Aydın Doğan, Penguenler hakkında ilk kez konuştu: Tamamen şapşallık
Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, sahibi olduğu haber kanalı CNN Türk’ün Gezi eylemlerinin Türkiye çapına yayıldığı 31 Mayıs-1 Haziran gecesinde penguen belgeseli yayınlamasını ‘şapşallık’ olarak nitelendirdi.
cumhuriyet.com.trBağımsız Gazetecilik Platformu P24, işsiz bırakılan gazetecilerin ve medyaya yapılan baskıların anlatıldığı “Persona Non Grata” adlı bir belgesel hazırladı. Tuluhan Tekelioğlu’nun hazırladığı belgeselde görüşlerine yer verilen Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Gezi olayları sırasında CNN Türk’te “Penguen” belgeseli gösterilmesini “O tamamen bir şapşallık. Yani bir kasıt falan değil” sözleriyle değerlendirdi. Aydın Doğan, Doğan Holding’e kesilen vergi cezasıyla ilgili olarak da “Bana vergiyi hiçbir şart altında haklıdır dedirtemezsiniz” dedi. Belgeselin yönetmeni Tuluhan Tekelioğlu ise belgeselin gazetecilere bir çağrı olduğunu vurguladı. Tekelioğlu ““Benden olmayan bertaraf olsun” zihniyeti ile işsiz bırakılan gazetecilerin sayısı bine yaklaştı. Bu bir kıyımdır. Ancak bu kıyımda biz gazetecilerin de payı var. Dayanışma sağlayamadık aramızda. Bu daşanışmayı aramızda sağlamak için geç değil” diye konuştu.
İlk gösterimi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü etkinlikleri kapsamında dün İsveç İstanbul Başkonsolosluğu’nda gerçekleştirilen belgeselde görüşlerine yer verilen gazeteciler şöyle:
İşten değil sektörden attılar
Ahmet Şık (375 gün tutuklu kaldı): Haberlerimizin giderek daha fazla sansürlenmesine itiraz ettiğim için, birebir sansürle boğuşmak zorunda kaldığım için ve bu sendikal faaliyetlerde bulunmak nedeniyle beni sadece işten değil, sektörden attılar. Mesele insanların kendi mesleğine, kendi özgürlüğüne ve meslek ahlakına sahip çıkmamasıyla ilgili bir sorun var.
Gösterici tanıdık çıktı, attılar
Uluç Özcü / Foto muhabiri: “Balmumcu’da Sabah gazetesi önüne 16-17 kişilik bir kadın grubu geldi. Ellerinde dövizler vardı. Ben de o sırada binanın önünde sigara içiyordum arkadaşlarla. Makara kukara yapıyorduk. O 16 kadın içerisinden bir tanesi benim arkadaşım çıktı. Öpüştük. Bu konuşmadan birkaç saat sonra insan kaynaklarından çağırdılar ve iş akdime son verdiler.”
Yalçın Akdoğan komiserlerin başı
Derya Sazak / Eski Milliyet- Yurt gazeteleri genel yayın yönetmeni: Gazeteleri hükümet komiserleri yönetiyor. Ve bu komiserlik sisteminin başındaki kişi de Yalçın Akdoğan’dır. İkinci isim; sonradan görevden aldılar; Hüseyin Çelik’tir. Piramitin üzerinde de Recep Tayyip Erdoğan vardır.
İşten atıldım sitemiz kapatıldı
Fatih Yağmur (Gazeteci): 14 Ağustos günü gazeteye işten atılmam için uyarı geldiğini öğrendim. MİT Müsteşarı Hakan Fidan Erdoğan’a, başbakanlığı döneminde şahsımla ilgili brifing verdiği, polislere hizmet ettiğimi söylemiş. Radikal’de yayımlanan haberlerim yine mahkeme kararıyla geçmişe dönük siteden sildirildi. Açtığımız site kapatıldı.”
Kızımla sarılıp ağladık
Murat Aksoy (Köşe yazarı): Kızım o zaman 7 yaşındaydı. ‘Baba seni işten mi attılar’ dedi. Ben de ‘Nereden biliyorsun?’ dedim, ‘Annemle biraz konuştuk’ dedi. ‘Doğruları yazdıysan sorun yok’ dedi. Ve birbirimize sarılıp ağladık.”
Yayını otomatiğe bağlayıp gitmişler
Aydın Doğan (Doğan Holding Onursal Başkanı): (Gezi olayları sırasında CNN Türk’te penguen belgeseli gösterilmesini değerlendiriyor) O tamamen bir şapşallık. Yani bir kasıt falan değil. Gece 12’den sonra yahut gece yarısından sonra tam saati bilmiyorum, otomatiğe bağlıyorlar. Geceye bir kişi kalıyor. Ötekiler programı otomatiğe bağlamış gitmişler. Sabahleyin benim en küçük kızım holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan da geldi “Ne yapıyorsunuz siz” dedi, “Ne yapıyoruz” dedim. “Belgesel yayınlıyorsunuz” dedi. Ondan sonra, erken saatte bunu söyledi. Biz oradan fark ettik. Meslek kazası olmuştur. Hiçbir kasıt yoktur. Hükümet bunu o dönemde kasten yaptılar dediler. Hayır biz öyle şeyde değil, tamamen mesleki bir hatadır... (Doğan Holding’e kesilen vergi cezasını değerlendirirken)Vergiyi hiçbir şart altında bana haklıdır dedirtemezsiniz ama vergiyi de daha fazla konuşmak istemiyorum.”
‘Ömrümüzün yarısı mahkemelerde geçiyor’
Can Dündar (Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): Bugün 26 Şubat. Cumhurbaşkanımızın yaş günü. Kendine özgü bir yaş kutlaması yapıyor. Kendisine hakaret ettiğini iddia ettiği gazetecilerin yargılaması var bugün.
İki dizi yaptım. Birisi 17 Aralık’ta ne yaşandığını anlatan bir diziydi. Onun savcısıyla konuştum. Onunla ilgili soruşturma başlattılar. Savcıyla konuştuğum için. Orada ifade vereceğim. Öbürü de 25 Aralık yolsuzluk operasyonuyla ilgili polis fezlekelerini yayımlamıştım. Orada da hakaret ve gizliliği ihlalden dolayı dava açıldı. 9 yıla kadar hapsim isteniyor. Aslında sadece benimle ilgili değil. Son üç ayda 80 kişi Erdoğan’ a hakaretten suçlanmış, davalar açılmış. Ciddi bir, her eleştiriyi hakaret sayan bir cumhurbaşkanımız var. Dolayısıyla bizim ömrümüzün yarısı mahkemelerde geçmeye başladı.
Uludere yok demedik mi
Fatih Altaylı (Köşe yazarı): “Gazetenin işte 27. sayfasının en dibinde yer alan bir haberle ilgili olarak ya da TV’deki altyazıyla ilgili olarak “Beyefendi bundan çok rahatsız oldu, beyefendi buna çok sinirlendi, beyefendi buna çok bozuldu, beyefendi bunu okudu çok bilmem ne oldu” diye söyleyince benim içimden şöyle geçti, bunu söyledim de: ‘Ya kardeşim Başbakan bununla mı uğraşıyor? Herhalde sen dedim kraldan önce kralcılık yaparak onlar adına konuşuyorsun.”
Gazeteciler baskıyı anlattı
Sibel Oral: ‘Akşam Gazetesi Yayın Koordinatörü yanıma geldi. Konuşalım dedi. Attığım tweetler nedeniyle yönetimin rahatsız olduğunu, işime son verdiklerini söyledi.’
Sevim Gözay: ‘Gezi patladı, ikinci ay işsiz kaldım’
Rıdvan Akar: ‘Bunları yaşıyorsak, biraz da müstahak olduğumuz içindir.
Doğan Ertuğrul: Gezi’ye katılanları gazetede yöneticiler terörist diye niteledi.
Yekta Kılıç: ‘Gazetecilik yapamaz oldum, Urfa’da çobanlık yapıyorum’
Tuğçe Tatari: ‘Kimse birbirine sahip çıkamadı, yoksa kıyım büyümezdi.’
Mustafa Kuleli: ‘Gazeteciler örgütsüzlükten kaybetti. Bir arada değiliz.
Hasan Cemal: İşimi, Erdoğan’la gazetecilik anlayışımız uyuşmadığı için kaybettim.
Bekir Coşkun: Her odada maliye müfettişi vardı. Aydın Doğan şununla burun buruna geldi: Ya biz seni hapse atacağız ve bütün mal varlığın elinden gidecek ya da şu