Bağış ve Şahin'den AB değerlendirmesi
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB ile müzakere sürecinin, AB Müktesebatı ile hiçbir ilgisi olmayan siyasi sorunlardan uzak tutulması gerektiğine inandıklarını söyledi.
cumhuriyet.com.trTürkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 62. toplantısında konuşan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB sürecinin siyasi nedenlerden dolayı ciddi anlamda sekteye uğradığını ifade etti.
5 faslın açılmasının bir üye ülke tarafından tam üyelikle bağlantılı olduğu gerekçesiyle engellendiğini, 8 faslın müzakereleri Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi'nin kararı çerçevesinde müzakerelere açılamadığını, 11 faslın ilgili tarama sonu raporları ise yine siyasi sebeplerden dolayı uzlaşıya varılamadığından uzun süredir Konseyde beklediğini dile getiren Bağış, ''Hükümet olarak, müzakere sürecinin AB müktesebatı ile hiçbir ilgisi olmayan siyasi sorunlardan uzak tutulması gerektiğine inanmaktayız. Maalesef Aralık 2006 tarihinden bu yana yaşanan gelişmeler, siyasi sorunların tüm sürece egemen olduğunu kanıtlamıştır. Türkiye-AB ilişkileri bazı üye devletlerin siyasi yaklaşımlarının etkisi altında kalmıştır. Siyasi nitelikli sorunlar, katılım müzakerelerimizi etkilememeli ve yavaşlatmamalıdır'' dedi.
Süreci etkileyebilecek siyasi düşüncelerden ve üye ülkelerin iç politika kaygılardan bağımsız olarak her Başkanlık süresince mümkün olduğu kadar çok faslın açılmasına büyük önem verildiğini belirten Bağış, İsveç Dönem Başkanlığında, son derece teknik ve zor olan Çevre Faslını açmak için olağanüstü çaba harcandığını söyledi. Bağış, açılış kriteri olan Strateji Belgesinin hazırlandığını ve Konseyin değerlendirmelerinin beklendiğini belirterek, ''Amacımız, Aralık ayında söz konusu faslı açmaktır'' diye konuştu. Bağış, şunları kaydetti:
''Esasında, üye ülkelerin siyasi engellemeleri olmasaydı bugün hemen açılabilecek 6 fasıl bulunmaktadır. Ayrıca açılış kriteri bulunmakla beraber, siyasi engellemeler aşıldığı takdirde çok kısa sürede açılabilecek 3 fasıl mevcuttur. Dolayısıyla Türkiye 9 faslı çok kısa bir sürede açabilecekken, siyasi nedenlerden dolayı ilerleme kaydedememektedir.
Toplamda 17 faslın açılması teknik olmayan farklı siyasi sebeplerle engellenmektedir. Oysa ki, 2009 Yılı İlerleme Raporu müktesebat fasılları açısından incelendiğinde Avrupa Komisyonu 21 fasılda ilerleme sağlandığını ifade etmektedir. Müzakere sürecimizin karşı karşıya kaldığı siyasi blokajlar dolayısıyla 17 faslı açamadığımız ve bir kısım fasıla dair açılış kriterlerinin daha tarafımıza iletilmediği düşünüldüğünde, bu noktada olmak reform süreci açısından umut vericidir. Raporun oldukça kapsamlı ve teknik değerlendirmeleri içermesi tam üyelik yolunda sistematik bir şekilde ilerleyerek doğru adımlar attığımızın ve sürecin olgunlaştığının en açık göstergesidir.
2009 İlerleme Raporunun Siyasi kriterler ile ilgili bölümünde Hükümetimizin reform çalışmalarının özellikle son dönemde yoğunlaştığı çeşitli vesilelerle ifade edilmiş, ayrıca sayın Cumhurbaşkanımızın da bu sürece yönelik olumlu katkıları vurgulanmıştır.''
"Birlikte çalışmaya hazırız"
İletişim etkinliklerinin bilinçli ve planlı bir şekilde yürütülmesi, istenilen hedef kitleye ulaşma konusunda daha etkin ve başarılı adımlar atılması için AB Genel Sekreterliği'nde İletişim Başkanlığı'nı kurduklarını ve AB İletişim Stratejisini (ABİS) hazırladıklarını belirten Bağış, ''Bu strateji kapsamında, önümüzdeki dönemde gerek üye ülke parlamentoları gerekse Avrupa parlamentosu ile işbirliğin artırılması önem arz etmektedir'' dedi.
Gelecek dönemde, AP'de Türkiye Dostluk Grubu'nun yeniden canlandırılmasına, siyasi partilerin Avrupalı siyasi parti aileleriyle daha yakın işbirliği kurmasına, Avrupa Siyasi Parti Aileleri toplantılarına etkin katılımına, üye ülke parlamentolarıyla temaslar ve ziyaretlerin arttırılmasına, TBMM AB Uyum Komisyonunun desteklenmesine, üye ülke ve Türk gençlerinden oluşan ''Karma Gençlik Parlamentoları'' oluşturulmasına, yeni kurulan TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile işbirliği yapılmasına yönelik çalışmalara öncelik verilebileceğini ifade eden Bağış, ''Bu konularda sizlerle hem TBMM hem AP kanadıyla birlikte çalışmaya hazırız'' diye konuştu.
"Enerji faslını açmaya hazırız"
Nabucco ve Güney Akım projelerinin başlatılmasının 21. yüzyılın AB enerji güvenliği açısından Türkiye'nin önemini bir kat daha artırdığını anlatan Bağış, enerji faslında müzakerelere başlanmasının, Türkiye'nin AB enerji iç pazarı ile uyumunu hızlandırmaya katkıda bulunacağı gibi, enerji konusunda stratejik bir konuma sahip olan Türkiye'nin AB'ye de katma değer sağlamasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin teknik olarak bu başlıkta müzakere sürecini başlatmaya hazır olduğunu ifade eden Bağış, ''Dolayısıyla beklentimiz faslın hızlı bir şekilde müzakerelere açılabilmesini teminen Konseyin tarama raporu değerlendirmesini artık neticelendirmesi ve bunu müteakip müzakerelerin açılması için gerekli siyasi iradeyi göstermesi gerekmektedir'' dedi.
Bağış, yasadışı göçmenler konusunda da yapılan çalışmaları da anlattı.
''Gümrük Birliğinin her iki taraf için de etkin bir biçimde işleyebilmesini sağlamak için bazı konularda Topluluğun desteğini beklemekteyiz'' diyen Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu hususlar temel olarak; AB'nin Serbest Ticaret Antlaşması yapmış olduğu ülkelerin Türkiye ile Serbest Ticaret anlaşması imzalama karşısındaki isteksizliklerinin giderilmesine yönelik AB'nin bazı tedbirler alması,
AB'nin ortak ticaret politikası mevzuat hazırlama çalışmalarına Türkiye'nin etkin katılımının sağlanması,
Türk mallarının AB içinde serbest dolaşımına olumsuz etkisi bulunan Türk tırlarına uygulanan taşımacılık kotalarının kaldırılmasıdır.
Bu çerçevede, Türkiye-AB ortaklık ilişkimizin kapsamına giren bir diğer konu da AB'nin en üst yargı organı olan ATAD'ın 19 Şubat 2009 tarihinde almış olduğu soysal kararı ve bu kararın gerektiği gibi uygulanmasının sağlanmasıdır. Bu konuda hem üye devletlerden, hem de AB kurumlarından hukukun üstünlüğü ilkesinin gereklerini yerine getirecek adımların atılmasını bekliyoruz.
Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir akıl ile yaklaşmak, Avrupa'nın krizden çıkmasına katkı sağlayacak, dolayısıyla Türkiye'nin AB'nin siyasi, ekonomik, jeopolitik ve kültürel geleceğine önemli katkılar verecek bir ülke olduğunu ortaya koyacaktır. AB tam üyeliğinin de Türkiye'nin demokratik, müreffeh ve istikrarlı bir topluma dönüşmesi için önemli katkılar sağlayacağı açıktır. Böylesi 'kazan-kazan' anlayışına dayanan bir ilişkiyi kısa vadeli siyasi mülahazalarla değil uzun vadeli bir stratejiyle görmek gerekmektedir.
Gerçekten de hem Türkiye, hem Avrupa birbirleriyle karşılıklı kazanç ve beraber hareket etme yoluyla sorunlarına çözüm bulma ilişkisine girdikleri zaman, küreselleşen dünya içinde güçlü olacak, bu dünyanın demokratik yönetimine katkı verecek toplumsal oluşumlardır.''
Bağış, Türkiye'nin, karşılıklı kazanç ilkesi çerçevesinde müzakere sürecini başarıya ulaştıracak güç, birikim, heyecan ve iradeye sahip olduğunu belirterek, ''Türkiye'nin AB'ye üye olması tarih ve coğrafyanın gereğidir. Bunun için AB tarafının 'ahde vefa' ilkesine bağlı kalması gerekmektedir'' diye konuştu.
Şahin'in açıklamaları
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Avrupa Birliği'nden herhangi bir ayrıcalık beklemediklerini belirterek "Türkiye'nin müzakere sürecinin, AB müktesebatıyla ilgisi olmayan siyasi sorunlardan uzak tutulması gerektiğine inanıyorum " dedi.
Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun Genel Kurul toplantısının açılış konuşmasını yaptı. Türkiye'nin 1963'ten beri AB üyeliği yolunda ilerlediğini ve hedefinin tam üyelik olduğunu vurguladı. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun, 12 Eylül 1963'te Ankara'da imzalanan ortaklık antlaşmasının yürütülmesine ilişkin konuları incelemek ve AB mevzuatının Türkiye'ye taşınması çalışmalarına yardımcı olmak amacıyla 1965'te kurulduğunu hatırlatan Şahin, "Eğer şu anda Türkiye, AB katılım müzakerelerini yapan bir ülke haline gelmişse, bunda en büyük paylardan biri de bu komisyona aittir" dedi. Haziran ayında yapılan seçimler sonucunda, AP kanadının yeniden oluşturulduğunu ifade eden Şahin, bu nedenle toplantının tanışma fırsatı ve gelecekteki ortak çalışmalar için izlenecek yol haritasında görüş alışverişinde bulunma imkanı sağlayacağını kaydetti.
AB'ye tam üyeliğin Türkiye'nin stratejik hedefi olduğuna işaret eden Şahin, son yıllarda önemli mesafeler alındığını, TBMM'nin ise bu yönde üzerine düşeni yaptığını belirtti.
ahin, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin siyasi sorunlardan uzakta tutulması uyarısında da bulundu. Bugüne kadar 35 fasıldan sadece 11'inin açılabildiğini söyleyen Şahin, siyasi nedenlerle diğer fasıllarla ilgili ilerleme sağlanamadığını kaydetti. Şahin, "Bu durumu anlamak ve kabul etmek mümkün değildir. AB'den bizim için herhangi bir ayrıcalık beklemiyoruz. Diğer aday ülkeler hakkında hangi usul izlenmişse, ülkemiz için de bu usulün takibini bekliyoruz. Bütün bu güçlüklere rağmen AB'ye tam üyelik, dış politikamızın en önemli hedefi olmaya devam edecektir. Komisyonunuz Türkiye'yi, AB için bir yük değil, bir değer olarak ortaya koyacak bakış açısıyla değerlendirmeye devam edeceğine inanıyorum'' diye konuştu.