AYM'den Şahin Alpay ve Mehmet Altan için hak ihlali kararı... Atalay, Sabuncu ve Şık için emsal niteliğinde

Anayasa Mahkemesi(AYM), Cumhuriyet davası kapsamında 9 ay tutuklu kalan gazetemiz Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay ile tutuklu yazarlar Mehmet Altan ve Şahin Alpay'ın başvuruları ile ilgili nihai kararını verdi.

Alican Uludağ

Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumhuriyet davası kapsamında 9 ay tutuklu kalan gazetemiz Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay ile yaklaşık bir buçuk yıla yakındır tutuklu olan yazarlar Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın yaptığı bireysel başvurularda “tutukluluğun hak ihlali” olduğu kararı verdi. Altan ve Alpay’ın “tutuklama” dolayısıyla “ifade ve basın özgürlükleri” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının”, Günay’ın ise sadece “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının” ihlal edildiğine hükmeden AYM, cezaevinde olan Altan ve Alpay’ın tahliye edilmesi amacıyla kararın bir örneğini İstanbul’daki iki mahkemeye gönderdi. Mahkemeler, ihlali ortadan kaldırmak için iki tutuklu yazarı tahliye etmek zorunda. Tutuksuz yargılanan Turhan Günay için verilen ihlal kararı da, Cumhuriyet davasında gazetecilik faaliyetinden dolayı 439 gündür tutuklu olan İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu ile 378 gündür cezaevinde olan muhabirimiz Ahmet Şık için de emsal teşkil edecek.

AYM Genel Kurulu, dün tutuklu gazeteciler gündemiyle toplandı. Mahkeme, Turhan Günay ile tutuklu yazarlar Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın başvurularını “kabul edilebilir” buldu. Mahkeme, Alpay ve Altan’ın “tutuklanma dolayısıyla” “Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlükleri” ve üç başvurucunun da “Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının” ihlal edildiğine hükmetti. İfade ve basın özgürlüğü konusundaki ihlal kararı oybirliğiyle alınırken, “kişi hürriyeti ve güvenliği” yönünden verilen ihlal kararı ise 6’ya karşı 11 oyla verildi. Bu kararla, gazetecilerin tutuklanmasının “hukuksuz” olduğu tescillenmiş oldu

AYM'den 'hak ihlali' kararı: Mehmet Altan'a 20 bin TL tazminat ödenecek

Şahin Alpay'ın tahliye ediliyor: İşte AYM'nin kısa karar metni

AYM ‘tahliye edin’ dedi

AYM, Alpay ve Mehmet Altan’la ilgili kararların bir örneğini, “ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için” yargılandıkları mahkemelere gönderilmesine hükmetti. Her iki yazarın avukatı, tahliye başvurusunda bulundu. Altan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Alpay ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Mahkemeler, tutuklu yazarları tahliye etmek zorunda. Alpay, 1 yıl 3 ay 20 gündür, Altan ise 1 yıl 5 ay 20 gündür cezaevinde.

Mahkeme, Mehmet Altan’a yaşadığı hak ihlali nedeniyle 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmederken, Alpay’ın bu yöndeki başvurusunu reddetti. Diğer yandan “kötü muamele”, “gözaltının hukuki olmaması”, “sulh ceza hâkimliklerinin bağımsız ve tarafsız hâkim ilkelerine aykırı olması”, “soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması”, “tutukluluğa itirazın incelenmesinin duruşmasız olarak yapılması” yönündeki şikâyetler ise kâbul edilemez bulundu.

Emsal nitelikte

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve bu konuda çağrışım yapan mesajlar verdikleri iddiasıyla gazeteci yazarlar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın arasında bulunduğu 17 kişi hakkında dava açmıştı. Bu dava kapsamında Mehmet Altan’ın yanı sıra Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan tutuklu yargılanıyordu. Tutuklu yazarlar, darbe suçundan 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve “örgüt üyeliği”nden 15 yıla kadar hapisle suçlanıyordu. Mehmet Altan hakkında verilen ihlal kararı, benzer durumda olan tutuklu Ilıcak ve Ahmet Altan için de emsal nitelik taşıyor.

Kapatılan Zaman gazetesinin tutuklu eski yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Ahmet T. Alkan, Mustafa Ünal’ın arasında bulunduğu 31 kişi hakkında da “Darbeye teşebbüs” suçundan 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve “Silahı terör örgütüne üye olmak” suçundan da 15’er yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlenmişti. Alpay hakkındaki karar aynı davada yargılanan diğer tutuklu Zaman yazarları için de emsal niteliğinde.

Günay 9 ay tutuklu kalmıştı

Turhan Günay, Cumhuriyet soruşturması kapsamında 31 Ekim 2016’da gözaltına alındı. Günay, diğer 8 Cumhuriyetçi ile birlikte 4 Kasım 2016’da tutuklandı. 28 Temmuz 2016’da, Günay’ın arasında bulunduğu 7 Cumhuriyetçi tahliye edilmişti. Sonraki duruşmalarda yazarımız Kadri Gürsel de cezaevinden çıkarken, Akın Atalay, Murat Sabuncu ile Ahmet Şık tutuklu yargılanıyor. AYM’nin Günay’ın tutuklanmasını hak ihlali görmesi, tutuklu 3 Cumhuriyetçinin de haksız yere tutuklu olduğunu ortaya koydu. Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu olduğu, haber ve köşe yazılarının delil olarak dosyaya konulduğu iddianamede, çalışanlarımız bu nedenle “örgüt adına faaliyette bulunmakla” suçlanıyordu. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi 25 Aralık 2017’de Atalay, Sabuncu, Şık ve muhasebe çalışanımız Emre İper’in tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 9 Mart’a ertelemişti. Mahkeme 29 Aralık’ta İper hakkında By Lock kullanıcısı olmadığının ortaya çıkması nedeniyle tahliye kararı vermişti. Öte yandan AYM, 4 Ağustos 2016’da ihraç ettiği tutuklu üyesi Alparslan Altan’ın başvurusunu ise oybirliğiyle reddetti.

 Anayasa Mahkemesi , kararının gerekçelerini açıkladı: ‘Tutuklama hukuki değil’

Anayasa Mahkemesi, gece yarısında ise kararının gerekçelerini açıkladı. Buna göre Turhan Günay için sadece kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmeden mahkeme, Günay’ın suçlamaya konu yayınlar üzerinde bir etkisi olduğuna dair soruşturma makamlarınca somut olguların ortaya konulamaması nedeniyle, ifade ve basın özgürlüğü bağlamında inceleme
yapılmasının uygun olmadığını öne sürdü. Kararda, Günay’ın tutukluluğunun hukuki olmadığı belirtilirken, “Başvurucu yönünden ‘suç işlendiğine dair kuvvetli belirti’nin soruşturma makamlarınca yeterince ortaya konulmadığı sonucuna varılmıştır” denildi.

Alpay ve Altan’la ilgili ifade ve basın özgürlüğü yönünden verilen ihlal kararının gerekçesinde, şu noktalara dikkat çekildi:
- İfade ve basın özgürlüklerine müdahale eden tedbir, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamalı ve
başvurulabilecek en son çare niteliğinde olmalıdır. Bu koşulları taşımayan bir tedbir, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez. Suça konu yazıların yayımlandığı ve konuşmaların yapıldığı dönemde kamuoyunun bir kesiminin dile getirdiğine
benzer görüşleri başvurucunun yazılarında ve konuşmalarında ifade etmesi nedeniyle hakkında tutuklama tedbirine başvurularak ifade ve basın özgürlüklerine müdahale edilmesinin
hangi “zorlayıcı toplumsal ihtiyaç”tan kaynaklandığı ve demokratik toplum düzeninde neden gerekli
olduğu somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamamaktadır.

-Öte yandan demokratik toplum düzeninde gerekli olma ve ölçülülük değerlendirmesi yapılırken ifade ve basın özgürlüklerine yapılan müdahalelerin başvurucular ve genel olarak basın üzerindeki muhtemel “caydırıcı etkisi” de dikkate alınmalıdır. Başvuru konusu olayda tutuklama gerekçelerinde, yayımlanan yazılar dışında herhangi bir somut olgu ortaya konulmadan başvurucunun tutuklanmış
olmasının ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği de açıktır.

-Açıklanan nedenlerle suç işlediğine dair kuvvetli belirtiler ortaya konulmadan temelde yazılarına ve
konuşmalara dayanılarak başvurucu hakkında tutuklama tedbirinin uygulanmasının, ifade ve basın özgürlüklerine ilişkin olarak olağan dönemde Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. “Olağanüstü hâl” döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesinin de bu müdahaleyi meşru kılmadığı değerlendirilmiştir. Altan’ın tutukluluğunun hukuki
olmadığı belirtilen gerekçede, Altan’ın savcının esas hakkında mütalaasında suç işlendiğine dair delil olarak “Bylock” üzerinden yapılan bazı yazışmalara da dayandığı ifade edildi. Anılan yazışmaların başvurucu dışındaki kişiler arasında yapıldığının anlaşıldığı kaydedilen kararda,
“Yazışmalarda başvurucuyla ilgili bazı ifadelere yer verilmiştir. Somut olayın koşulları ve kullanılan
ifadelerin içeriği dikkate alındığında, bunların tek başına suç şüphesini gösterir kuvvetli bir belirti olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir” ifadesi kullanıldı.

Subliminal mesaj yok

Altan’ın darbeden önce bir tv kanalında subliminal mesaj verdiği suçlamasını inandırıcı bulmayan
AYM; “başvurucunun sözleri darbe teşebbüsünün ortamını hazırlamak amacıyla söylediğinin olgusal temellerinin soruşturma makamlarınca ortaya konulamadığı görülmektedir” dedi.

Alpay’ın tutukluluğunun da hukuki olmadığını belirten mahkeme, soruşturma makamlarının suçlamaya konu 17-25 Aralık yazılarını FETÖ/PDY’nin amaçları doğrultusunda yazıldığını ileri sürdüğüne dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bununla birlikte başvurucunun aylarca
ülke gündeminde yer alan güncel bir konuda kamuoyunun bir kısmının ve muhalefet liderlerinin dile
getirdiklerine benzer görüşlere yer verdiği yazılarının FETÖ/PDY’nin amaçlarına hizmet etmek için yazıldığının kabulünü gerektiren nedenler tutuklama kararında veya iddianamede somut olgularla açıklanmamıştır. Başvurucunun bu görüşlerini Zaman gazetesinde yayımlanan yazılarında
dile getirmiş olması da bu yazıların FETÖ/PDY’nin amaçları bilinerek ve bu amaçlar doğrultusunda
kaleme alındığına dair -tek başınayeterli bir olgu olarak değerlendirilemez. Bu itibarla somut olayda “suç işlendiğine dair kuvvetli belirti”nin yeterince ortaya konulamadığı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.”

Basın Konseyi: Emsal olsun

Basın Konseyi, Anayasa Mahkemesi’nin kararının sevindirici olduğunu belirterek, “Yaklaşık 6 ay önce tahliye edilen Turhan Günay’ın da bireysel başvurusunu ele alan Anayasa Mahkemesi’nin oyçokluğu ile verdiği kararın, diğer tutuklu gazetecilere emsal olmasını bekliyoruz. Yüksek mahkemenin hak ihlali olduğu gerekçesiyle tahliye kararı verdiği tutuklu gazetecilerin yanı sıra, gazetecilik faaliyetinden aylardır cezaevlerinde tutulan diğer gazetecilerin özgür kalacağı günlerin yakın olmasını diliyoruz” dedi.

CHP’li Tezcan: Karar sevindirici

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararını “sevindirici” bulduklarını açıkladı. Kararı Twitter hesabından değerlendiren Tezcan, “Anayasa Mahkemesi’nin gazeteciler için hak ihlali (tahliye) kararı sevindiricidir. Umarız AYM hukuka uygun pozisyonuna geri dönmeye karar vermiş olup bu tutum diğer gazeteciler ve milletvekilleri için de devam eder” dedi.

AYM'nin Turhan Günay için gerekçeli kararı

AYM'nin Şahin Alpay için gerekçeli kararı

AYM'nin Mehmet Altan için gerekçeli kararı

Gazetecilerin gözü AYM’de

14 Fransız gazeteci Türkiye’den 14 gazeteciyi evlat edindi

PEN Onur Ödülü Turhan Günay’a

Susturamazsınız... Ahmet Şık’ın duruşmada engellenen savunmasının tam metni