Bahçeli'den İçişleri Bakanı'na destek

MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Uludere etrafında kurulan kan borsasına bölünme hisselerine varını yoğunu yatıran kimseler ateşle oynadıklarını göremeyecek kadar şuurlarını askıya almışlardır" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul'un fethedilişinin 559. yıldönümüne değinerek şöyle dedi:

"Osmanlı Barışı olarak hala anılan bu üstün yönetim ve paylaşma zihniyetini sağlayan unsur şüphesiz ki Türk milletinin asalet ve kudreti olmuştur.Birlikte yaşama idealimizin sarsıntı geçirdiği, bir arada olma isteğimizin sekteye uğradığı günümüzde; 559 yıl önce ortaya konulan yüksek erdeme, uzlaşma ve hoşgörü anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Dikkatlerinizi çekmek isterim ki, maalesef AKP hükümetinin milli bayram ve özel günlere yönelik şaşı bakışından fetih kutlamaları da nasibini almıştır. Bu kapsamda Belgradkapı'daki tarihi birliğin surlara hücumu ve sancakların surlara dikilmesi ile Fatih'in gemileri karadan yürütmesinin canlandırıldığı törenlerin bu yıl yapılmayacağı anlaşılmıştır."

Son beş aylık sürede Türkiye'nin yüksek voltajlı bir gerilim hattında tutulmakta olduğunu ifade eden Bahçeli, "Görülmektedir ki, ülkemiz düştüğü Uludere kumpasından ve açmazından çıkamadığından dolayı tehlikeli bir süreci tüm boyutlarıyla yaşamaktadır" dedi.

"Suçlu avına çıkılması ve ithamların şirazesinden ok gibi fırlaması çok ciddi gelişmelere de davetiye çıkarmaktadır" diyen MHP Genel Başkanı, şunları söyledi:
"Uludere etrafında kurulan kan borsasında bölücülük yatırımı yapan, bölünme hisselerine varını yoğunu yatıran çevreler ateşle oynadıklarını göremeyecek kadar şuurlarını askıya almışlardır.
Şu talihsizliğe bakınız ki; neredeyse herkes Uludere sözcüsü kesilmiş, Uludere bilirkişiliğine soyunmuş ve Uludere'den rant elde etmenin kurnazlığından medet ummuştur.
AKP, CHP, BDP ve PKK aynı ihanet masasının dört ayağını oluşturarak akbabalar gibi Uludere'ye üşüşmüşler ve kendi paylarına ne düşeceğinin derdinde olmuşlardır."


"Çoban diyerek görmezden gelinen, kaçakçı diye ihmal edilen"

28 Aralık akşamı Irak'ın kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesine; sınır ötesinden terörist sızma şüphesiyle alınan istihbarat ve yapılan teknik analizler doğrultusunda Türk Hava Kuvvetleri'nin operasyon düzenlediğini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:

"PKK terör örgütünün saldırı ve misillime amacıyla, sınır ötesinde Sinat-Haftanin'e takviye maksatlı olarak militanlarını sevk ettiği yapılan açıklamalarla ortaya çıkmıştır.
Çoban diyerek görmezden gelinen, kaçakçı diyerek ihmal edilen ve zamanında önlem alınmadığından büyük diyetlerin ödendiği saldırılarda çok sayıda Mehmetçiğimiz şehit düşmüş ve milletçe ağır bedeller ödenmiştir.
Bu nedenle, bölücü terör örgütü mensuplarının, Irak'ın Kuzeyinden sınırlarımıza geçerek yakın askeri birlik ve üs noktalarına eylem yapacağına dönük bilgi ve istihbaratlar sonucunda, 28 Aralık 2011 günü Irak sınırları içinden hudutlarımıza doğru bir gurubun hareketliliğine müdahale edilmiş ve hiçbir şey tesadüfe bırakılmamıştır.
Söz konusu gurubun bulunduğu ve geçtiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve daha önceki acı tecrübelerin bilinciyle hareket edilmesi neticesinde bölge Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ateş altına alınmıştır.
Bunun sonucunda ise 34 kişi ölmüş ve son tahlilde de ülkemiz hala tazeliğini muhafaza eden bir dizi sorunla yüz yüze kalmıştır.
Bunun ne kadar doğru olduğu, gerçekten ölenlerin kaçakçı olup olmadığı hususu daha sonraki günlerde bir türlü sübut bulmamış, bulamamıştır."


"Bugünün Uludere havarileri"

"Uludere üzerindeki sis perdesinin kaldırılmasını önemle beklediğimizi belirtmek istiyorum" diyen Bahçeli, özetle şunları söyledi:

"Ancak o günden bugüne kadar, Uludere vakası siyasetin ve bölünmeyi planlayanların geçim ve ekmek kapısı olmuş ve bu uğurda onursuzca bir rekabete girilmiştir.
Bu aşamada bir an için düşünmenizi ve şu sorular çerçevesinde etraflıca yorum yapmanızı istiyorum:Şayet sınırda görülen kalabalık kaçakçı diyerek görmezden gelinseydi ve sonrasında da herhangi bir karakol ya da askeri varlığımıza saldırı düzenlenip analar ağlasaydı; şehitler bayrağa sarılı şekilde baba ocaklarına ateş gibi düşseydi bunun hesabını kim ya da kimler nasıl verebilecekti?
Daha önceki karakol baskınlarında gerekli tedbir alınmadığı gerekçesiyle bugünün Uludere havarileri, insan hakları azmanları Türk askerini yine hedef tahtası yapmayacaklar mıydı?
Samimiyet fukaraları, insaf yoksunları, ahlak kaçkınları, şeref mahrumları ve millet hasımları bu sorularımıza acaba ne diyecekler ve ne cevap vereceklerdir?
Görüyoruz ki; Uludere'yi diline dolayanlar, timsah gözyaşı döküp kan tacirliği yapanlar millet ve vatan yolunda kaybolan canları ağızlarına dahi almaktan imtina etmektedir.
Neredeyse şehit ve şühedayı anmamak amacıyla; akılları durmakta, gözleri kapanmakta, vicdanları tatile çıkmaktadır."


"Şehidin, gazinin hakkını neyle ödeyecekler"

"Uludere'nin yasını tutanlar, ölenlere methiye düzenler acaba geçtiğimiz yılın 19 Ekim'inde Yüksekova ve Çukurca'da şehit edilen 24 kahraman Mehmetçiği nasıl izah edecekler bu fedakârlık timsali yürekleri nereye koyacaklardır?" diyen Bahçeli, "Uludere'de ölenlerin ailelerine 123 bin lira tazminatı hemen yetiştirenler, şehidin, gazinin hakkını neyle ödeyecekler, yetim yavruların, dul kalan gelinlerin ve gözyaşlarına boğulan elleri öpülesi anaların, babaların yüzüne nasıl bakacaklardır?" diye sordu.

İçişleri Bakanı'na destek

İçişleri Bakanı'nın sözlerini hatırlatan ve AKP içindeki farklı açıklamalara da gönderme yapan MHP Genel Başkanı, şöyle dedi:

"Bakınız bize göre açılım ve yıkım bakanından son derece başarılı performans gösteren mevcut İçişleri Bakanı, Uludere'de ölenler için PKK'nın figüranları diyerek özre gerek olmadığını açıklıkla söylemiştir.
AKP'nin içinden bu düşünceyi insani bulmayan zavallılar ise öncelikle kuruyan ve kararan kendi insaniyetlerine baksalar iyi edeceklerdir.
Bu şahsiyetlerin, PKK'ya duydukları saygının ve gösterdikleri toleransın bir benzerini kendi bakanlarından sakınmaları çirkefliğin ve çifte standartlı bölücü bakışın ta kendisidir.
Bölücü terörü bırakarak İçişleri Bakanı'yla uğraşmak PKK'nın değirmenine su taşımaktan farksızdır.
Uludere'ye giden AKP'li milletvekillerinin PKK'yla aynı üslubu takınmalarından rahatsız olmayan güruhun, İçişleri Bakanı'nın çıkışından gocunması neye ve kime hizmet ettiklerini açıkça kanıtlamıştır.
Samimiyetle söylemek isterim ki söz konusu bakanın çıkışları yüreklere su serpmiş ve takdir toplamıştır.
Bizim açımızdan zaman zaman üslup hataları görülse bile, Sayın İçişleri Bakanı görevini beklenen kadar olmasa da iyi niyetle yerine getirmektedir.
Kaldı ki, Başbakan Erdoğan'ın dil sürçmeleri, üslup konusunda defalarca pot kıran sicili kimsenin baş edemeyeceği kadar fazladır."


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sözlerini hatırlatan Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Uludere'de ölenler için özrün de ötesi bir durum var diyerek kendi üzüntüsünü dile getirmiştir.Unutulmasın ki, özrün ötesi olduğu gibi, ihanetin de ötesi bulunmaktadır.
İçişleri Bakanı'nın açıklamalarından sonra, AKP'nin bu sınırı geçtiği ve aldığı millet emanetine leke sürdürdüğü ayan beyan netlik kazanmıştır"
dedi.

"AKP, Uludere'de PKK'nın tuzağına düşmüş ve burada kapana sıkışmıştır" diyen MHP Genel Başkanı, "Başbakan Erdoğan'ın çelişkili tavrı, sarsak duruşu, konuyu farklı mecralara çeken sinsiliği ve operasyonu sahiplenmeyen mesajları Uludere girdabını gittikçe büyütmekte ve derinleştirmektedir" dedi.

"Neredeyse Teksas'ta miting yapacak"

Wall Street Journal gazetesinin, Uludere'de meydana gelen ve 34 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan hava operasyonunun, ABD'nin verdiği istihbarat üzerine gerçekleştirildiğini bildirmesinin Başbakan'ı bir hayli tedirgin ettiğini savunan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bunun üzerine bu gazete yayının, Amerika'daki seçimler sebebi ile Obama'nın iktidarını zora düşürme gayreti içerisinde olduğunu Başbakan Erdoğan yüzü kızarmadan ifade etmiştir.
Bu pişkinliğin sonucunda kendisinin, ABD'deki seçim atmosferine ve propaganda ortamına Obama lehine müdahil olması şaşırtıcı olmayacaktır.
İşi buraya kadar getiren Sayın Başbakan'ın, bundan sonra, mesela Teksas'da bir miting yaparak Obama'nın Türkiye temsilcisi olduğunu tescil ve kayıt altına alması mümkün olabilecektir."


Başbakan'a seslenen Bahçeli, "Geldiğimiz bugün süreçte, Başbakan Erdoğan'dan beklentimiz Türk devletinin itibarını yıpratmaması ve sorumluluğunun gereğini yaparak elim Uludere hadisesini tüm yönleriyle kamuoyuna açıklamasıdır. Nihayetinde sınır ötesinden gelen her kaçak mal; kurşun, mayın, bomba, havan topu, roketatar olarak Mehmetçiği ve polisimizi vurmaktadır. Bilinmelidir ki, PKK'nın yasa dışı yollardan sağladığı finansman kaynaklarını meşru bir hale getirmek, kaçakçıları masum görmek ne pahasına olursa olsun kimsenin haddi değildir.Elbette biz kimsenin suçsuz yere ölmesini istemeyiz ve dilemeyiz.Ancak şehit kanlarıyla hudutları çizilen Türkiye Cumhuriyeti'nin de yolgeçen hanı olmadığını, elini kolunu sallayarak hiç kimsenin sınırlarımızı ihlal ve iğfal edemeyeceğini herkese haykırır ve cesaretle ileri süreriz" dedi.

"Uludere tartışmaları sürerken Türk milleti şehitleriyle ağlamakta, yürekler şehitlerle yanmaktadır" diyen Bahçeli, "2012 yılının ilk beş ayında 23 evladımız vatan ve millet yolunda şehit düşmüştür" diye konuştu.

Memura zam

Konuşmasında memura verilecek zam konusuna da değinen Bahçeli, şöyle dedi:
"Alan değil veren el olmakla her fırsatta övünen Başbakan memurun hakkını bile bile gasp etmiştir.Öğretmen perişan, mühendis üzgün ve tüm memurlarımız bungundur. Hala bu yılın ilk yarısındaki zamlı maaştan ses ve soluk yoktur. Çalışma Bakanı'nın geçtiğimiz Şubat ayındaki bir beyanında; memur zamlarının Nisan ayına sarkması mümkün olmayacak sözleri ise bizce teneke gürültüsünden ibaret kalmıştır. Memurumuzun yüzde 11.14 oranına ulaşan enflasyon canavarına ezdirilmemesi, beklediği sosyal ve ekonomik imkânların mutlaka ulaştırılması AKP'nin siyasi namus ve vefa borcudur. Öğretmenlerimizin ve diğer memurlarımızın maaş dengesizlikleri de düzeltilmeli ve adalet yerini mutlaka bulmalıdır. Ben hepsine güveniyor ve tüm memurlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyorum. Yeter ki memura zam verilsin, namı AKP'de kalsın.
Yeter ki memur rahat olsun, gamı kaybolsun, bunun şeref payesi de hükümete düşsün. Memurlarımızın sesine kulak verilmesini, feryatlarının duyulmasını hararetle istiyor ve tüm gücümle yanlarında olduğunu belirmeyi bir görev addediyorum."

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"28 Şubat süreci kapsamında yeni bir operasyon yapıldı, sizin milletvekiliniz Engin Alan da bu kapsamda ifadesi alındı, nasıl değerlendiriyorsunuz gelişmeleri?" sorusuna Bahçeli, şu yanıtı verdi:

"28 Şubat ile ilişkili olarak yargı süreci başlamıştır. Herhangi bir şekilde kısmi, geçici bazı tedbirlerle oyalanmaması gerekir. Savcılığın elindeki bilgiler neyse bunlar üzerinde kararlılıkla durmalı ve kimden ifade alınacaksa kim yargılanacaksa hepsini davet etmek suretiyle kısa süre içerisinde sonuçlandırılmalı ve darbe tartışmaları Türkiye'nin gündeminden düşürülmelidir."

"Kürtaj ve sezaryene sizin bakış açınız nedir? Başbakan tarafından gündeme getirildi" sorusuna da Bahçeli, "Kürtaj konusu siyasi görüş ve ideolojiler açısından her zaman farklılıklar arz etmiş ve tartışılmıştır. Bu Sayın Başbakan bu konuda bir siyasi görüşünü ve ideolojik temelli bakış açısını ortaya koyuyor, buna saygı duymak lazım ancak kürtaj gibi bir konunun Uludere ile ilişkilendirilmesi çok yakışıksızdır, bu konuda Uludere'yi saptırmak konunun üstünü bir başka yöne çekmek ve bu konuda kadınlarımızı incitmek doğru bir davranış olmamıştır" yanıtını verdi.