gösteren sivil unsurlar olduğundan şüphelendiğini söylemişti'' diye konuştu.


Balbay'ın soruları


Mustafa Balbay da, Dündar'ın ''Ergenekon''un ortaya çıkmadığından söz ettiğini belirterek, ''Ben Uğur Mumcu'yu öldürdüğü iddia edilen bir örgütten yargılanıyorum. Terör örgütünden sorumlu terör örgütü kavramını duydunuz mu?'' diye sordu.

Duymadığını belirten Dündar, şunları söyledi:

''Mustafa Balbay, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan bu konuda yaptıkları çalışmalarla öne çıkmışlardır. Ergenekon kitabını yaparken onların çalışmalarından faydalandım. Özkan'ın MİT üzerine yazdığı çalışmalardan yararlandım. Yıllarca üzerine giderken o örgütün parçası olarak yargılanıyorlar. Terör örgütünden sorumlu terör örgütü ifadesi, son derece yapay ve inandırıcı gelmiyor.''

Türkiye'deki yapının adını ''Ergenekon'' diye duyduğunu belirten Dündar, ''Ergenekon soruşturmaları başladığında, devlet içindeki yapıların ortaya çıkarılacağı umuduna kapılmıştım. Susurluk skandalının aydınlatılması için Türkiye ayağa kalkmıştı. Ergenekon soruşturmaları başladığında oluşan iyimserliğim, sonradan yerini karamsarlığa terk etti. Faili meçhul cinayetlerin üzerine gidilmedi'' diye konuştu.

Suça bulaşan ülkücülerin kirli işlerde kullanıldığını, sonra istihdam edildiğini, hapishanelerden kaçırıldığını söyleyen Dündar, ''Ağca kaçırıldı, Abdullah Çatlı resmi pasaportla dışarı çıktı. Salı günü burada ifade verirken, Bahçelievler'de 7 TİP'linin öldürülmesi davasının iki sanığının cezası ertelendi. Bu yapılanmanın devam ettiğini gördük. Halen daha bu güne kadar süren yapıdan söz ediyoruz'' dedi.

Balbay'ın, ''Derin yapılanmanın ortaya çıkacağı umudunu niye kaybettiniz?'' sorusuna Dündar, ''İlk zamanlar kazılarda silahlar bulundu. Silahların üzerine gidileceği beklentisi içindeydik. Kimin öldürülmesinde rol almışlar, nereyi bombalayacaklardı? Bunları bekliyorduk. Ama savcının tavrı, 'bu davanın içine kimleri katabiliriz' yönündeydi. 'Fırsat bu fırsat' diyerek, iktidar muhalifleri katıldı. Hükümet aleyhine yapılan mitingler katıldı. Benim Ergenekon'dan anladığım da, miting yapmak, parti kurmak yok. Savcı, Ergenekon kitabının başkaları tarafından yazdırıldığı kuşkusunda olduğunu dile getirdi. Bu başka bir şeyin resmidir'' yanıtını verdi.

Dündar, Balbay'ın ''Bu davanın saptırıldığı yönünde bir kuşku hissettiniz mi?'' sorusunu, ''Balbay'ı 'Ergenekon'un sanığı değil, olsa olsa hedefi olarak görüyorum. Yazdığı yazılardan bunu yorumlayabilirim'' şeklinde yanıtladı.

Çalmuk, Dündar'ın sözleri üzerine, ''Yorumlarla mecra değişiyor. Hakim duruma hakim değil de bilirkişi dinliyor gibi algılamalar oluyor'' dedi.


Mehmet Haberal

Mehmet Haberal da, Dündar'a merhum Başbakan Bülent Ecevit hakkında Ocak 2003 yılında hazırladığı ''Karaoğlan'' belgeselinden dolayı teşekkür ederek, ''İsmini medyadan duyduğum Ergenekon yapılanmasının, aslında yargılandığımız davanın dışında bambaşka bir yapılanma olduğunu fark ettim. Böyle bir yapılanmanın devlet kontrolünde olan bir yapılanma olduğunu öğrenmiş olduk'' diye konuştu.

Haberal'ın merhum Başbakan Bülent Ecevit'e yatak istirahati verildiğinden söz edildiğini, bunun belgeye dayalı olup olmadığını sorduğu Dündar, bunu Rahşan Ecevit'ten duyduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

''Söyleşi sırasında Rahşan Hanım ısrarla Başbakan'a uzun süreli yatak tedavisi telkin edildiğini, siyasetten uzaklaştırılmak istendiği söyledi. Komplo hazırlandığını duymuş. Daha çok parti içindeki bir takım isimleri suçluyordu.''

Dündar, Ecevit çiftinin, ''Amerika'nın Türkiye'yi Irak savaşına çekmeye çalıştığını, bunun için de Başbakan'ın engel olarak görüldüğünü, siyasi bir komplonun kurulduğunu, parti içinden bazı isimlerin Amerika'nın bu oyununa alet olduklarını ve bazı tıpçıların da buna alet olduklarına inandıklarını'' söyledi.

Dündar, ''Tehdit aldınız mı?'' şeklindeki soru üzerine, Alaattin Çakıcı tarafından ''Akıllı ol'' ifadesiyle tehdit edildiğini söyledi.

NTV'de yayınlanan bir tartışma programında eski bir MİT mensubunu konuk ettiğini belirten Dündar, ''ASALA'ya karşı devletin tetikçileri kullanıp kullanmadığına ilişkin konuştuk. Bunları doğrular nitelikte ifadeler kullandı. Alaattin Çakıcı'ya da selam, öpücükler gönderdi. Ben de bunları yazdım. Çakıcı, bir süre sonra, mektup gönderdi. O dönemde infaz anlamını taşıyan 'Akıllı ol' ifadesini kullandı'' dedi.

Dündar'ın ardından, Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi'nde Tümgeneral Mustafa Bakıcı'nın habercisi olarak askerliğini yapan er Cüneyt Alkan'ın dinlenilmesine geçildi.

Alkan, Ocak 2009 ile 25 Ekim 2009 tarihleri arasında er olarak Bakıcı'nın haberciliğini yaptığını ifade ederek, 19 Haziran 2009'da Bilgi Destek Dairesi'nde yapılan evrak kırpma ve imha işlemini anlattı.

''Dursun Çiçek tahliye olduktan sonra Bakıcı ile telefonda görüştü. Yaklaşık 3 saat sonra da daireye geldi'' diyen Alkan, kırpma işleminin Çiçek, tahliye olduktan sonra başladığını söyledi.

Alkan, ''Kırpma işlemi başlamadan önce, Bakıcı geldi. Albaylarla toplantı yaptı. Toplantıdan sonra, imha olayı başladı. Akşam saat 17.30 gibi başlayan kırpma, sabah saat 05.30 gibi bitti. Ben oradaydım. Sabah tıraş olduktan sonra tekrar gittim. 15-20 torba evrak kırpıldı. 4-5 torba da Genelkurmay'daki kıpma merkezine götürüldü. Kırpmadan sonra Bilgi Destek Dairesi'ndeki 4 şubenin bilgisayarları götürüldü'' diye konuştu.

Çiçek tutuklandıktan sonra kendilerine sürekli haberleri izleyerek Çiçek ile ilgili bir şey duyduklarında bilgi vermelerinin istendiğini belirten Alkan, daha sonra tutuklu sanık emekli Albay Cemal Gökçeoğlu'nun kendisine ''bu olaylardan söz edersen askerlik bitmez'' dediğini ileri sürdü.

Hakim Fatih Mehmet Uslu'nun, o zamana kadar bu şekilde bir uyarı yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusuna Alkan, ''Hayır, yapılmadı'' cevabını verdi.

Alkan'ın dinlenilmesinin ardından, duruşma yarına ertelendi.

Önümüzdeki hafta da tanık dinlenilecek

Heyete başkanlık yapan hakim Hüsnü Çalmuk, yarınki oturumda DSP Genel Başkanı Masum Türker ile Mustafa Özaltın'ın tanık olarak dinlenileceğini söyledi.

Çalmuk, 16 Temmuz Pazartesi günü Ali Avni Balkaner, 17 Temmuz'da günü Zihni Çakır, 19 Temmuz'da Ethem Sancak, 20 Temmuz'da da Alper Görmüş'ün tanıklığına başvurulacağını açıkladı.

Tahliye talepleri yarın değerlendirilmeyecek

Bu arada, 3. Yargı Paketi kapsamında yapılan taleplerin yarınki oturumda değerlendirilmeyeceği öğrenildi.

Mahkemenin, bu taleplerin ne zaman inceleneceğine dair henüz bir karar almadığı belirtilirken, CMK'ya göre sanıkların tutukluluk incelemesinin en son 28 Temmuz'a kadar yapılması gerekiyor.