AYM: Özgürlüğü korumak devletin yükümlülüğü
AYM, Uygur Türkü Yapuquan’ın başvurusu için verdiği kararda, ‘Devletin, kişinin hak ve özgürlüklerini bizzat kendisine karşı da muhafaza etmesi gerekir’ dedi.
Alican UludağAnayasa Mahkemesi (AYM), Uygur kökenli Çin vatandaşı Abdulkadir Yapuquan’ın Geri Gönderme Merkezi’nde (GGM) yasal süre olan 12 ay tutulduktan sonra “kendi rızası”yla burada kalmaya devam etmesine izin verilmesiyle, kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine karar verdi. Yapuquan’ın serbest bırakılmasına karar veren AYM, “Bireyin özgürlüğünden kendi iradesiyle vazgeçmesinin engellenmesi devletin pozitif yükümlülüklerindendir. Belirtilen anayasal normlar karşısında kişinin özgürlüğünden yoksun kalma doğrultusundaki rızasına hukuken bir kıymet atfedilmesi mümkün bulunmamıştır” dedi.
Uygur kökenli, Çin Halk Cumhuriyeti (Çin) vatandaşı olan Abdulkadir Yapuquan, Çin’de 9 yıl hapiste kalıp işkence gördükten sonra, 1996’da bu ülkeden kaçtı. 2001’de Türkiye’ye gelen ve Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı baskı politikalarını ifşa etmeye çalıştığı için terörist ilan edildiğini belirten Yapuquan’a BM tarafından 2007’de mülteci kabul belgesi verildi.
Bakırköy Başsavcılığı, Yapuquan’ın Çin’e iadesi istemiyle 2016’da dava açtı. Mahkeme talebi reddetti, ancak Yargıtay bozma kararı verince dava yeniden başladı. Bu süreçte geçici olarak tutuklanan Yapuquan, tahliye edildikten bir süre Kırklareli GGM’de, daha sonra ise Tekirdağ GGM’de tutuldu. Tekirdağ Valiliği, idari gözetim altında tutulmanın kanundaki en üst haddi olan 12 ayı tamamladığı gerekçesiyle idari gözetimin sonlandırılmasına karar verdi. Başvurucuya her hafta cuma günü Göç İdaresi Müdürlüğü’ne imza yükümlülüğü getirildi. Ancak valiliğe göre Uygurlu, GGM’den çıkmayı “hukuki durumu belli oluncaya kadar” reddetti. Yapuquan, bu arada GGM’de tutulmasının hukuki olmadığını belirterek AYM’ye başvurdu.
AYM: Serbest bırakın
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun anayasanın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verirken, kararın bir örneğinin Yapuquan serbest bırakılarak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesine hükmetti. Ayrıca Yapuquan’a 30 bin TL tazminat ödenmesi kararlaştırıldı.
Kararın gerekçesinde, başvurucunun hangi öznel durumu yüzünden kamu güvenliği ve düzeni yönünden tehdit oluşturduğu hususunda idari gözetim kararında bir açıklama bulunulmadığına işaret edildi. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün, başvurucunun idari gözetim kararının kaldırıldığı 12. aydan sonra kendi iradesiyle GGM’de kaldığını gösteren bazı belgeler sunduğu anımsatılan kararda, “GGM tarafından tanzim edilen tutanağı başvurucunun imzalamaktan kaçınması, tutanağın içeriğinin gerçeklik değeri taşıdığı konusunda kuşkulara ve belirsizliklere yol açmıştır. Başvurucunun AİHM ve Anayasa Mahkemesi’ne müracaat ederek serbest kalmak istemesi, rızayla tutulma iradesinin ortadan kalktığı anlamına gelmektedir” değerlendirmesi yapıldı.
Kararda, özgürlükler konusunda şu çarpıcı gerekçeler sıralandı:
Kişiliği oluşturan değerlerin bütününe nüfuz eden temel hak ve özgürlüklerin sadece kamu görevlilerinin yahut üçüncü kişilerin tehditlerine karşı değil aynı zamanda kişinin bizatihi kendisine karşı da muhafaza edilmesi gerekir. Bu himayeyi sağlayacak olansa insan haklarını ve özgürlüklerini koruma temelinde oluşturulan devlettir. Özgürlük, hak sahibi olmanın temel şartlarındandır. Kişinin fiziken hareket serbestisinin kısıtlandığı bu zaman dilimi, geleceğinin şekillenmesine de tesir ettiğinden bireyin -nesne haline gelmesine yol açan- özgürlüğünden kendi iradesiyle vazgeçmesinin engellenmesi devletin pozitif yükümlülüklerindendir. Devletin ve onun parçası olan kamu makamlarının hukuk normunun gereğinin yerine getirilmesi için harekete geçme zamanının geldiği böyle bir anda herhangi bir edimde bulunmayarak pasif bir tavır takınması, anılan bu pozitif yükümlülükle bağdaşmayacaktır. Sonuç itibarıyla 12. aydan itibaren fiilen tutmanın anayasal ve yasal bir dayanağının bulunmadığı nazara alındığında idari gözetim altında tutmanın kanunilik koşulunu sağladığından söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.