AYM'den dikkat çeken karar: HDP etkinliğine katılmayı suç saymak hak ihlalidir

Anayasa Mahkemesi HDP etkinliğine katılan ve yürüyüş yapan 9 kişinin tutuklu yargılanmasının 'hak ihlali' olduğuna oy birliğiyle hükmetti. Yüksek Mahkeme kararında "Yaşasın Rojava direnişi" ve "Yaşasın Kobane Direnişi" sloganlarının terör örgütü propagandası suçundan tutuklanmak için yeterli olmadığına dikkat çekildi. Kararda, “Barışçıl yollarla hükûmetin iç ve dış güvenlik politikasının ya da yürütmüş olduğu askeri bir harekâtın eleştirilmesi, sorgulanması veya askeri harekâta son verilmesi çağrısında bulunulması amacıyla toplantı düzenlenmesinin başlı başına suç olarak değerlendirilmemesi gerekir" denildi.

ANKA

HDP’nin 7. kuruluş yıl dönümü nedeniyle, 13 Ekim 2019’da HDP Beşiktaş İlçe Başkanlığı’nda “Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı, savunmak için (…)” temasıyla bir etkinlik düzenlenecekti. Etkinliğe dönemin HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin de katılacağı duyurulmuştu. Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü etkinliğe izin verilmemesi için Beşiktaş Kaymakamlığı’na başvurdu.

Kaymakamlığın etkinliğe izin vermemesi üzerine, etkinliğin yapılacağı gün parti binasına gelen parti üyeleri, yöneticileri ve milletvekilleri bir basın açıklaması yaptı. Daha sonra parti binasından çıkan partililer ve kapıda bekleyen bir grup sloganlar atarak yürümeye başladı. Polis, gruba müdahale etti, 9 kişi gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlar 14 Ekim 2019’da sevk edildikleri İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ve Terör Örgütü Propagandası suçlamaları ile tutuklandı. İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklu olarak yargılanan 9 kişi tutukluluğa itiraz etti, itirazları reddedilince Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda, tutukluluk hallerinin devam ettirilmemesini haklı gösterecek bir delilin ortaya konulamadığı, tutukluluğun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal ettiği ileri sürüldü.

BAKANLIK: TUTUKLAMA ÖLÇÜLÜ

Adalet Bakanlığı’nın Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği görüşünde ise, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı sırasında ve Türkiye’ye yönelik terör eylemlerini gerçekleştiren terör örgütü ile mücadele ettiği bir dönemde başvurucuların toplumda infial uyandırabilecek şekilde terör örgütünün propagandasını yaptıklarının dikkate alınması gerektiği” belirtilerek, “delillerin toplanabilmesi, soruşturma ve kovuşturmanın güvenlik içinde yürütülebilmesi” gerekçeleri ile tutukluluk kararının meşru ve ölçülü olduğu savunuldu.

AYM: HDP ETKİNLİĞİNE KATILMAK BAŞLI BAŞINA SUÇ SAYILAMAZ

Başvuruyu değerlendiren Yüksek Mahkeme’nin kararında ise şu saptamalar yapıldı:

“Barışçıl yollarla hükûmetin iç ve dış güvenlik politikasının ya da yürütmüş olduğu askerî bir harekâtın eleştirilmesi, sorgulanması veya askeri harekata son verilmesi çağrısında bulunulması amacıyla toplantı düzenlenmesinin başlı başına suç olarak değerlendirilmemesi gerekir. (…) Başvurucuların HDP tarafından gerçekleştirilen söz konusu etkinliğe katılmaları dolayısıyla kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçu bakımından da tutuklanmaları söz konusudur. (…) Soruşturma mercileri söz konusu etkinliğin HDP tarafından sosyal medya üzerinden yapılan açıklamalarla gerçekleştirildiğini ve partinin ilçe binasındaki açıklamaya eş genel başkanın da katıldığını ifade etmektedirler. Bu bağlamda başvurucuların kanuna aykırı bir toplantının organize edilmesinde bir rollerinin olduğunu ortaya koyamamıştır.”

AYM'DEN DİKKAT ÇEKEN "KOBANE DİRENİŞİ" TESPİTİ

AYM kararında, başvurucuların " ‘Biji Berhodane Rojava’ (Yaşasın Rojava direnişi) ‘Biji berhodane kobane’ (Yaşasın Kobane Direnişi) sloganı attıkları yönündeki iddia ile ilgili de ‘Anılan 'Rojava direnişi’ ifadesinin Suriye'de yaşanan YPG ve DAEŞ terör örgütleri arasındaki çatışmalarla ilgili olduğu açıktır. Bu nedenle salt bu ifadeye dayanılarak propaganda suçu yönünden kuvvetli belirti olduğunu kabul etmek mümkün görünmemektedir" tespiti de yapıldı.

Başvurucuların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğini oy birliği ile hükmeden Anayasa Mahkemesi, başvuruculara 40 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.