AYM’nin OHAL KHK’lerini iptal yetkisi var
AYM’nin geçmişte verdiği kararlar KHK’lerin Yüksek Mahkeme’ye taşınabileceğini ve yapılacak yargılama sonucu iptal edilebileceğini gösteriyor.
KEMAL GÖKTAŞCHP’nin OHAL KHK’lerini Anayasa Mahkemesi’ne götürme hazırlıkları yapması iktidar ile yeni bir tartışma başlattı. AYM’nin daha önce OHAL dönemlerinde çıkarılan KHK’lerle ilgili verdiği kararlar AKP’nin iddiasının aksine AYM’nin anayasadaki sınırlamalara aykırı hükümler taşıyan OHAL KHK’lerini iptal etme yetkisinin olduğunu gösteriyor. Tartışmaların odağında anayasanın 148/1. maddesinde yer alan “Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz” hükmü yer alıyor.
1991’de iki karar...
AKP’liler bu hükme dayanarak AYM’nin OHAL KHK’lerini denetleyemeyeceği ve iptal edemeyeceğini savunuyor. Oysa AYM 1991 yılında verdiği iki kararla “OHAL KHK’lerinin gerçekten OHAL KHK’sı niteliklerini taşıyıp taşımadıklarına” bakarak bir sonuca varılabileceğine hükmetmişti. AYM’nin kararlarında “AYM, OHAL KHK’si adı altında yapılan düzenlemelerin anayasanın öngördüğü ve anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutmadığı gerçekten bir OHAL KHK’si niteliğinde olup olmadıklarını incelemek ve bu nitelikte görmediği düzenlemeler yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi yapmak zorundadır” denilerek AYM’nin OHAL KHK’si adı altında çıkarılan KHK’leri de denetleyebileceği belirtilmişti. AYM, 1990/25 E. ve 1991/6 E. sayılı kararlarında, OHAL KHK’si adını taşısa da anayasanın getirdiği sınırlamaları aşan düzenlemeler yapan KHK’lerin iptal edileceğine hükmederken şu kıstasları getirmişti:
-KHK’ler OHAL’in gerekli kıldığı konularda çıkartılmalıdır. Yani OHAL ilan edilmesine neden olan konular dışındaki KHK’ler, OHAL KHK’si sayılamayacağı için AYM iptal edebilir.
'Yasalar değiştirilemez'
-OHAL KHK’leri, OHAL’in ilan edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler. Olağanüstü halin sona ermesine karşın, OHAL KHK’sindeki kuralların uygulanması devam edemez. Yani, OHAL KHK’leri ile yasalarda değişiklik yapılamaz.
-Olağanüstü yönetimlerde, temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlandırılması ve durdurulması anayasanın 15. maddesine göre yapılabilecektir. Buna göre sınırlandırma: a- Milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı olamaz. b- Ancak durumun gerektirdiği ‘ölçüde’ olabilir. c- Kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
OHAL anayasal düzeni korumak için olmalı AYM’nin 1991/6 E. Sayılı kararında belirli durumlarda ilan edilebilecek olan sıkıyönetim ve OHAL’in, “hukuku dışlayan keyfi bir yönetim anlamına gelmeyeceği” belirtilirken, “Olağanüstü hal yönetimlerinin amacı, anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır. Bu nedenle olağanüstü yönetim usulleri yürütme organına önemli yetkiler vermesine, hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın, demokrasilerde sonuçta bir hukuk rejimidir” uyarısında bulunmuştu. ‘Hukuk devletinin fişi’ AYM’nin bu uyarısına karşın hükümetin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan ettiği OHAL’e dayanarak çıkardığı KHK’lerle belediyelere kayyım atanmasından, savunması dahi alınmayan on binlerce kamu görevlisinin ihracına kadar temel hakları ihlal eden çokça tasarrufa gidildi. Mevcut haliyle Türkiye, anayasayı kaldırmayı amaçlayan darbecilerden kurtuldu ama TBMM’nin devre dışı bırakıldığı ve OHAL KHK’leri ile yönetilen bir ülke haline döndü. AYM’nin 25 yıl önce, anayasanın verdiği yetki dışında OHAL KHK’leri çıkarılmasını engellediği kararlarına bugün sadık kalıp kalmayacağı çok önemli bir sorunun da yanıtı olacak. AYM’nin kararı, komadaki “hukuk devleti”nin fişini çekebileceği gibi hiç değilse şimdilik onu ölümden kurtarabilecek yeni bir can suyu da olabilir. |