Bahçeli'den hodri meydan
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir süredir AKP ile MHP arasında yaşanan "Öcalan" kavgasında Erdoğan'a "Başbakan her şeye rağmen sık sık dile getirdiği gibi samimi bir pişmanlık duyuyor da bu cani hakkında verilmiş infaz karırını uygulamak istiyorsa Milliyetçi Hareket Partisi destek vermeye hazırdır. Hodri meydan" diye seslendi.
cumhuriyet.com.trMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. 7.5 yılı aşan AKP iktidarının neden olduğu ağır tahribatın toplumun tüm kesimlerini derinden etkilemeye başladığını söyleyen Bahçeli, tek tesellilerinin yalnızca büyük milletlerin göstereceği vakar ve sabrın Türk milleti tarafından gösteriliyor olması olduğunu kaydetti. Açılımla birlikte kaşınan etnik kimliklerin kışkırtılması ile birbirine düşman edilmek istenen milletin sağduyusunun takdir-i şayan olduğunu ifade eden Bahçeli Türk milletinin bunca badireye, akan kana, kıyılan cana ve AKP tahriklerine rağmen bozgunculara, işbirlikçilere fırsat vermediğini söyledi. Konuşmasında İstanbul Halkalı'daki askeri servis otobüsüne yapılan bombalı saldırıda şehit düşen askerlerden Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Bölük'ün eşi Elif Bölük'ün eşinin cenazesindeki sözlerini hatırlatan Bahçeli, "İşte açılımın bittiği yer, işte tahriklerin son bulduğu nokta, işte milletimizin yüksek vicdanının, ahlakının ve erdeminin sesi. İşte bütün melanetlere ve saldırılara rağmen ülkemizi ve milletimizi ayakta tutan ruh ve şuur budur. İftihar ediyorum" diye konuştu.
"Yatacakları yer de kaçacakları delik de yok"
Şehit ailelerine 'oğullarının, kocalarının, babalarının kanı yerde asla kalmayacak' diye seslenen Bahçeli, MHP'nin nefesinin 'zalimlerin ensesinde' olduğunu belirterek, "Yıkıma, ayrılığa ve teröre çanak tutanlar bilmelidir ki; yaptıkları yıkım karşısında; yatacakları yer de, kaçacakları delik de yoktur" dedi.
"Başbakan'ın doğrularla bu kadar bağını kopartması dehşete düşürüyor"
Kanlı terör olaylarının özellikle son haftalarda artış göstermesinin toplumu kaygılandırdığını, hükümetin tercihlerinin sorgulanmasına yol açtığını söyleyen Bahçeli, partisinin terörle mücadelede getirdiği önerileri hatırlattı. MHP'nin OHAL önerisine yönelik Başbakan Erdoğan'ın eleştirilerine cevap veren Bahçeli şöyle konuştu:
"Türkiye, Başbakan Erdoğan'ın iflas eden açılımın, şaşkınlığa dönüşmesine ve durumu kurtarmak için yalan ve iftiraya sarılmasına şahit olmaktadır. Yürütmenin başı durumundaki birinin doğrularla bu kadar bağını kopartmış olması hepimizi dehşete düşürmekte, bu anlayışın sahibinin terörle mücadele edemeyecek kadar malul olduğunu göstermektedir. Bu tam bir zavallılıktır. Şimdi biz bu kürsüden bu iddia ve ithamların bu yalanların hangisini düzeltelim. Bunların hangisindeki gerçekleri açıklayalım? Teklif ettiğimiz, OHAL uygulaması tamamıyla Anayasal bir tedbirdir, geçmişte uygulanmıştır, şimdi de gelecekte de uygulanabilir. Bu teklifimize başta Başbakan Erdoğan olmak üzere yandaş ve yoldaş medya ile işbirlikçi lobilerin ağızbirliği ederek karşı çıkmış olmaları dikkat çekicidir. Geçmişte OHAL uygulanırken yanlışlar yapılmış olabilir. Bunlar hükümetlerin ayıbı ve hatasıdır. Bu yanlışların olması bu tedbirin yanlış olmasını gerektirmez. Olağan tedbirlerle önlenemeyecek gelişmeler karşısında, başka türlü sağlanma imkanları kalmamışsa milletin huzur ve esenliği, devletin birliği ve beraberliği için OHAL ilanına başvurmak yasaldır. Ve hiç kimse, milletimizin hür iradesine, milli kimliğine, ekmeğine, demokratik hayatına, sosyolojik varlığına, kültürel birliğine musallat olan bir kalkışmanın önlenmesine engel olamaz, olmamalıdır."
"Çömeldiğin vatan topraklarında OHAL'e karşı duracaksın"
Kendilerine 'Sivas'ın ötesinde olmadıkları' eleştirisini yönelten Başbakan Erdoğan'a 'terörün ve tehdidin yörede azaldığı 1999'da MHP'nin aldığı oy oranına bakması'nı önerdiklerini söyleyen Bahçeli, "Bir yandan bizi Sivas'ın ötesinde olduğunu söyleyip durduğun yerlerde kendince düelloya davet edeceksin, buralara gidemediğimizi söyleyip karanlık oyanlara çekmeye çalışacaksın; sonra zırhlı araçlarla, frekans bozucularla, polis ve asker ordusuyla yanan lastikler, inmiş kepekler ve ıssız sokaklarda Başbakan olarak sindiğin yerlerde ve çömeldiğin vatan topraklarında, her şey normal deyip OHAL'e karşı duracaksın. Bizi ve tekliflerimizi eleştirenlerin kendilerine ait tek bir görüşleri, küresel dayatmalardan başka bir çözümleri varsa buyursunlar kamuoyu ile paylaşsınlar, katılmasak da dinlemeye hazırız" diye konuştu. AKP hükümetiyle olağan hiçbir şeyin kalmadığının ortada olduğunu dile getiren Bahçeli, bugün OHAL önerisine tepki gösteren hükümet üyelerinin de aralarında bulunduğu bazı milletvekillerinin, bir dönem siyaset yaptıkları parti çatısı altında hükümet olduklarında, TBMM'de üç oylamada OHAL'ın uzatılması lehine karar verdiklerini söyledi. Bahçeli, "OHAL kararına yıllar önce onay veren bu düşünce, şayet o gün iddia edildiği gibi güvenliği, bütünlüğü ve bağımsızlığı sağlıyor idiyse, bugün neden teröre hizmet ediyor olsun? Neden terörün diliyle konuşmak olsun? Bu soruların cevabını bulması için bizim Başbakan'a tavsiyemiz, hükümet ortağı oldukları dönemde bu tedbirlere evet diyen mesai arkadaşlarına sormasıdır" dedi.
"Mehmetçik ve polisin şehadetine alkış tutmakla eşdeğer bir sapkınlık"
Gelinen noktanın dünden daha vahim ve önemli olduğunu, MGK bildirileriyle geçiştirilecek, kararlılık mesajlarıyla önlenecek seviyeyi çoktan aştığını ifade eden Bahçeli, "Beka düzeyinde bunca tehdit ve tehlike sağanak halinde yağarken Türkiye'yi korumasız bırakan ve hiçbir tedbire başvurmayan Başbakan Erdoğan'ın ataleti ve tutuk hali kuşku vericidir" dedi. Terörün Başbakan'ın algısındaki gibi hafife alınacak, önemsenmeyecek, olağan görülecek, bahane bulunacak bir yol ve iş kazası olmadığını da kaydeden Bahçeli "Aman teröristi ürkütürüz diyerek anayasal tedbiri reddetmek ve daha da ileri giderek PKK da bunu istiyor demenin anlamı şudur; Bu, Mehmetçiklerin, polislerin korucuların şehadetine ve vatandaşların kaybına alkış tutmakla eşdeğer bir sapkınlıktır. Biz bunun örneğini teröristleri Mehmetçikten önce düşünen hükümetin Amerikalı üyesinin açıklamalarında geçtiğimiz haftalarda görmüş ve lanetlemiştik. Ve maalesef AKP yönetiminde ihanet de olağan hale gelmiştir" diye konuştu.
"Öcalan için hodri meydan"
19 Temmuz 1987'den 30 Kasım 2007'ye kadar OHAL'in dörder aylık sürelerle 42 kez uygulandığını belirten Bahçeli, Erdoğan'ın 'OHAL'in kendi iktidarları döneminde kaldırıldığı'na yönelik sözlerine rakamlarla cevap verdi. Son kaldırma kararını TBMM'ne teklif eden hükümetin MHP'nin de ortağı olduğu 57'nci hükümet olduğunu belirten Bahçeli, AKP ile partisi arasındaki "Öcalan'ın idamı"na yönelik tartışmaları da değerlendirdi. Bahçeli "Eğer Başbakan bebek katilinin asılmaması karşılığında bir pazarlık yapıldığını iddia ediyorsa, bu konudaki işbirlikçileri arayacağı yer MHP değil, idamın kalkması için evet oyu veren AKP kadrolarıdır. AKP grubu adına, 2 Ağustos 2002 tarihinde Meclis'te yaptığı konuşmada 'asamadınız, bundan sonra da asamayacaksınız diyen milletvekiline bu garantiyi nereden aldığını, bu güvenceyi kimin verdiğini dönüp sorması yerinde olacaktır. Ama Başbakan her şeye rağmen sık sık dile getirdiği gibi samimi bir pişmanlık duyuyor da bu cani hakkında verilmiş infaz kararını uygulamak istiyorsa, MHP destek vermeye hazırdır. Hodri Meydan" diye konuştu.
"PKK ,ile tek yumurta ikizi"
Başbakan'ın MHP'yi 'terör örgütünün diliyle' konuşmakla suçladığını hatırlatan Bahçeli, "Ben kendisine PKK ile tek yumurta ikizi gibi benzeşen yönlerini hatırlatmak ve bu yıkımda ardına düşenleri uyarmak isterim. Bebek Katili'nin ihanetin aklanması için önerdiği Anayasa değişimi ile hükümetin de benzer talepleri anayasaya yerleştirme kampanyası arasındaki uyum ve zamanlama yaşanan gerçeklerdir. Hükümetin başının İmralı Canisi ile bu kadar çok olan ortak noktalarının arasında bölücülük ve terörle kendi göbeğini kesmeden, bizi terörle bir tutmaya çalışması ancak Başbakan Erdoğan'ın mantığına uygun hastalıklı bir yaklaşımdır. Bütün bunları 'OHAL'i teklif etmek terörün diline teslim olmaktır' diyen Başbakan'a kimlerle emel birliği yaptığını, kimin diliyle konuştuğunu bu vesile ile hatırlatmak istedim" dedi.
"Ekonomi kanserdir"
Bahçeli grup konuşmasında ekonomideki gelişmeleri de değerlendirdi. Kim ne derse desin, Türkiye ekonomisindeki sıkıntıların bitmediğini, ağır sancıların dinmediğini ifade eden Bahçeli, yaşanan süreçte ekonominin kendi kaderine terk edildiğini söyledi. AKP'nin aklı ve vicdanının bu topraklarda değil başka diyarlarda olduğunu savunan Bahçeli, "Ülkemizdeki sorunları, 'dışarıda da var', diyerek geçiştirmeye ve kabul ettirmeye çalışan siyasi bir mantıkla daha fazla yol alınması ve insanımız lehine değer üretilmesi kesinlikle mümkün değildir. AKP hükümeti, olumsuz göstergelerin başka ülkelerde de olduğunu ispatlamak için heyecanlı ve acelecidir. Çelişkide bocalayan bu siyasi ruh hali, yanlışı savunacak gerekçeleri imal etme alışkanlığının bir hastalık haline dönüştüğünü fark edemeyecek kadar bağını ve bağlantısını gerçeklerle koparmıştır. AKP zihniyeti hastadır ve bu hastalığını ülkemize bulaştırmıştır. Ve ekonomi kanserdir ve yoğun bakımda müdahale beklemektedir" diye konuştu.
G-20 ve Abant eleştirisi
Türkiye'nin terörle kilitlendiğini, milletin canının derdine düştüğünü belirten Bahçeli, G-20 zirvesini de değerlendirdi. Bahçeli şunları söyledi:
"G-2O zirvesi esnasında, muhataplarıyla görüşebilmek için, maç programlarının bitmesini kapılarda bekleyerek sineye çeken Erdoğan, Kanada'ya adeta Türk milletinin değil de, Ortadoğu'nun temsilcisi gibi gitmiştir. Ülkemiz ekonomisinde yangın vardır ve insanımız aç, sefil, yoksul ve işsizdir. Başbakan'ın dikkati ise sadece Gazze'dir ve İran'dadır. Cumhuriyet tarihinin hiçbir onurlu Başbakanı, kendi sorunları dururken, dışarıdaki yel değirmenlerine karşı mücadele vermemiştir. Zannederseniz ki, Başbakan Erdoğan göre tek sorun Gazze ve İran meselesidir, Abantçı zihniyete göre ise yalnızca vesayettir. Evet, bir vesayetin olduğu ve siyasetimizi tanzime çalıştığı veya niyetlendiği doğrudur. Ancak daha kapsamlı, derin ve etkili olanı Türkiye'yi de tanzime yönelik olan küresel vesayettir. Buna dair en ufak bir eleştiri yoktur. Vesayet var diyerek yaygara koparanlar, kendilerinin de küresel vesayetin yerli işbirlikçisi olduklarını daha ne zaman itiraf edeceklerdir? AKP iktidarının ve yanında saf tutan menfaatperestlerin, yandaşların, köşe tutmuş kalemşorların, küresel efendilerinin gerçek niyet ve emelleri net olarak anlaşılmıştır.Bundan sonrasını düşünmesi gereken artık Başbakan Erdoğan ve hükümetidir. Çünkü hesabı bunlar verecek, eğer kaldıysa nedameti bunlar gösterecektir."