Ayşe Emel Mesci: ‘Türkiye’yi gezsin istiyorum’

Ayşe Emel Mesci yönetmenliğindeki oyun, İzmir’de İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşuyor.

Mehmet İnmez

Dünyaca ünlü şair Nâzım Hikmet’in başyapıtlarından “Kuvayi Milliye Destanı”, Ayşe Emel Mesci’nin yönetmeliği ve koreografisiyle sahneye taşındı.

Mesci, “toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çok”ların kurtuluş mücadelesini, İzmirli sanatseverlerle buluşturuyor. Ankara ve İstanbul’da sergilenen eser için çeşitli kentlerde okuyan 13 genç tiyatrocu, pandemi şartlarında gece gündüz çalıştı.

Anadolu’dan gelen ve Batı taklidi olmayan kendine has “Aema” tekniğini eserde kullanan Ayşe Emel Mesci’nin oyunu, farklı sahne yapısı, oyuncuların vücut dili ve Anadolu halkını anlatan dansları ile izleyicilerin karşısına çıkacak.

Ege Bölgesi’nin, tiyatronun ana damarlarından biri olduğunu belirten usta yönetmen, “Tüm İzmirlileri bu antiemperyalist savaşın bize bırakmış olduğu çok değerli Cumhuriyeti korumak adına bu oyuna davet ediyorum” dedi.

- “Kuvayi Milliye Destanı” oyunu daha önce nerelerde sahnelendi?

Bu oyunu 2016 yılında ilk kez Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda 4. sınıf öğrencilerimle sahneye koymuştum ve İstanbul Tiyatro Festivali’nde oynamıştı. O zaman 1 saat 5 dakikaydı oyun ve festivalde çok beğeni kazanmıştı. Daha sonra 2019 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde mezuniyet oyunu olarak gerçekleştirdim.

Bu sene İzmir Büyükşehir Belediyesi açılış sahnesi için Kuvayi Milliye Destanı’nı yapmamı istedi. Oyuncu seçimi ile birlikte özellikle mezun ve genç sanatçıların oyuna katılmasıyla birlikte sahnelenecek. Biz provaya mart başında başlamıştık ve amacımız 23 Nisan’a yetiştirmekti. Meclis’in açılışının 100. yıldönümüne denk getirmek istemiştik. Fakat bildiğiniz gibi pandemi koşullarında karantinada kaldık. İptal oldu, 3 ay çalışamadık.

- Pandemi süreci sizin açınızdan nasıl geçti?

Kurtuluş Savaşı ve Kuvayi Milliye ruhuyla hareket ettik. Bizler pandemi koşullarına uyduk. Belediye de isteklerimizi yerine getirdi. Ateşlerimiz ölçülüyor, gıda konusunda bir sorunumuz yok. Oyuncularımızın sosyal mesafesine dikkat ettik. Biliyorsunuz tiyatro suya yazı yazmak gibidir, ama kalıcı olması için de mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız. Zorlandık ama başardık.

- Oyuncularınızdan bahseder misiniz?

Tiyatro okullarından mezun olanların yanı sıra, radyo televizyon, sağlık ve makine mühendisliği bölümünden mezun oyuncular var. Amatör olarak tiyatro ile ilgileniyorlar. Bunun için çok özel bir çalışma yaptım. Müjdat Gezen’de olup sonra İzmir’e yerleşen ve benim mezun ettiğim bir öğrencim var. Değişik üniversitelerden mezun olanlarla bir ekip oluşturmak insana mutluluk veriyor. Uyumsuzluk yaşamadık, o yandan çok keyifli bir çalışma oldu.

ÖZEL BİR TEKNİK

- Kullandığınız teknikler oyununuzu nasıl etkiledi?

Müjdat Gezen’in isim babası olan “Aema” tekniğini kullanıyorum. O teknik, tamamen yeni bir beden oluşumu üzerine kurulu. Gerek tiyatrodaki hocamız Muhsin Ertuğrul’un yönetimindeki şehir tiyatrolarında Darülbedayi ustalarından öğrendiklerimiz ve konservatuvarda öğrendiğimiz modern teknikler, daha sonra da 1980 sonrası yurtdışında yapmış olduğum reji çalışmaları ve sahneye koyduğum oyunlardan oluşuyor. Anadolu’dan gelen ve Batı taklidi olmayan kendimize has ve kendi yöntemlerimle geliştirdiğim bir teknik. Oyuncularımda müthiş bir gelişme sağladı. Önce bir atölye yaptık. O atölyede onları yetiştirdim. Seste, nefeste, bedende, göstergede, her şeyde. Ondan sonra onun üzerinde oyunu kurgulamaya başladım.

- Oyunun İzmir’de seyirciyle buluşması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu oyunun İzmir’de oynanması büyük bir şans oldu. İzmir’i tarihi ve kültürü tiyatro kökleri açısından çok önemsiyorum. Özellikle Kurtuluş Savaşı’nda İzmir halkının vermiş olduğu fedakârca direnişi de dünyada emperyalizme karşı verilen ilk Kurtuluş Savaşı’nın umuyorum ki devamcılarıyız. Onun aydınlanma devriminin devamcıları olarak bunu sahneye koymaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. İzmir halkıyla buluştuğunda gerçek açığa çıkacak. Çok heyecanlıyız ve seyircinin tepkilerini bekliyoruz. Bu oyunun açılışının İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde olmasının çok önemli bir değeri var.

- Oyun, İzmir dışında başka yerlerde de sahnelenecek mi?

İzmir çevresine de turneler olacak. Aşağı yukarı şu an 34 oyun görünüyor. Fakat benim en büyük isteğim bütün Türkiye’yi gezsin oyun. Zaten oyuncuların enerjileriyle ayakta duran bir oyun. Çok fazla dekoru yok. Öyle ağır bir oyun değil, gezici bir oyun aslında. Bu anlamda çok arzu ediyorum bütün Anadolu’da oynanmasını. Hatta yurtdışına da gitmesini arzu ediyorum.

KÜNYE

Okay Temiz’in müziklerini, Selim Cinisli sahne dekorunu yaptığı tek perdelik oyunun oyuncu kadrosunda ise Özgün Aytar, Onur Taşdemir, Kübra Kalabalık, Ulaş Narlı, Çağla Kuba, Gizem Karasu Mersinli, Ege Derin, Canan Kesebir, Gülşah Kocabıyık, Ecem Aydın, Ferhat Susan, Onur Çatal ve Uğur Akipek yer alıyor.