Azerbaycan-Ermenistan çatışması bölgedeki kuvvetler için ne ifade ediyor?
Kudüs merkezli Jerusalem Post’ta yayınlanan makalelerde, bölge devletlerinin Azerbaycan – Ermenistan çatışmasına ilişkin tutumları ve çatışmanın İsrail ve Ortadoğu’ya yönelik olası etkileri masaya yatırıldı.
Mustafa Birol GügerJerusalem Post’ta, Seth J. Frantzman imzasıyla yayınlanan iki makalede, ABD’nin bölgedeki başat rolünü yitirmesiyle birlikte Rusya, Türkiye, İran ve İsrail gibi ülkelerin krizlerde daha etkin rol üstlenmeye başladığının altı çizildi. Frantzman’e göre, Azerbaycan-Ermenistan çatışması; Türkiye ve İran'ın bölgedeki stratejik hedefleri dolayısıyla İsrail tarafından, ‘endişe verici bir gelişme’ olarak kabul ediliyor.
Frantzman, Rusya'nın henüz çatışmaya dahil olmadığını, ancak ‘Ermenistan'a bir adım daha yakın duran’ bir arabulucu görüntüsü verdiğini, Türkiye'nin ise aksine, aktif bir biçimde Azerbaycan'ın yanında yer aldığını belirtiyor.
İşte, makalelerden satırbaşları:
TÜRKİYE VE RUSYA
Ankara oyuna fiili olarak dahil olursa, Rusya (arzu ettiği arabulucu rolü gereği) Türkiye ile anlaşmanın yollarını arayabilir. Astana, Soçi ve Libya'daki diplomatik yaklaşımlarına bakacak olursak, bunun bir tür Rus modeli olduğunu söyleyebiliriz. Rusya, Türkiye ile hem anlaşmazlık içinde, hem de müzakere masasında oturuyor. Öncelikli hedefi ise Batılı güçleri bölgeden çıkarmak…
İRAN, TÜRKİYE VE AZERBAYCAN
İran da, Kafkasya coğrafyasını dikkatle takip eden oyunculardan biri. Bir süredir Azerbaycan'la yeni bir demiryolu projesi yürütüyor. İran’ın temel hedefi de Rusya ile örtüşüyor: Çok kutuplu bir dünya yaratma arzusunda, Çin ve Rusya ile daha yakın ilişkiler kurmak...
Bu amaç, bir yönüyle Türkiye'nin de ilgisini çekiyor, zira İran ve Türkiye görece sıcak ilişkilere sahip. Üstelik İran, (Güney Azerbaycan'da yaşayan) ciddi bir Azerbaycan Türkü nufusuna sahip ve vatandaşlarının, oluşabilecek muhtemel bir istikrarsızlığa nasıl tepki vereceğini kestiremiyor.
ABD VE AB
ABD artık 1990'larda olduğu gibi savaşları durdurmayı umursamıyor gibi görünüyor, bu da Moskova, Tahran, Ankara ve diğer merkezlerin Kafkasya'daki çatışmalarda büyük rol oynayacağı anlamına geliyor.
Avrupa Birliği artık anlamlı bir rol oynamıyor ve bölgedeki çoğu ülke, Avrupa ülkelerinin genellikle kuru demeçler verip, göstermelik bildiriler yayınladıklarını, bunun dışında da pek bir şey yapmadıklarını düşünüyor. AB'ye yönelik bu kanı Suriye, Libya, Doğu Akdeniz krizleri ve son olarak da Belarus olaylarında kuvvetlendi.
TÜRKİYE, İSRAİL, AZERBAYCAN
İsrail ve Azerbaycan, uzun yıllardır yakın ilişkilere sahip. İsrail’in en yetenekli diplomatlarından biri olan George Deek, İsrail’in Azerbaycan’daki yeni büyükelçisi olarak görev yapıyor. Telaviv ayrıca, Bakü ile savunma ticareti yürütüyor. Azerbaycan Müslüman bir ülke ve İsrail'e en açık ülkelerden biri, ancak bu ilişkiler oldukça karmaşık bir boyuta sahip. İsrail'in, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmalarda tarihsel bir çıkarı yok. İsrail için sorun, bölgede kendi çıkarlarına yönelik en büyük tehlike olarak gördüğü ülke olan Türkiye.
Ankara-Bakü ilişkileri giderek daha da güçlü hale geliyor ve bu durum, İsrail’in bölgedeki pozisyonuna zarar verme potansiyeli taşıyor. Örneğin, geçmişte İsrail, Azerbaycan'a silahlı insansız hava araçları satarken, bugün bu görevi Türkiye üstlenmiş durumda.
TÜRK SİHA’LARI
Rusya, Türkiye ve diğer devletler, sahip oldukları hava savunma ve diğer askeri sistemleri test etmek istiyor. Azerbaycan’ın Türk SİHA'larına yaptığı büyük yatırımın, çatışmaları kazanmasına yardım edip etmeyeceğini herkes merak ediyor. SİHA'lar zayiatı azaltmaya yardımcı olacaktır, ancak hiçbir zaman büyük bir savaşı kazanmak için taktiksel olarak başarılı bir şekilde kullanılmadıklarını not etmekte de fayda var.
Türkiye, SİHA endüstrisinde yeni bir fenomen, oysa İsrail tarihsel olarak bu alandaki lider ülkelerden biri. Türkiye bir zamanlar, İsrail tarafından üretilen Heron marka SİHA'ların en büyük müşterilerinden biriydi, bugün durum değişti...