Aydınlanma ateşi

cumhuriyet.com.tr

17 Nisan 1940ta kurulan Köy Enstitüleri, Atatürkün Anadoluda başlattığı aydınlanma deviniminin ürünü ve en önemli kilometre taşıdır. Hasan Âli Yücel ile İsmail Hakkı Tonguçun yaktıkları çoban ateşleri, Anadolu insanının hayranlıkla izlediği, iyelenip yardımcı olduğu çalışmalar yaparak beş altı yıl içinde, yapılarıyla, işlikleriyle, meyve bahçeleriyle, modern tarım araçlarıyla ve kuşku yok ki katılımcı işleyişiyle halka örnek ve umut oldular. Okuma olanağından yoksun on binlerce köylü çocuğu, bu kurumlarda uygarlıkla, bilim ve sanatla tanıştı.

İnsanımızın dünyasını değiştirmeye koyulan enstitülerde 1947 yılına kadar 15 bin dolayında öğretmen yetişti. Ancak ne yazık ki, enstitülerde şiirsel bir coşkuya dönüşen aydınlanma / insanlaşma tutkumuz, kentsoylu takımının tutucu kanadını ürküttü. Köy Enstitüleri hızla gelişerek aydınlanma yürüyüşünün başat gücü haline gelince erktekilerle çıkarcılar ve tutucular birbirleriyle kenetlenmekte gecikmediler. Çünkü aydınlanma yürüyüşü durdurulamazsa egemenlik ulusa geçecekti. Uygarlığın düşmanları öylesine korktular ki; işi, dünya klasiklerinden yapılmış çevirileri kitaplıklardan toplatarak yakmaya kadar vardırdılar. Sonuçta aydınlanma ateşi alev olup Türkiyeyi saramadan boğuldu.

Enstitülere saldıranların ağa babaları, 20 Mayıs 1948de açtıkları imam hatip kurslarıyla işe başlayarak Köy Enstitülerinin yerine koydukları imam hatip okullarının sayısını zamanla 600ün üstüne ve bu ortamda uyuşturulan öğrenci sayısını da yılda yarım milyona çıkardılar. Şimdi bu okullarla tarikat okullarında ve 70 bin kaçak Kuran kursunda, Atatürk düşmanı, Cumhuriyet ve demokrasi düşmanı yetiştiriliyor.


Kaya ÇETİN Eğitimci-Yazar