Ayağa Kalkan Demokrasinin Birikimi

cumhuriyet.com.tr

Türkiye tarihinin en büyük, en çoğulcu ve en demokratik eylemlerine tanıklık ediyoruz. Herkes kendi cephesinden bu eylemleri anlamaya ve olası sonuçları hakkında birtakım çıkarımlar yapmaya çalışmaktadır. Öncelikle bu eylemin nedenleri hakkında birkaç söz söylemek gerekmektedir. Elbette ki bu eylemler; siyaset, sosyoloji ve iletişim gibi farklı bilim disiplinlerini ilgilendiren yönleri bulunmaktadır. Buna ilişkin bilim insanları önemli çalışmalar yapacaklardır. Ancak pratik siyaset açısından bakıldığında bu eylemlerin en önemli nedeni Başbakan’ın söylemleri ile AKP iktidarının eylemlerine duyulan tepkidir.

 

Tahakküme tepki

Bütün bu direniş; AKP’nin yürüttüğü toplumsal mühendislik çalışmasına, farklı toplum kesimlerine dayattığı belli bir yaşam biçimine, yaratmak istediği tek tip insan modeline, toplum üzerinde kurduğu baskı ve tahakküme, Türkiye’yi medeni dünyadan koparma çabasına yönelik bir tepkidir. Kısacası bu direniş halkın kendi yaşam alanına yönelik AKP’nin işgal stratejisine bir karşı çıkıştır. Bütün bu karşı çıkışın temelinde ise Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin birikimi yatmaktadır. 90 yıllık cumhuriyet ve demokrasi deneyiminin, genç bir kuşak tarafından bu denli sahiplenilmesi geleceğimiz açısından büyük bir umut ve heyecan yaratmıştır. Atatürk’ün başlattığı çağdaşlaşma sürecinin ne denli derin bir içerik kazandığı bu eylemlerle kanıtlanmıştır. Bizim çağdaşlaşma sürecimiz, diğer İslam toplum ve ülkelerinden farklı olarak yönünü insanlığın en ileri medeniyetine doğru çevirmiş ve bu medeniyetlerle ortak bir gelecek tasavvuru geliştirmiştir. Bugün Türkiye medeni dünyanın bir parçasıdır. AKP iktidarının yaratmak istediği toplum tipi; insanlarımızın öğrendiği, deneyimlediği ve içselleştirdiği bu dünyadan kopma endişesi yaratmıştır. Bugün özellikle gençlerimiz dünyayı çok yakından izlemekte ve çok hızlı gelişen iletişim teknolojileri ile dünyayla bütünleşmektedirler. Taksim Gezi Parkı eylemlerinin internet üzerinden örgütlenmesi bunun temel göstergesidir. AKP’nin adım adım toplumumuzu Cumhuriyetin, demokrasinin ve çağdaş dünyanın birikimlerinden ve yaşam dünyasından koparmaya çalışması toplumun her kesiminden ciddi bir tepkiyle karşılanmıştır. Taksim Gezi Parkı ile başlayan ve tüm Türkiye sathına yayılan eylemlere katılanlara bakıldığında; ülkemizdeki bütün etnik kökenlerden, mezheplerden, siyasi görüşten kısacası her kesimden insanın olduğu görülmektedir. Tarihimizin bu en heterojen eylemlerinin ortaklaştığı nokta ise demokratik, çoğulcu, yaşam tarzına saygı duyulan bir yönetim isteğidir.

 

Ders alınmalı

Türkiye’de bütün toplum kesimleri AKP’nin baskıcı, otoriter ve dayatmacı yöntemlerle kurmak istediği bir ülke modeline karşı ortak tepki örgütlemeyi başarmışlardır. Bu büyük başarı ve iki haftayı aşkın eylemler herkes için çok ciddi dersler içermektedir. Ancak bu eylemleri Cumhuriyet Halk Partisi dışında hiç kimsenin anlama çabası içine girmemesi ise oldukça manidardır. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun eylemlere dönük yaptığı açıklama son derece tarihi bir nitelik taşımaktadır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Her inançtan, her kimlikten, her partiden insanlar vardı orada. Bu tabloyu siyasetçilerin çok iyi okuması lazım ve dersler çıkarılması lazım. Bizde CHP olarak ders çıkarmak durumundayız. Gençlerin tepkilerini dikkatle dinlemek durumdayız” sözleri bu eylemlerin çok ciddi bir biçimde ele alınmasına işaret etmektedir.

Taksim Gezi Parkı eylemleri ile Türkiye yeni bir sürece girmiştir. İktidarın topluma giydirmeye çalıştığı gömlek halk kitleleri tarafından yırtılmıştır. İktidar artık toplumun gerisine düşmüştür. AKP hâlâ bu durumdan gerekli dersler çıkarmamıştır. Elbette ki bazı göstericilerin kullandığı şiddet, polise yönelik tavrı ve kamu mallarına verdikleri zarar da aynı biçimde kabul edilemez. Ancak buradaki temel sorumluluk iktidara aittir. AKP bu süreci yönetme becerisi gösterememiştir.

 

Yeni kuşak yeni eylem

Eyleme katılan yurttaşlarımız AKP’den daha basiretli bir yaklaşım göstermişlerdir. Eylemcilerin mizah, eğlence ve yaratıcılıkla kotardıkları bu eylemler her açıdan incelenmeye değerdir. Zaten Gezi Parkı’na gidenler John Lennon’ın sözlerini gördüklerinde eylemcilerin ne denli bilinçli ve barışçıl bir hareket içinde olduklarını anlamışlardır. Eylemde asılan ve sosyal medyada eylemcilerin yoğun bir biçimde paylaştıkları ve adeta birbirlerini uyarmak için kullandıkları John Lennon’ın sözleri şöyle: “Olay şiddet kullanımına dönüştüğü zaman sistemin oyununa geliyorsunuz demektir. Yerleşik düzen sizi kavgaya sokmak için kızdırmaya çalışacak, sakalınızı çekecek, yüzünüze fiske atacaktır. Çünkü siz bir kere şiddet kullanmaya başvurduktan sonra sizinle nasıl baş edeceklerini bilirler. Nasıl baş edeceklerini bilmedikleri tek şey, şiddet dışı eylemler ve mizahtır.” Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere yeni bir kuşak ve yeni bir eylem biçimiyle karşı karşıyayız. Başta iktidara ve de bütün siyasetçilere ve kurumlara düşen bu eylemlerin nedenlerini, anlamını, önemini ve sonucunu anlamaya çalışmaktır. Bu eylemlere yaklaşım biçimi bir iktidarın temel niteliğini de ortaya koymaktadır. Çünkü halkın; demokrasiye, cumhuriyete, hak ve özgürlüklere sahip çıkması demokrat bir iktidar için onur kaynağıdır, otoriter bir iktidar için ise korku kaynağıdır.

*Erdoğan TOPRAK / CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili