AYM OHAL suskunu

Milletvekilleri, gazeteciler, akademisyenler başta olmak üzere muhalifler cezaevine atıldı. Hak ihlali için başvurulan AYM ise sessizliğini koruyor.

Alican Uludağ

Anayasa Mahkemesi (AYM), 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sürecinde birçok anayasal hakkın sınırlanılmasına seyirci kaldı. OHAL’in “FETÖ ile mücadele” amacı dışana çıkartılarak toplumun muhalif kesimlerinin sindirilmesi için kullanılmasına sessiz kalan yüksek mahkeme, bu süreçte kendisine yapılan tutuklu gazeteciler, milletvekilleri, akademisyenler, gösteri yasakları, Nuriye Gülmen başvurularını karara bağlamaktan kaçınarak, “hak ihlallerini” görmezden geldi. Bir dönem Ergenekon, Balyoz, tutuklu vekiller gibi kararlarıyla toplumu rahatlatan içtihatlara imza atan yüksek mahkeme, bu içtihatlarını uygulamayarak, iktidarın “baskıcı uygulamalarına” vize verdi. AYM’nin bu sessizliğine karşı harekete geçen AİHM ise gazetecilerin başvurularıyla ilgili “öncelikli görüşme” kararı aldı. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri de artık AYM’den umutlarını kestikleri mesajları vermeye başladı. AYM, Eylül 2012’de yürürlüğe giren bireysel başvuru hakkı ile birçok önemli karara imza attı. Özellikle 17 Aralık 2013 operasyonlarından sonra cemaatle hükümetin ittifakının bozulmasıyla birlikte AYM, başta Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk, Mehmet Haberal/Mustafa Balbay ile tutuklu BDP milletvekilleri dosyalarında ihlal kararlarına imza atarak, tutuklu yargılamalara son verdi. Askerler, siyasetçiler, milletvekilleri, akademisyenler olmak üzere kumpas dosyalarında içeri atılanlar serbest kalabildi. Bu dönem Haşim Kılıç’ın başkanlığına denk geldi ve AİHM bu kararlar nedeniyle AYM’ye etkili bir iç hukuk yolu saydı.

Amacı dışına çıktı

15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL’in ilan edilmesiyle birçok anayasal hak sınırlandırıldı. İktidarın FETÖ ile mücadele amacıyla getirdiğini savunduğu OHAL, amacı dışana çıkarak toplumunun çeşitli muhalif kesimlerini susturma aracına dönüştü. Bu süreçte bir çok dava açıldı, tutuklamalar çıktı. Yerel mahkemelerden adalet çıkmaması için mağdurlar, Anayasa Mahkemesi’nde hak arayışına gitti. Ancak yapılan bireysel başvurulardan beklenen kararlar çıkmadı. Zühtü Arslan’ın başkanlığını yaptığı AYM’den 16 aylık OHAL sürecinde toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren hak ihlali kararı çıkmaz oldu. AYM’nin önünde karar için bekleyen dosyaları derledik.

Tutuklu gazetecilere özgürlük

150’nin üzerinde gazeteci ve yazar halen tutuklu. Birçok medya kuruluşuna dava açıldı.
Cumhuriyet davasında İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay ve Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu 380 gündür, Muhabirimiz Ahmet Şık 319, Muhasebe çalışanımız Emre İper ise 222 gündür tutuklu. Gazetenin attığı manşetler, yazılan haberleri ve köşe yazıları suçmuş gibi gösterildi. Mahkeme heyeti, duruşmalarda gazetenin yayın politikasını sorgular nitelikte sorular yöneltti. Tutuklu devam eden Sözcü ve Özgür Gündem davalarında bu ay tahliyeler çıkarken aylardır tutuklu olan Mahir Kanat, Tunca Öğreten, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Deniz Yücel ve Şahin Alpay’ın başvurularından karar çıkmadığı için konu şimdi AİHM’nin önünde. Anayasa Mahkemesi, içtihat niteliğindeki Can Dündar/Erdem Gül kararını unutarak bir türlü tutuklu gazeteciler sorununa el atmadı.

Kötü muamele arttı

Emniyet ve cezaevlerinde kötü muamele şikayetleri arttı. Gözaltına alınan bir çok kişi, şiddet gördüğünü iddia etti. Kapasitesinin üzerine çıkan cezaevlerinde ise yatacak yer kalmadı, mahkumlar yerlerde yatmak zorunda. Tutuklu ve hükümlülerin ziyaret ve telefon hakları, havalandırmaya çıkma süreleri kısıtlandı. Kötü muamelede bulunan kamu görevlileriyle ilgili yargıdan takipsizlik kararları çıktı. Polisin işlediği cinayetlerde ise mahkemeler tutuklama kararı vermekten kaçındı.

Nuriye eriyor

Anayasa Mahkemesi, başta Nuriye Gülmen ve Semih Özakça olmak üzere kamu görevinden ihraç edilen 70 binin üzerinde kişinin dosyasını OHAL Komisyonu’na havale ederek, topu üzerinden attı. Başkanı olmayan OHAL Komisyonu’ndan ise tek bir karar çıkmadı. 23 Mayıs’tan beri tutuklu olan ve açlık grevinde 251. gününe giren Nuriye Gülmen, Sincan Cezaevi’nden zorla alınarak Numune Hastanesi’ne götürüldü. Sağlık durumu kötüleşen Gülmen, bir türlü mahkemeye çıkartılarak savunma yapmasına imkân verilmedi. Gülmen, “güvenlik” veya “sağlık riski” iddiası nedeniyle hastane ve jandarma tarafından mahkemeden kaçırıldı. Gülmen’in örgüt üyeliği ile suçlanmasının tek nedeni ise işine geri dönebilmek amacıyla yaptığı açlık grevi oldu. Semih Özakça ise son duruşmada tahliye edilerek, ev hapsine alındı. İki eğitimcinin tek talebi ise işlerine geri dönmekti.

Halk iradesi hapiste

Meclis’te dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 10 HDP’li vekil yaklaşık bir yıldır tutuklu. CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu da MİT TIRları haberleri nedeniyle 25 yıl hapis cezası alarak cezaevine konuldu. Aldıkları hapis cezaları kesinleştiği gerekçesiyle Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ, milletvekilleri Besime Konca ve Nursel Aydoğan’ın vekillikleri düşürüldü. Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer’in vekilliğinin düşürülme nedeni ise devamsızlık. Yemin etmeyen Leyla Zana’nın vekilliğinin düşürülmesi de Meclis gündemine. Anayasa Mahkemesi, aylar geçmesine karşın 2014’te aldığı verdiği tutuklu CHP ve BDP’li vekiller içtihatını uygulamayarak, bugünkü vekillerin tutuklu olmasına seyirci kaldı. AYM’nin 16 Kasım’da görüşeceği HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım’ın dosyasında vereceği karar emsal olacak. Bunun yanında HDP’nin çok sayıda parti yöneticisi ve belediye başkanı da tutuklu. Neredeyse bütün HDP’li il belediye başkanları görevden alınarak yerlerine kayyım atandı.

Sadece barış istediler

Güneydoğu’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve hak ihlallerine ilişkin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza atan onlarca akademisyen, üniversitelerden ihraç edildi. Bu akademisyenler hakkında “terör örgütü propagandası” yapmaktan dava açıldı. İfade özgürlüğünü kullanan akademisyenlerle ilgili AYM’den henüz bir karar çıkmadı.

Sokaklar yasaklandı

OHAL ile birlikte valilikler, keyfi olarak toplantı ve gösteri yapmayı yasakladı. Örneğin Ankara’da valilik, neredeyse her ay kentteki gösterileri durdurdu. Ankara Valiliği, son olarak 1 Kasım’da aldığı kararla kentte 3 ay boyunca eylem yapılmasını yasakladı. Bunun yanında Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın eylem alanı olan Yüksel Caddesi yasaklı alan ilan edildi, İnsan Hakları Anıtı bariyerlerle çevrildi. Burada “İşimi geri istiyorum” talebiyle yapılmak istenen eylemlere 232 kez müdahale edildi, 586 kişi gözaltına alındı. Başta Veli Saçılık olmak üzere polisin eylemcilere yakın mesafeden plastik mermi ve biber gazı sıkarak gözaltı yapması, yargı tarafından aklandı.