Babası ölüyor

Uyutulan hasta tutuklunun yanı başında, ailesi yerine jandarma nöbet tutuyor

Hilal Köse / Cumhuriyet

Komünist Parti - İnşa Örgütü davasında müebbet hapis cezasına mahkûm edilen ve 18 yıldır cezaevinde olan Mehmet Canpolat (48), ölüm kalım savaşında tahliye bekleyen hükümlülerden yalnızca biri. Yoğun bakımda, yanı başında ailesi yerine jandarma nöbet tutuyor. Canpolat, Kocaeli Devlet Hastanesi’nin “cezaevinde kalabilir” raporu vermesinden beş gün sonra, beynindeki
tümör nedeniyle komaya girdi. Üstelik, bu rapor, aylar öncesinde yapılan muayeneye dayanılarak hazırlanmıştı.

Canpolat, cezaevinde uzun yıllar KOAH hastalığıyla mücadele etti, bir gözünü kaybetti. Sorunları ağırlaşınca, yaklaşık 10 ay önce infazının ertelenmesi için savcılığa başvurdu. Kocaeli Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu, savcılığın talebi üzerine, 13 Mayıs 2014 tarihli muayeneye göre, 2 Aralık 2014’te rapor düzenledi. Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi Müdürlüğü’ne gönderilen raporda, Canpolat için şu değerlendirme yapıldı: “Cezasının infazının ertelenmesi gerekmez. Cezanın infazı hükümlünün hayatı için kesin bir tehlike teşkil etmez.”

 

3 operasyon geçirdi

Raporun çıkmasını beklediği süreçte Canpolat’ın baş ağrıları dayanılmaz bir hal aldı ancak hastanelerden ağrı kesicilerle koğuşa gönderildi. Bayılmaya başladı, giderek hareket edemez hale geldi. Diğer gözünde de görme kaybı başlayan Canpolat, 7 Aralık’ta konuşamaz ve bilinci
kapalı bir halde, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin tutuklu servisine
sevk edildi. Beyninde tümör olduğu tespit edildi ve 3 operasyon geçirdi. 10 Aralık’tan bu yana, yoğun
bakım ünitesinde. Vücudu kemoterapiyi kaldırmadığı için uyutuluyor.

 

Ağır ihmal var

Canpolat’ın avukatı Gülizar Tuncer, infazın ertelenmesi için 10 Aralık’ta savcılığa yeni bir dilekçe sundu. Ancak bir aydır, avukatın talebine yanıt verilmiyor. Tuncer, “Cezaevi idaresi, doktorlar, savcılık herkes şimdi gelinen tablonun sorumlusu. Ölüm döşeğinde tahliye bekliyoruz. Savcılık ise Adli Tıp’tan rapor bekliyor. Takdir yetkisini kullanmıyor” diyor.

 

‘Elini tutayım’

Canpolat’ın kızı Berivan Canpolat, isyan ediyor: “Babam artık hiç uyanmayabilir. Bir kez kemoterapi aldı. İkincisi vücudu kaldırmayacağı için yapılamadı. Enfeksiyon var. Doktorlar, ‘her şeye hazırlıklı olun’ diyorlar... En azından huzurlu olsun. İki üç gün yanında kalayım, elini tutayım. Başka bir şey istemiyorum.” Babasının boğazına bağlanan solunum cihazıyla nefes alabildiğini, tümörün bır kısmının alınamadığını söyleyerek devam ediyor: “Son kez, yoğun bakıma girmeden önce, eksi 3. katta, 3 demir parmaklığın arkasındaki odasında görmüştüm. 5 dakika. Çok kötüydü. Bir şeyler anlatmaya çalıştı, anlamadım. Gözünü tavana dikmişti. Elimi sıktı, beni görmüyordu. Hemen doktoru buldum. O gece halama ‘Ben öleceğim, beni bırakma’ demiş.”

Savcılık izniyle kardeşine refakat eden Elmas Kılıç ise şunları söylüyor: “Çok zayıfladı. Giderek kötüleşiyor. Annem ve babam hiç göremedi. Yalnızca Berivan 5 dakika görebildi. En az 3 jandarma yoğun bakım odasının içinde başında nöbet tutuyor. Doktorların itirazları durumu değiştirmedi. Hatta doktorlarından biri jandarmayı şikâyet etmiş. Ölüm döşeğindeki hastayı ‘kaçmasın’ diye bekliyorlar.”