Bahçeli kendini ‘Öcalan’la savundu

Bahçeli, AKP ile yapılacak ittifakın “Kürt oylarını etkileyeceğine” yönelik söylemlere, "Bu edepsizliği İmralı’daki cani dahi yapmadı. İmralı canisinden (Abdullah Öcalan), “Eğer bu ittifak gerçekleşirse PKK’liler, benim taraftarlarım oy vermeyecek” diye bir şey duydunuz mu? Verir, vermez ayrı bir konu. Türkiye’yi böyle yanlış istikamete yönlendirmek doğru bir şey deği" tepkisini gösterdi.

SELDA GÜNEYSU

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP ile yapılacak ittifakın “Kürt oylarını etkileyeceğine” yönelik söylemlere “Bunların hepsi zihnen felç olmuş insanlardır. Bu edepsizliği İmralı’daki cani dahi yapmadı” tepkisini gösterdi. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında verilen ‘hak ihlali’ kararına ceza mahkemelerinin uymamasını ise “hem eleştirdi, hem de onayladı.” Bahçeli, “Yargıyı kurumlar olarak birbirleriyle çatıştırarak ve üzerinde tartışmaları yoğunlaştırarak, hatalara düşmemek lazım” derken, “Devletin başına Devlet gelecek sloganının bittiğine” yönelik eleştirilere ise “Devleti tanıyor da kuzgun leşi bilmiyor” yanıtını verdi.

Bahçeli, Osmaniye’de belediye açılışlarının ardından kendisini izleyen gazetecilere, şu açıklamalarda bulundu:

Yeni bir dönemin başlangıcı (2019 için 3. dönem benzetmesi): 96 yıllık Cumhuriyet, 624 yıl ayakta kalmış Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerine kurulmuş oldu. Cumhuriyet kurulduktan 23 sene sonra, çok partili siyasi hayata geçildi. 1946’dan 71 yıl sonra Türkiye, bu defa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçti. Bu, Cumhuriyet tarihinde, siyasi hayatımız açısından üç önemli dönemdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yeni bir dönemin başlangıcıdır.

Geriye dönüşe gerek yok: Böyle bir durumda artık bunun geriye dönüşü olmaz. Geriye dönüşüne gerek var mıdır? Hiç gerek yoktur. Çünkü fiilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi anayasa değişikliği ve halkoylaması ile hem anayasal yönden hem de millet iradesi yönünden genel kabul görmüştür. Bundan sonra yapılacak olan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni çok iyi tanımlayıp, kavrayıp, onun her türlü hukuki zeminini hazırlayıp, uygulamaya geçmektir.

Net cevap olsun diye dedim: Onun için de MHP Cumhurbaşkanı adayı çıkartmayacaktır. “Efendim genel başkan aday olmayı düşünüyor mu? Olursa ne olur, olmazsa ne olur?” diye köşelerde bucaklarda, derelerde tepelerde birtakım söylemlere karşı net bir cevap olarak “Ben aday olmayacağım” dedim. Olmayı düşünenler var, olabilir. Partisi olmayanlar da aday olabilir. Getir 100 bin imzayı sen de aday ol. Ama işin ciddi tarafı 2019 yılının 3 Kasımı’nda Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, bütün hukuki zeminde, demokratik anlayış içinde girdiğini keskinleştirmeli ve öyle bir karara ulaşmalı.


İttifak şekliyle ilgili konuşmadık (Erdoğan-Bahçeli görüşmesi): Sınırlı bir görüşme oldu. Karşılıklı açıklamalar bir kez daha teyit edildi ve memnuniyetler ifade edildi. Onun haricinde basındaki yer aldığı şekliyle, “Efendim uzlaşma nasıl olacak, ittifak nasıl olacak? C mi, B mi, D mi? Bunlara girilmedi. Sadece karşılıklı, iyi niyetle ortaya konmuş olan yaklaşımın hayata geçirilebilmesi için şimdi buna katkı sağlayan ve paylaşan partilerin üçer kişilik birer komisyonla çalışmaların başlatılması tavsiye edildi. Biz de MHP olarak üç arkadaşımızı böyle bir çalışma grubunun içerisine verdik.

Kalemini kır, başka ülkeye git: Komisyonumuz yeni çalışmaya başlıyor. 1991 yılında yapılmış bir ittifak var. Biz o ittifakı dile getirdik. Mesela, birçok değerli bir şahsiyet var; 35 senedir köşe yazıyor Milliyet gazetesinde.. Muhterem bir basın büyüğü, Mehmet Tezkan Bey. Kalkıyor, “Bunlar para için bunu yapıyorlarmış” diyor. Yani ittifakı biz, para için yapıyormuşuz. 35 senenin bilgi birikimi, gazetecilik onuru ayaklar altına alınmıştır. Böyle bir mantık nasıl bir mantıktır? Bunu televizyonda nasıl söylemekte veya köşesinde nasıl yazmaktadır? Bunu göremeyen bir insanının kalemini kırması ve Türkiye’de kırık kalemle bir şey yapamayacağına göre, başka bir ülkeye gitmesi lazım. Çok mantıklı bir şey söylüyoruz. Diyoruz ki
“Türkiye’de şartlar ittifakı zorunlu kıldı.”

Veri yok, analizi yok: Bu ittifak o günkü şartlar içinde gerçekleştirildi ama yasal olmayan bir ittifaktı. Onu yasal hale dönüştürebilmek açısından ya yasa veya yasa değişikliği yapma imkanı yoktu. Böyle bir durum karşısında bir partinin etrafında bütünleşerek, bir seçim çalışması yapıldı. Sonuç itibariyle yüzde 16 küsur oy alındı. Ama ittifak yasal olmadığı için partilerin buradaki payı nedir belli değil. Yani yüzde 16’nın yüzde kaçı MHP’nin, yüzde kaçı Islahatçı Demokrasi Partisi’nin, kaçı Refah Partisi’nin, bu bilinmiyor. O zaman bu partileri nasıl analize tabii tutacaksınız? Bir de o günkü şartlar içerisinde Hazine yardımı yüzde 7 oy oranına veriliyordu; şimdi yüzde 3. Hazine yardımındaki bilinmezlikten dolayı, MHP bir yardım alamıyor.

28 holdingden beslenenlere ses çıkarmıyorlar: Biz böyle bir yanlışı düzeltmek isterken, 35 seninin dev gazetecisi, “MHP parasız kaldığı için bunu istiyor” diyor. Yani 28 tane holdingden beslenenlere sesini çıkarmayacaksın, ülkücülerin beraberce danışma içerisinde, çocuğunun rızkıyla yürüttüğü bir partiye dil uzatacaksın. Mehmet Tezkan Bey, bu sana yakışır mı?


Zihnen felç olmuş insanlar (İttifaktan Kürt oyları etkilenir söylemi): Bu yine belli çevreler, o çevrelerin televizyonlardaki yansımaları… Türkiye’nin tekrar, örtülü de olsa, bölünmesine çaba gösteren bir sakat zihniyetin temsilcileri. Türkiye’yi ‘milli ve yerli’ kavramları yan yana oturttuğunuz zaman, bu Doğu, Batı, Güney, Kuzey’dir. Şimdi böyle bir durumda kalkıyorsunuz, “MHP ile bir seçim stratejisi oluşturduğunuzda veya bir ‘Cumhur İttifakı’ gerçekleştirdiğinizde, Güneydoğu’daki vatandaşlarımızdan oy kaybına uğrarsınız” diyorsunuz. Bunların hepsi zihnen felç olmuş insanlardır.

Bunu İmralı’daki cani dahi yapmadı: Bu edepsizliği İmralı’daki cani dahi yapmadı. İmralı canisinden (Abdullah Öcalan), “Eğer bu ittifak gerçekleşirse PKK’lılar, benim taraftarlarım oy vermeyecek” diye bir şey duydunuz mu? Verir, vermez ayrı bir konu. Ama Türkiye’yi böyle yanlış istikamete yönlendirmek doğru bir şey değil. Sonra, bunun öyle olacağını nereden biliyorsunuz? Erzurum’da belediye başkanlığını kazanan MHP, milletvekilliğini kazanan MHP. Malatya’da kazanan MHP, Kars’ta öyle, Elazığ’da öyle. Bunların hepsi başka insanlardı da bugün mü değiştiler?

Kim bunlar? Bu insanların, şahsi kanaatim olarak söylüyorum, bu tür değerlendirmelerde söz hakkı olmaması lazım. Özgürlükleri kısıtlama manasında demiyorum, edep ve terbiye açısından söz hakkının olmaması lazım. Bunları böyle konuşarak, “Türkiye’yi bir kaosa, krize, kargaşaya, iç çatışmaya sürüklemek için özel bir görevlendirmede bulunan insanlar” sıfatı kazanıyorlar. Yarın bu durum böyle devam ederse, böyle bir çatışmaya girildiği taktirde ne olacak bu memleketin hali? Beş tane araştırma grubu var. Şirketlerin adları belli, muhtevası yok. Vergi cetvelleri yok. Ortakları yok. Kim bunlar?

Ben de ‘MHP’ diye cevap versem: Bu şirketleri tanımak istiyoruz. Şimdi  ben Osmaniye’de, “Şu şu şirketlerden herhangi birisi, ‘Pazar günü seçim olsa kime oy verirsiniz’ dedi mi? Sizi muhatap alıp bu suali yönelten var ise bu suale cevap verenler kimler?” desem bir Allah’ın kulunun eli kalkmaz. Yok çünkü böyle bir olay. Bir Allah’ın kulu da gelip bize sorsun? “ Beyefendi, pazar günü seçim olsa kime oy verirsiniz?” Ben de seçimden önce, ‘MHP’ diye gururlana gururlana cevap versem.
Ahlaki olmaz, edepsizlik olur (Hükümette yer alma): Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişikliğini öneriyorsunuz, anayasal zeminde şekillendiriyorsunuz, halkoylaması ile halkın iradesini alıyorsunuz, sonra da diyorsunuz: “Ben sizinle bu işleri yaptım, devam ettireceğim. O zaman hükümetin içinde bana da pay ver.” Bu ahlaki olmaz, edepsizlik olur. Biz diyoruz ki, böyle bir şeyin içine girmeyiz. Bunun yasal şartları böyle. Bu şartlar değişmez.

Kılıçdaroğlu’na görev düşüyor (Canan Kaftancıoğlu’na soruşturma): MHP, prensip itibarıyla, bir başka partinin içişlerine karışmaz. Geçmişte de söyledim hala tekrar ediyorum. Ama bu şekliyle basına yansıyan konular çok sık gündeme geldiği vakit bizden ziyade CHP’nin yönetiminin düşünmesi lazım. Burada Kemal Kılıçdaroğlu’na çok büyük bir görev düşüyor. Türkiye’nin tarihinde kapanmış yaraları kaşıyabilecek bir üslubu kullanan bir siyasetçi var ise, partisinde onu gözden geçirmesi lazım. Belki de hanımefendinin çok farklı düşüncesi, görüşü ve çalışma düzeni vardır. CHP de bundan çok büyük bir fayda sağlayacağını umuyorsa diyeceğim bir şey yok.

Yargıyı çatıştırmamak lazım (AYM’nin gazeteciler kararı): Yargıyı, kurumlar olarak, birbirleriyle çatıştırarak ve üzerinde tartışmaları yoğunlaştırarak hatalara düşmemek lazım. Bu konuda herkes konuşacağına ,televizyonlarda yargıyla ilgili bilim insanlarının kurumları da dikkate alarak, değerlendirmelerini yapıp, tavsiyelerde bulunması doğru bir yoldur. Şimdi içerde iki insan var, tahliye umuduyla beklenti içerisindeler. Onun psikolojik ortamını bir düşünün. Bir taraftan da hukuku farklı bir noktada yargılayıp, bazı gelişmeleri dikkate alıp, bugün için Türkiye’nin başına bela olmuş unsurları cesaretlendirecek konumda hukuku kullanmak da doğru değil. O bakımdan hükümet buna bir cevap vermiştir.

Devleti biliyor, kuzgun leşi bilmiyor (Devletin başına Devlet gelecek sloganı üzerinde söylenenler): İsmimden dolayı bunu kullanıyorlarsa, özeleştiri yapıyor örtülü tarzda. Yok, tarihi kültürümüzden gelen bir söylemin manasını kavrayamayacak kadar bir şuursuz ise o şuursuzluğunu benim üzerimde denemesin. Ben, ‘Devlet’ ismini taşımadan önce de bunu söyleyenler var. Demek ki ‘kuzgun leşi’ bilmiyor. Devleti tanıyor da ‘kuzgun leşi’ bilmiyor.


Sibel Can’ın şarkısıyla gönderme
Bahçeli, “Seçimlerde MHP, söylenenin aksine çok daha fazla oy alırsa, o zaman eleştirenlere ne yanıt vereceksiniz” sorusuna ise ‘esprili’ yanıt verdi. Sibel Can’ın ‘Hançer’ adında bir şarkısı olduğunu ve bu şarkıda “Kader, sen bize eşit davranmadın” sözlerinin geçtiğini söyleyen Bahçeli, “MHP, milletin kaderini belirleyecek yapıda bir siyasi kurumdur” dedi.

Murat Boz’la görüştü
Bahçeli, gazetecilerle görüşürken, Osmaniye Belediyesi’nin açılışına davetli gelen ses sanatçıları Murat Boz ve Hadise’nin konserini takip edemediği gerekçesiyle, Boz’u da telefonla aradı. Konserlerine kalamadığı için üzüntülerini ileten Bahçeli, Hadise’ye de selamlarını iletti.