'Ayağımızdaki prangalardan biri kalkacak'
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çözüm süreciyle millete yeni bir şevk ve heyecan geldiğini ifade ederek, ''İnşallah çözüm süreci, Türkiye'deki fetret devrini yok edecek, bitirecek. Fetret yok edildiğinde, ayağımızdaki prangalardan biri kalkacak'' dedi.
cumhuriyet.com.trDavutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile AKP Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından Salihli ilçesinde bir otelde düzenlenen Manisa Teşkilat İçi Eğitim Programı'nda yaptığı konuşmada, ziyaret ettiği her şehirde, kendi medeniyetinin, şehre yansımasıyla ilgili tecrübeler yaşamak istediğini ve her şehri bir özelliğiyle nitelediğini söyledi.
Manisa'yı, bu çerçevede ''fidan şehir'', ''şifa şehri'' ve ''müzeyyen şehir'' olarak tanımladığını dile getiren Davutoğlu, Manisa'nın, tarih boyunca devlet terbiyesinin odağı olduğunu, başlangıçlara imza attığını söyledi.
''Devlette hücre yenilenmesi yapıyoruz''
Davutoğlu, devletlerin belli dönemlerde hücre yenilenmesi yaptığını ifade ederek, şunları kaydetti:
''Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yükselme döneminde bu hücre yenilenmesinin yeri Manisa'ydı. Manisa'nın bu tecrübesinden hareketle 10 yıl içine yapmaya çalıştığımız şey, devletimizin yeni bir hücre yenilemesini yaşamasıdır. 10 yılda aslında yorgun düşmüş görünen bu halk, sanki ilahi bir şifa eli değmiş gibi ölçeğini, iddiasını büyüttü, geleceğe daha umutlu bakar hale geldi.''
''Hücre yenilenmesinin'', devletin yeniden tanzimi, ekonomik anlamda devletin kapasitesinin artırılması ve devletin, dünya üzerindeki konumunun yeniden belirlenmesi şeklinde üç temel unsuru olduğunu belirten Davutoğlu, söz konusu üç alanda 10 yılda atılan büyük adımların arkasındaki temel unsurun ise milletin özgüvenini yeniden kazanması olduğunu söyledi.
Davutoğlu, özgüvenin iç siyasetteki karşılığının, devletle milletin yeniden buluşması olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Bizim 10 yılda ortadan kaldırdığımız en önemli şey, iç tehdit unsurudur. Geçmişte 'vatandaşın enerjisini nasıl harekete geçiririm' diye hareket edilmedi. 28 Şubat sürecini hatırlayın. Herkes sanki devlete zarar vermesi muhtemel unsurlar gibi takibat altında tutuldu. Milletin gücünü kırmak istiyorsanız, toplumun bir kesimini tehdit ilan edersiniz, ondan sonra o devletin toparlanma imkanı yoktur. Buradan yüksek sesle söylüyorum, biz milletimizin hiçbir ferdinin kesimini, sosyal tabakasını tehdit olarak görmüyoruz.''
Türkiye'de, halka yıllarca ''kışın komünizm gelecek, yazın ülke bölünecek'' hikayeleri anlatıldığını ifade eden Davutoğlu, bu tür tehditlerle yıllarca demokrasinin ertelendiğini, ancak göreve geldikleri ilk günden bu yana ''özgürlük-güvenlik'' dengesinin öneminden bahsettiklerini kaydetti.
''Çözüm süreciyle gözler umut doldu''
Davutoğlu, çözüm süreciyle yapılmak istenenin de söz konusu dengeyi sağlamak ve ''hücre yenilenmesi'' ile ilgili olduğunu dile getiren Davutoğlu, ''Çözüm süreciyle milletimize şevk ve heyecan geldi. Son Diyarbakır ziyaretimde çok daha farklı bir hava vardı; gözler umut dolu, birbirini kucaklayan bir hava'' dedi.
Yürüttükleri siyasetin, ''tek bir insanı bile kaybetmeye ayarlı bir siyaset olmadığını'' söyleyen Davutoğlu, ''Toplumumuz hiçbir parçasını, rengini, kültürünü dışlamayan bir anlayışımız var. Yeni siyaset anlayışı bu anlamda hücre yenilemesi. İnşallah çözüm süreci Türkiye'deki fetret devrini yok edecek, bitirecek. Fetret yok edildiğinde, ayağımızdaki prangalardan biri kalkacak'' diye konuştu.
Davutoğlu, herkesin birbirine sahip çıkması gerektiğini, hem Türk'lerin hem de Kürt'lerin, aralarına fitne sokmaya çalışanlara karşı, inatla birbirlerine sarılmaları gerektiğini söyledi.
"Herkes nereye gidecek göreceğiz''
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bugün dünyada, Türkiye gündeme gelmeden tartışılabilen bir tek uluslararası meselenin kalmadığını belirterek, ''AB yolumuzu açarsa başımızın üstünde, stratejik hedefimizdir, devam ederiz; açmazsa, onlar yoluna, biz yolumuza. Herkes nereye gidecek göreceğiz'' dedi.
Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile katıldığı AKP Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından Salihli ilçesinde bir otelde düzenlenen Manisa Teşkilat İçi Eğitim Programı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son 10 yılda yaşadığı ''hücre yenilenmesinin'' dış politika ve ekonomi boyutlarının birbirleriyle bağlantılı olduğunu söyledi.
Gayrı Safi Milli Hasılanın (GSMH), son 10 yılda 4 kat artığına dikkati çeken Davutoğlu, bu süreçte Türkiye'nin büyük petrol ya da doğalgaz rezervleri bulmadığını, ancak kendi insanındaki cevheri harekete geçirdiğini ifade etti.
Davutoğlu, etkili dış politikanın, ancak sağlam temeller üzerinde yükselebileceğini dile getirerek, şöyle konuştu:
''Bir kıyas yaptım, 2002'de, Türkiye o günlerde şöyle görünüyordu, 'pazusu kuvvetli'... Evet bu coğrafyada bu önemli, ama midesi çok zayıf. Yani ekonomisi zayıf. O pazuyu desteklemek için dış yardım almaya başlarsınız o zaman. Dış politikanız, dışa bağımlı olur. (Bugün) Birileri sizi 'one minute' sebebiyle insansız hava araçlarıyla tehdit ederse kendi insansız aracımızı yapma kararı alacak durumdayız. Şimdi bize kimse herhangi bir dış politika dikte edebilir mi?''
Türkiye'nin, bir dönem midesi gibi stratejik düşünce kabiliyetinin de zayıf olduğunu belirten Davutoğlu, ''Bugün dünyada Türkiye gündeme gelmeden tartışılabilen bir tek uluslararası mesele kalmadı. Biz dünyanın neresinde olursa olsun, insani bir mesele söz konusu olduğunda, tereddüt etmeden harekete geçer ve Türkiye'nin öncülüğünü sağlarız'' dedi.
''İlk 10 ekonomi arasına girmek için''
Bakan Davutoğlu, dış politikadaki başarıların, iç siyasetteki özgüvenin parçası olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
''Meselemiz, gönülden gönüle konuşma kabiliyetini kaybetmemek. Biz bunları söylediğimzde, yaftalamalar başlıyor. Eğer 2023'te ilk 10 ekonomi arasında olacaksak, etrafımızdaki sınır duvarlarını aşmalıyız. Tarihdaşlarımızla buluşmamız niçin lazım? Eğer biz 10 ekonomi arasına gireceksek ve geride kalan 9 ülke Türkiye'nin 7-10 misli büyüklükte ise biz bunların arasından nasıl sıyrılacağız? Yapmamız gereken şey, Türkiye'nin etrafındaki sınırları duvar olmaktan çıkarmak. Türkiye, kendi hinterlandı (art bölgesi) ile bütünleşmeli.''
Dış politikada, bu yaklaşımla hareket ettiklerini ve 64 ülke ile vizelerin kaldırıldığını söyleyen Davutoğlu, Türk insanının ne kadar çok hareket ederse o kadar değer üreteceğini ve ''ilk 10'' yarışında rakipleri ile arasındaki farkı ancak bu şekilde kapatabileceğini kaydetti.
Davutoğlu, gelinen rokta itibariyle Türkiye'nin dünyada en yoğun şekilde temsil edilen 9. ülke olduğunu, gelecek yıl açılacak büyükelçilikler ve temsilciliklerle Türkiye'nin bu alanda ilk 5'te yer almayı hedeflediğini belirtti.
İsrail'in özür dilemesi
Davutoğlu, 3 yıl önce ''Mavi Marmara'' saldırısına ilişkin Türkiye'den özür dilemesine değinerek, saldırı olduğunda Brezilya'da bulunduğunu ve derhal BM Güvenlik Konseyi ile görüşmek üzere New York'a gitme kararı alındığını anlattı.
Türkiye'nin, olayın ardından öne sürdüğü şartları açıklamasının ardından, bazı çevrelerin ''Türkiye'ye bedel ödetirler'' şeklinde açıklamalar yaptığını hatırlatan Davutoğlu, bu noktada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Davos dönüşü söylediği ''Artık Türkiye Cumhuriyeti, 'şu ülkeyi kaybedersek' ne olur diye düşünmeyecek, başka ülkeler, 'Türkiye'yi kaybedersek ne oluruz' diye düşünecekler'' cümlesinin, dış politika açısından söylenen en anlamlı ve veciz söz olarak değerlendirdiğini kaydetti.
Davutoğlu, Türkiye'nin bu coğrafyada her zaman var olacağını belirterek, ''Biz hep var olacağız, başkaları düşünsün. AB yolumuzu açarsa başımızın üstünde, stratejik hedefimizdir, devam ederiz. Açmazsa, onlar yoluna, biz yolumuza. Herkes nereye gidecek göreceğiz'' dedi.
Saldırının ardından geçen 3 yıllık süreç
''Mavi Marmara'' olayının ardından İsrail'in tarihte ilk kez BM Güvenlik Konseyi tarafından kınandığına dikkati çeken Davutoğlu, özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması şartlarından geri adım atılması için 3 yıl boyunca çok sayıda arabulucunun kendilerini aradığını, ancak Türkiye'nin şartlarından taviz vermediğini söyledi.
Davutoğlu arabulucuların kendilerine ''özür (apology) kelimesi şart mı, yerine üzgünüz (regret) ifadesi kullanılamaz mı'' gibi telkinlerde bulunduklarını anlatarak, ''Bizim için herkes eşittir. Hiçbir milleti diğerinden üstün ya da kötü görmeyiz. Onlar da eşit olduklarını ve özür dilemeyi bilecekler. Türkiye'nin tazminatlardan gelecek paraya ihtiyacı yok. Burada önemli olan, tazminatla bir bedel ödetilmesidir'' dedi.
İsrail'in özür açıklamasına ilişkin müzakerelerin 10 gün sürdüğünü kaydeden Davutoğlu, kendilerini süreç içinde eleştiren CHP ve MHP liderlerinin, İsrail'in özür dilemesinin ardından hiç bir yorum yapmadıklarına işaret etti.
Davutoğlu, bu konuda muhalefet partilerini eleştirerek, şunları söyledi:
''Çünkü, onlar milletle sevinmeyi bilmezler, milletle üzülmeyi bilmezler. Milletle olan bağları seçimden seçime oy istemeye bağlı. CHP, tek birşey söyleyemedi, kötü de iyi de diyemedi. Tekrar bir gensoru daha verdiler bana. Allah'ın huzuruna mazlumların duasıyla ve göğsümde gensoru madalyalarımla gideceğim. Kötülerin defterinde adı olmayanın, Rahman'ın defterinde de adı olmaz. Eğer milletin onur duyduğu şeylerle ilgili siyasi partiler sessiz kalıyorlarsa, bir hissiyat boşluğu var.''