Bakteri öldüren kimyasallara dikkat

Yrd. Doç. Dr. Bilge Baytekin antibakteriyel sabunlara bakteri öldürücü etkiyi kazandıran kimyasalları doğadan temizlemeye çalışıyor. Baytekin’e göre bu kimyasalar, dirençli bakterilerin oluşmasına neden oluyor.

Sibel Bahçetepe / Cumhuriyet

Bilim Kadınları İçin projesi kapsamında burs almaya hak kazanan Bilkent Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Bilge Baytekin, genç bir bilim kadını ve aynı zamanda bir anne. Bir yandan 11 aylık kızı ile ilgileniyor, diğer yandan da kızına ve diğer çocuklara daha temiz bir dünya bırakmanın peşinden koşuyor. Çevre atıklarından zararsızca kurtulma üzerine çalışmalarını yürüten Yrd. Doç. Dr. Baytekin, çevreye ve sağlığa zararlı kalıcı organik kirletici sınıfındaki kimyasal maddelerin çevreye zarar vermeden yok edilebilmesi ve zararsız ürünlere dönüştürülmesi üzerine çalışıyor.

L’Oreal Türkiye’nin UNESCO ortaklığı ile uyguladığı proje kapsamında bu yıl 15 bin dolar burs almayı kazanan Türkiye’deki 6 bilim kadınından biri olan Baytekin sorularımızı yanıtladı.

- Mekanokimya nedir?

Mekanokimya kısaca mekanik etkilerle (itme, çekme, bastırma, sürtünme gibi) başlatılan kimyasal reaksiyonları araştırır. Mekanik etki hayatımızda her alanda yürürken, araba sürerken, herhangi bir makinenin çalışması sırasında ortaya çıkan ve çok bulunan bir etkidir. Mekanokimyanın bu etkileri kimyasal reaksiyona dönüştürüp boşa giden bu enerjiyi yararlı ürünlere çevirmeye çalışır. Mekanokimya ile hem en temel bilimsel soruları cevaplayabilir hem de pratikte oluşan sorunların çözümüne yönelik yöntemler geliştirebiliriz.

- Çalışmanız ne üzerine olacak?

Benim çalışma alanım çevre üzerine olacak. Projenin konusu çevrede çokça bulunan ve giderek artan kalıcı organik kimyasalları çevreden yok ederek uzaklaştırma konusunu içeriyor. Kalıcı organik, kirleten dediğimiz zararlı organik kimyasal moleküller daha çok atık sularda bulunur. Biz de işin özünde atık su arıtma konusunda çalışacağız. Şu an yalnızca iki kimyasala, triklosan ve triklokarbana yöneldik. Bu iki madde, çevrede bozulmadan uzun süre kalabilir, biyolojik anlamda birikerek büyür. Atık tesislerinde ayrıştırabilse de ayrıştırılan çamurdan tekrar yeraltı suyuna karışabilir. Tam ve kesin bir çözüm ancak parçalayarak yok etme yoluyla olabilmektedir. Biz de bu yok etmeyi ek ağartıcı kimyasal kullanmadan, bol ve ucuz olarak temin edilebilen silika türevleri ile mekanokimyasal olarak verimli bir şekilde başarmayı hedefliyoruz. Proje için 1 yıllık süreç var.

Diş macununda ve oyuncakta bile kullanılıyor

Triklosan ve triklokarban, antibakteriyel sabun ve temizleyicilere bakteri öldürücü etkiyi kazandıran en yaygın iki kimyasal. Tekstil malzemelerinde, çarşaflarda, oyuncaklarda, bulaşık deterjanlarında, çöp torbalarında, kesme tahtası, diş macunlarında yani çok çeşitli yerlerde kullanılıyor. Küçük miktarda kullanıldığı zaman zararsız. Son on yıl içinde antibakteriyel ürün sayısında ciddi bir patlama var. Dünya Sağlık Örgütü de bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyor.

Böcek ilacı

ABD kanunlarına göre, her iki kimyasal da kişisel bakım ürünlerinde kullanıldığında “reçeteye tabi olmayan ilaç” temizlik ürünlerinde kullanıldığındaysa “pestisit” (yani böcek ilacı) olarak niteleniyor. Dolayısıyla ürün etiketlerinde bulunması zorunlu. Ancak yapılan araştırmada, etiketinde belirtilmediği halde bir bulaşık deterjanında triklosan bulunduğu tespit edilmiş. Avrupa Çevre Ajansı (EEA), 2012 yılında yayımladığı raporda, su ekosistemimizde miktarları ve çeşitleri giderek artan tehlikeli kimyasalların listesini yayımlamıştır.

Anne sütünde ve suda çıktı

Yapılan araştırmalarda triklosan ve triklokarbana, içme suyu kaynaklarında, insanlardan alınan idrar (yüzde 75’inde) ve anne sütü örneklerinde (yüzde 97’sinde) rastlandı. Amerikan Kimya Derneği’nin San Francisco’daki senelik toplantısında sunulan rapora göre, 184 gebe üzerinde gerçekleştirilen araştırmada “triklosan” isimli antibakteriyel kimyasal gebe kadınların tümünün, “triklokarban” ise yüzde 85’inin idrarında tespit edildi. 33 kadının göbek kordon kan örneklerinin yarısından fazlasında “triklosan”, dörtte birinde ise “triklokarban” bulunduğu da ortaya çıktı. Triklosan ve triklokarbanın antibiyotiklere dirençli bakterilerin oluşumuna sebep olduğu, beyin ve üreme sisteminin gelişimini etkilediği, bitki ve hayvanlarda biriktikleri biliniyor.